https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ŞAMPİYONLAR LİGİNDE NEDEN SÜRPRİZ BİR ŞAMPİYON ÇIKAMIYOR ?

Okunması Gerekenler

2004 senesindeki Porto-Monaco finali bir kez daha yaşanabilir mi?

Bütçelerin uçuşa geçtiği ve artık milyon değil milyar dolarların döndüğü sektörde, son 20 senedir Şampiyonlar Ligi finalinde, İngiliz-Alman-İtalyan ve İspanyol takımları harici kimse yer alamadı (tek istisna 1 kez 2020’de PSG). Onlar da da Estadio de Luz’da Bayern Münih’e 1-0 kaybederek Lizbon’dan kupasız dönmüşlerdi ülkelerine…

İlk Şampiyonlar Ligi finalinde (1956) yer alan Reims, hatta 1959’da bir kez daha finale çıktılar (ikisinde de Real Madrid’e kaybettiler) ya da 1985-86’da kupayı kazanan Steau Bükreş (1989’da bir final daha oynamış ve Milan’a kaybetmişlerdi) o kadar yükseklere bir kez daha çıkabilirler mi, hiç sanmıyoruz! Romen takımının bu zaferi Balkan ülkelerinin de ilk şampiyonluğu olmuştu.

Bu takımlara Kızılyıldız, St Etienne, Sampdoria, Malmö ve bu level’daki final görmüş birçok kulüp daha eklenebilir. Kızılyıldız diyoruz ama o senelerde yurtdışı transferlerine belli bir yaşa kadar kolay kolay izin verilmiyordu. Prosinecki, Stojkovic, Savicevic, Miahjlovic, Pancev gibi yıldızlar bugün olsa, daha 20 yaşına gelmeden çoktan uçmuşlardı yuvadan ve o tarihi kupa imkanı yok gelemezdi.

Devasa bütçelere karşı mütevazı altyapı ağırlıklı, yerli oyuncu havuzuyla başetmeye çalışmak eski Doğu Bloku takımlarının rekabet şansını yok etti. Son yarı finale çıkan Demir Perde ülkesi Lobanovski’li Dinamo Kiev’di (1999) ama onların da en büyük yıldızları Shevchenko ve Rebrov’u ellerinde tutmaya güçleri yetmedi. Yani serbest piyasa ekonomisinin agresif etkisine direnemediler.

Tek cümleyle özetlersek; küçük balıklar büyük balıkların besin kaynağına dönüştüler!..

Şampiyon olmayı ya da finale çıkmayı geçtik, son 15 senede 5 büyük lig harici yarı final görebilen tek takım var; o da dünya devi Ajax. Düşünün son yarım asrın en ikonik 3-4 takımından biri olan koskoca Ajax bile, yarı final oynadığında çok büyük sürpriz diye yansımıştı biz sporseverlere…

Artık rakamlar o kadar devasa hale geldi ki; ilk Şampiyonlar Liginde dağıtılan toplam para 38 milyon dolarken, bugün neredeyse 100 katına yani 3 milyar dolarlara çıktı!..

İleride Amerikan Sporları’nda olan (beyzbol hariç) uygulanan Salary Cap sistemi, Avrupa Futboluna da gelir mi, dev kulüpler buna müsaade eder mi bilinmez. Bilinen şu ki; bu sistem devam ettiği sürece, maç maç sürpriz sonuçlar görebiliriz belki ama bir daha Şampiyonlar Liginde yukarıda saydığımız takımlar veya benzerlerinin şampiyonluk hatta final görebilmeleri, peri masalından da öte birşey olur.

Bir Premier League takımının tek bir oyuncuya ödediği bonservis parası, Avrupa’da kendi liglerinde şampiyonluğa oynayan 100’lerce takımın senelik bütçesinden fazla!..

Bunun bir diğer nedeni de, ilk başlarda adı üstünde Şampiyonlar Ligi yani sadece ülke şampiyonlarının katılabildiği bir turnuva idi. Bugünlerde ise tepe ülkeler 4’er büyük takımla yer alıyor ki, sürpriz şekilde bir ikisi elense bile, kupa yine de bir diğerinin elinde kalıyor.

Teknoloji çağındayız ve hemen her kulübün futbol analitiği üzerine uzmanlaşmış departmanları var. Ama bugün düşük bütçeli bir kulübün veri analiz ekibi olarak kusursuza yakın bir algoritma geliştirseniz bile, dev bütçeli kulüpler sizi ve algoritmanızı vakumluyor. Yani tüm o para ve futbolcuların yanında en iyi algoritma da bir şekilde büyük balıkların midesine iniyor.

Ve maalesef bu maddelerin bileşiğiyle “adeta bant yayına dönen tahmin edilebilirlik” her şeyi sıkıcı hale getiriyor.

Gitgide Don Kişot yeldeğirmenleri ikilisine dönen, siklet farkının, makasın hergeçen gün açıldığı bu sporda, umarız dengeyi sağlayacak bir çözüm bulur UEFA yetkilileri…

Yoksa, bu av ve avcı, müşteri-meze durumu katlanarak devam edecek gibi…

ABC SPOR

@ABC_Spor

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular