Bu sezon gittiğim üçüncü Kasımpaşa maçının özetini paylaşmak gerekirse, keşke ligimizin adı Premier League olsa ve oradaki gibi gerçek futbol oynanan bu maçlara daha çok futbol taraftarı gelse. Maçın başında Es-Es ve Kasımpaşa taraftarlarının birbirlerini alkışlaması, Pass geçilen O süper Lig’imize biz prömiyeri hak ediyoruz, bu tribünler niye boş diyor.
17.30’da Küçükköy’den araba ile evden çıkıp 18.05’de Taksim’de otoparka arabamızı park edip stadda 18.15’de yerinde olabilme duygusu müthiş. Aynı Küçükköy’den Türk Telekom Arena’daki yerime, aynı saatte çıksaydım, TEM trafiği, park yeri bulma, yarım saat yürüme sonrası stadın etrafında mecburen bir tur atarak, her zamanki gibi yerime en iyi ihtimalle 18.45’de ulaşabilirdim, ki Arena daha yakınken.
Stada erken gelince, maç öncesi İstiklal Caddesi’nde Starbucks’dan kahvelerimizi almaya yönlendik. İstiklal Caddesi’ne yılbaşı erken gelmiş. Tramway’ın arkasına bir vagon daha takarak canlı orkestra ile mobil konser verme fikri kiminse müthiş, bu inovasyon İstiklal’e apayrı bir hava katmış. New York’da Time Square, Paris’de Champs Elysées neyse İstiklal de İstanbul da o! Bir dünya markası. Nitekim Karayipler Korsanı Kaptan Jack Sparrow’a (standart bir Taksim farklılığı ile Jack Sparrow kıyafet ve makyajıyla gezen bir gence) selam verip , Pera Palas’ta Agatha Christie’ye saygılarımızı sunup stadda yerimize geçiyoruz. Bu kadar kısa sürede ve keyifli bir şekilde maçta yerime ulaşınca, aklıma 2006 yılında Brugges’den akşam trene binip Brüksel’e gelip, metro sonrası 10 dakika yürüyerek toplamda yarım saat sonra, Anderlecht stadında AEK Athens Şampiyonlar Ligi maçına gidişim geldi.
Bu sezon Galatasaray ve Kasımpaşa maçlarına aynı sayıda gitmişim. Fark var mıydı derseniz evet, Kasımpaşa ile şu ana kadar hiç maç kaybetmedik. Gençlerbirliği maçında geriden gelip berabere bitirdikleri maç gibi yine aynı sistemde, güzel top oynuyorlar, iyi bir takım, iyi bir hocaya ve oyunculara sahip. Babel, Donk, Scarione, İsaksson gibi dünya çapında oyuncuları var. Kanatlara çok güzel inebiliyorlar. Donk her takımda rahatlıkla oynayabilecek bir stoper. Futbolu çok iyi biliyor. Teke tek kaldığında topu hemen taça göndererek risk almıyor ve futbolun ne kadar basit bir oyun olduğunu hatırlatıyor. Bu takımda adeta bir tek Şota sahada eksik, yani kenarda değil oyunda.
Maça gelirsek, Kasımpaşa’ya PSV Eindhoven’dan gelen İsveç milli takımının kalecisi Isaksson maç boyunca üşümüş olmalı. Babel ile Pandev’i kıyasladığında, bu cümle yanlış bir cümle olur. Dzemaili ile Scarione’yi kıyaslarsak bu cümle de bu yazıdaki ikinci yanlış olur. Donk için üçüncü bir yanlış cümleye gerek yok. Babel bu maçta çok istekliydi, kanatlarda yıprattı, top çaldı, adam kaçırdı, bir de gol atsaydı bir forvetten beklenen her şeyi fazlası ile yapmış olacaktı. Castro’nun 29’ncu dakikada attığı gol maçtaki tek goldü. Eskişehirspor aslında maça daha hızlı ve organize başlayan taraftı ancak ilk 15 dakikadan sonra 1921 kontrolü eline aldı. Es-Es çok iyi alan savunması yapıyor. Bu takıma Galatasaray’daki Veysel ve Tarım Çamdal’ı koysanız, ne kadar iyi top oynuyorlar dersiniz. Ertuğrul Hoca bu işi biliyor. Bu nedenle, maç sonunda 300 kadar Es-Es taraftarının Ertuğrul Hoca’yla yolları ayırma yönündeki tezahüratları biraz haksızca. Takımda iş bitirici yıldız olmayınca alan savunması ve ekip oyunu da bir yere kadar oluyor. Maçta başka kritik bir an var mıydı derseniz, Eskişehir’in maçın sonlarındaki 6 pastan kaçan topu ve ilk yarıda yan hakemin bazı net pozisyonları atlaması dışında yoktu.
Türkiye’de formasında Türk Bayrağı taşıma hakkı olan 16 spor kulübünden, Süper Lig’deki Beşiktaş, Bursaspor’la beraber 3. Takım olan Kasımpaşa, (1. Ligde ise Karşıyaka) bu galibiyetle 2021’deki 100. Yılına az bir zaman kala aynı ligdeki 100. Galibiyetine ulaşıyor. Maçtan sonra Asmalı Mescit’te bir tur atıp yaşayan İstanbul’u gözlemleyerek İstiklal’den otoparka yönleniyoruz. Galatasaray’ın Hamza Hoca ile başladığı seriyi devam ettirdiğini duyup, ikinci kez seviniyorum. Kasımpaşa’da A takımda oynarken tam Milli Takım’a seçilecekken ayağı kırılınca futbol hayatına nokta koyan Galatasaray’lı amcamı sevgiyle anarak evin yolunu tutuyorum. Süre mi ? Aynı, Arena’nın dönüşünden çok çok daha kısa.
CÜNEYT DİRİCAN