Mevzu derbi olunca ülkedeki teknik direktör sayısı bir anda peak yapıyor. Tüm hafta boyunca teknik-taktik konuşuldu ama sahaya çıkınca top hala yuvarlak ve derbi dediğin şey teknikten önce psikoloji..Fenerbahçe derbilerde genelde iki moddan birine giriyor. Ya “Ben büyüğüm” özgüveni, ya da “Sakın hata yapmayayım” panik modu. İlk moddaysa rakip boğulur. İkinci moddaysa tribün tansiyonu takıma bulaşıp maç gereksiz dağılır. Hangi mod sorusunun cevabı da topun yuvarlak olması ile aynı. Bugün panik modu belki aktif değildi ama tedirginlik butonu yanıp sönüyordu maçın ilk dakikasından bu yana ve Fenerbahçe bildiğimiz oyunundan oldukça uzaktı..
Tedesco, beklenen bir 11’le çıkmış aslında. Jhon Duran’ın ilk 11 olmayacağı belli olmuştu, tekniği yok ama önde daha diri diye Nesyri’yi tercih etmiş hoca, Talisca da olabilirdi. Malzeme zaten bu kadar. Hoca, Levent’i tercih ediyor son haftalarda ama rakibin iki sprinter kanat oyuncusu varken Brown ile oynamak çok daha tutarlı. Benim için sürpriz yoktu.
Maç olaysız ama sinir harbi şeklinde bir orta saha mücadelesi şeklinde başladı. Her iki takımda çok kontrollüydü. Saha içi yayılımını ve önde presi yapan Galatasaray daha iyi bir görüntü çizdi diyebilirim..
Öndeki 3 oyuncusu da sprinter ve Osimhen top tutabilen bir oyuncu. Daha tehditkar bir 3’lü olduğu açık.
Ben 0-0’a her iki takımda razı gibi bir elektrik aldım ama olursa da fena olmaz kıvamında bir oyun vardı, daha organize olan Galatasaray bir gol buldu Sane ile. Topun yuvarlak olmasına yazacak bir goldü açıkçası. Çarpar, döner, falso alır. İşte tam da o tarzda..
Fenerbahçe bu golden sonra biraz daha rakibi yoklamaya başladı ama çok da organize bir atak falan görmedik. Galatasaray da zaten biraz geride kalmayı tercih etti sanırım. Vakit geçirmek istemelerinden belliydi..
Evet, Fenerbahçe’nin attığı ve sayılmayan bir golü var ama bu da bir duran toptan geldi.
Galatasaray, daha sakin kalan taraftı. Öndeki presleri de daha etkiliydi. Uzun topa zorladılar, bu da Fenerbahçe’nin oyununu olumsuz etkiledi. Sorumluluk alan oyuncu eksikliği de vardı..
İkinci yarının hemen başında beklediğimiz hamleler geldi. Sahada hiç bir varlık gösteremeyen Nesyri ve motivasyon zehirlenmesi yaşayan Kerem’in yerine Jhon Duran ve Talisca girdi oyuna.
İlk yarıda Fenerbahçe’nin orta sahası teknik olarak geride kalmıştı.
Asensio tamam ama Alvarez ve İsmail o kadar ince oyuncular değil..
Burada Tedesco’nun yanlış diyemem ama daha az risk alan bir tercih yaptığından söz etmek gerekir. Maç 1-0 olduktan sonra başka bir tercihe yönelmek gerekirdi..
En azından şu var, ikinci yarıda da Galatasaray önde rahatsız etti Fenerbahçe’yi. Buraya da bir ilaç gerekirdi, geriden top çıkarmakta yardımcı olabilecek bir oyuncu..
Fenerbahçe ikinci yarıda daha fazla zorlasa da kaleye şut atamadı desek yeri var..
Ne var ki hayat devam ettiği müddetçe deneyeceksin. Fred ve Levent oyuna çok geç dahil olsalar da bir şeylere etki ettiler..
Tam bu maç bitti, namağlup ünvan da gitti, puan farkı 4’e çıktı derken oyuna sonradan giren Levent’in ortasına Jhon Duran’ın 90+5 de vurduğu kafa korku filmini, aksiyon filmine çevirdi.
Şunu kabul etmek gerekir ki rakibin orta sahası ve forvet hattı daha iyi.
Fenerbahçe’nin maça hükmedecek, sorumluluk alacak oyuncu sayısı az. Forvet hattı tartışmasız kötü. Bugün bu beraberlik Fenerbahçe için bir nimet. En çok tartışılan oyuncu Duran derbide ikinci kez Fenerbahçe’yi kurtardı. Çok ilginç bir oyuncu gerçekten..
Fenerbahçe durdu, Duran durmadı Allah’tan..
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907
