Snooker tarihi dendiğinde akla ilk gelecek isim belli; Ronnie O’Sullivan, sonrasında da Stephen Hendry gelir ve geçenlerde 1000’inci century break yapan ikinci oyuncu olan John Higgins de “bizce” podyumu tamamlar.
Ama bir de suyun ötesi tarafı, yani isterlerse erkeklerle de yarışabilen ama ayrı bir kategoride olan kadınlar şampiyonası da var..
1976’dan bugüne sahne alan Dünya Kadınlar Snooker Şampiyonasında 39 kazanan çıktı (9 sezon oynanmadı).
1 numarada tabii ki 12 şampiyonlukla Reanne Evans var. 21’nci yüzyılın bayrak ismi olan ve 2005-14 arası firesiz her şampiyonayı süpüren İngiliz sporcu, bu sporun kadınlara yayılmasında öncü oldu denebilir.
Bu arada en meşhur, rating anlamında da Reanne Evans ama bunun asıl nedeni; iyi bir Snooker oyuncusu olmasından çok, ünlü oyuncu Mark Allen’in eski sevgilisi ve kızının annesi olması… Hatta kızlarının velayeti konusunda uzun zamandır mahkemelik olan ikili hayatın tuhaf bir cilvesiyle 2021/22 sezonu İngiliz Açık Turnuvası’nın ilk turunda karşı karşıya gelmişler, “Battle of the Exes” olarak ses getiren karşılaşmada Evans ilk 4 sette 2-1 ve 60-22 önde götürürken üstünlüğünü koruyamamış ve eski sevgilisine 3-2 yenilerek elenmişti.
Günümüzde ise Tayland’lı Mink Nutcharut ve Hong Kong’lu On Yee Ng 60 bin puan bandını geçebilen iki sporcu.
Son dünya şampiyonu Çinli Bai Yulu’yu da sayarsak, İngilizlerin hegemonyası artık Asyalı kadınlara geçmiş gibi gözüküyor.
** Snooker tenis ya da futbol-basketbol gibi direkt beden gücüne dayalı bir spor olmamasına rağmen neden erkekler kadınlardan çok daha ilerideler?
Bunu şöyle açıklamak mümkün. Snooker aslında bir pub oyunu ve publara devam eden kitlenin büyük kısmını erkekler oluşturuyor. Dolayısı ile zaman içinde erkek oyuncu havuzu kadın oyuncu havuzundan çok daha büyük hale geliyor ve bu büyüklükte bir havuzdan çıkıp piramidin tepesine ulaşan erkeklerin oyun gücü kadınlardan çok daha ileri seviyeye erişiyor.
Mesela Reanne hala oynuyor ama kariyerinin zirvesindeyken bile erkekler sıralamasında ilk 20’ye girebilecekmiş izlenimi vermedi hiç.
Satrançla karşılaştıranlar var ama orada direkt nöron gücü belirliyor, bunda kas hafızası, el becerisi gibi değişkenler de var.
Arkasından gelen Allison Fisher (7 kez şampiyon) ve Kelly Fisher (5 kez şampiyon) sonradan pool bilardoya geçerek snooker kariyerlerini yarım bırakmış olsalar da oyun seviyesi olarak Reanne’den farklı değildiler.
Aslında kadınların daha geride kalmasının altında yatan neden biraz da Fisher’ların yaptığı kariyer değişikliğinde gizli… Kadın Snooker’ında para yok! Erkek Snooker oyuncularında bile ilk 64 altındakiler yaşayabilmek için farklı işlerde çalışırlarken, kadınlarda durum daha da fena. Hal böyleyken zaten daha dar olan kadın oyuncu havuzu, başka branşa geçen ve/veya başka işlere yönelen oyuncular sebebiyle daha da daralıyor.
İyice daralan havuzda rekabet ve dolayısı ile kalite de düşüyor. Ve zaten az izlenilen kadın Snooker’ı daha da az izleniyor. Daha az izlenen sporda para da daha azalıyor. Ve bu döngü her geçen gün daha da kısırlaşarak dönmeye devam ediyor.
Bu döngüyü pratikte kırmanın tek yolu erkek-kadın oyuncuları aynı turnuvalarda oynatabilmek. Ama böyle radikal bir kararı muhafazarkarlığıyla tanınan WPBSA bugün alsa bile bir kadının erkek oyuncular arasında yukarılara tırmanması yıllar alacaktır.
Bu noktada da Snooker’ın gerçek amiral gemisi olan Matchroom devreye girdi. Son yıllarda Çin ve İngiltere’de kadınlarla erkeklerin beraber oynadıkları pek çok özel turnuva düzenlendi. Kadınlar tahmin ettiğimiz gibi pek başarılı olamasalar da en azından devranın değişmeye başladığını görmek sevindirici oldu.
Ama en üstteki kadın sporcunun (Reanne Evans) ancak 114’ncü sırada olabildiğini düşünürsek, kadınların her spora olduğu gibi Snooker’a da renk kattıkları bir gerçek ama renk dışında bir şey katmaları, en azından önümüzdeki 20 yıl içinde, pek mümkün gözükmüyor.
ABC SPOR
@ABC_Spor