Akıllı telefon diye bir şey girdi hayatımıza, hayatımızın olmazsa olmazı oldu, sağ kolumuz adeta. Çünkü çok hamarat, resim çek, sosyal medya kullan, gazete oku, banka işlemlerini yap falan filan. Çok hamarat ancak ekranı biraz büyük olduğundan şarjı maalesef uzun gitmiyor, hele bir de interneti açtığınızda gün içinde tekrar şarj etmek gerekiyor.. Logosu elma olan bir marka var, o markadan bir tane aldın mı, prize yakın bir yerden 1 metre karelik de bir arsa alman lazım, o derece yani. Şarjı azaldı mı, ekran parlaklığını düşür, uygulamaları kapat, wi-fi kapat, 3G kapat, oldu mu sana iki bin liralık telefon 3310 ? Volkan’ı al, Moussa’yı al, Webo’yu al, Egemen’i al, Caner’i Emre’yi al, hooopp Fenerbahçe’de oldu sana 3310.
Bursaspor’la oynanan ilk maçta Fenerbahçe’nin çok doğru bir oyun planıyla sahada yer aldığından bahsetmiştik. Kanatları ve orta sahası hızlı, çabuk hücuma çıkan takımlara karşı oyunu sete çevirmek doğru bir plan. Ayağa bol pasla direnci kırmak, boş alan bırakmamak, sakin hücum etmek, pas atarken bilardo hesabı sotesini hesap etmek rakibin etkisini azaltıyor. İsmail Kartal 2-1’in rövanşında yanlış bIr oyun planı ve oyuncu tercihleriyle sahada yer aldı. Meireles – Selçuk – Topal üçlüsünü orta sahaya koymuş, üçü de ağır, üçü de yan pasçı, çabuk, adam eksilten, hızlı Bursaspor orta sahasının ekmeğine yağı sürmüş. Demek ki İsmail Kartal’ın ilk maçtaki oyun planı tamamen tesadüfmüş. Nitekim Bursaspor orta sahada kaptığı her topta etkili oldu, Fenerbahçe ise kaldı bir tek Alper’in becerisine.
İlk yarıdaki tek etkili şut da zaten Alper’den geldi. Bursaspor’un gol atacağı çok belliydi ve Volkan’la ilk yarıyı önde bitirdiler. Ikinci yarıya Fenerbahçe daha etkili başladı. Emenike ve Alper’le birer de önemli pozisyon yakaladı. Hem Bursaspor hem de Fenerbahçe oyunu sete çevirme meyilli bir oyun sergilemeye başladı. İsmail Kartal Webo ve Mehmet Topuz’u oyuna alarak yaptığı yanlışı düzeltme yoluna gitse de hücuma çıkarken kaptırılan bir topla Bursa ikiyi buldu. Tam zorlu dakikalar başladı derken Sir İsmail Eagle Hasan Ali’yi oyuna aldı ve trübünlerden de tepkiler yağmaya başladı. Hemen bir dakika sonra Kadlec’de kırmızıyı yiyince Fenerbahçe maça havluyu attı ve Şamil’in golüyle de tur gitti.
İlk maçın anahtarı Diego idi. Orta sahada top tutmayı başararak Bursaspor’un etkinliğini azaltıp topun Fenerbahçe’de daha fazla kalmasına neden olmuştu, bu maçta hiç oynama şansı bulamadı, çok yazık. Deplasmanda alınmış 2-1 lik galibiyet bir avantaj, önemli bir avantaj ama çok da garanti bir skor değil. Bursaspor ligin en etkili futbol oynayan takımı, bu kadar hafife alınmaz. Yedek kadroyla bile çıksan oyunu rölantiye alacak, orta sahada ayağa pas yapabilecek, top saklayabilecek oyuncuları tercih etmek gerekir. Diego bu maçta ilk onbirde olmalıydı en azından. Bana göre lig de gitti, kupada gitti. Kupa hakkındaki fikrim hala aynı, şampiyonluk yoksa bu kupanın da manası yok. Galatasaray’ı bir kez daha yenmenin keyfini yaşayamayacağız ona üzgünüm.
İsmail Kartal kesinlikle hoca falan değil. Hoca falan olmasın, başka bir şey olsun. Bu senenin sorumlusu Aziz Başkan’da umarım gerekeni yapacaktır, ne istifası ayol, trübünlerde yönetim istifa diye bağıran nankör taraftarı bir daha o stada almayacaktır(!) Bana göre İsmail Kartal’ın kalan iki maça da çıkmasına gerek yok, hele ki gol atması gereken dakikada Hasan Ali’yi oyuna aldıktan sonra hiç tahammülüm kalmadı: Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü !!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
