Geçen haftalarda açıklanan bir araştırmaya göre Türkiye Süper Ligi, U21 seviyesinde oyunculara en az dakika veren lig olarak Avrupa sıralamasında menfi yönden en üstte yer almaya hak kazandı. Baktığınızda altyapı yaş gruplarında uluslar arası turnuvalarda başarı geleneği olan bir ülkenin üst yaş gruplarına bu geçişi yapamaması aslında ülke kültürünün gençlere bakış açısı ile de alakalıdır. Gençlere önem vermeyi seçilme yaşını düşürme ekseninde değerlendirip yorumlayan bir mentalitenin sonucunun girişte vurguladığım istatistikten öteye geçmesi zaten düşünülemezdi.
Avrupa’nın 5 büyük ligi olan İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa’da U21 oyunculara süre vermeyen takım yok ama bizim ülkemize döndüğümüzde 6 takımın hiç süre vermediğini görüyoruz. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Osmanlıspor, Alanyaspor ve Karabükspor’un bu yaş grubuna hiç süre vermeyen takımlar olarak dikkat çekiyorlar. Aslına bakılırsa diğer takımlar da dünyaları oynatmıyor sadece 1 oyuncu oynatıp bu listeye girmekten kurtulan takımlar var.
CL ve Avrupa Ligi’nde çeyrek final görüp de U21 oyuncu oynatmayan tek takım maalesef BJK olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık Ajax, 21-22 yaş ortalamalı defansı ve 25 yaş ortalamalı takımı ile final görüyor. Şu anda Ajax’ın oyuncuları transfer borsasında kapışılırken, ‘Süper’ Ligimiz’in yetiştirdiği tek değer olarak Cengiz Ünder’i piyasaya sunabiliyoruz.
İşin daha da dramatik olanı ülkenin kirli rekabetçi, sonuç endeksli pragmatik mentalitesinin eğitici diye adlandırdığımız hocaların da eksenlerinde kaymaya yol açmasıdır. Ligin en yetiştirici iki hocası olan Güneş ve Avcı’nın takımlarının genç oyuncu oynatma konusunda yeterli düzeye çıkmaması düşündürücü bir durumdur. Daha iki sene öncesinde Ozan Tufan, Emre Taşdemir, Enes Ünal gibi adamlara şans veren Güneş’in şu andaki durumu nasıl açıklanır bilmiyorum. Benzeri durum Avcı için de kısmen geçerlidir. Cengiz ve devre arası gelen İrfan Can dışında genelde büyük takım eskisi veteranlara şans vermek, taraftarı olmayan Başakşehir’in bile skorlara endeksli, sonuçlardan, etiketlerden medet uman bir kolaycılığa kaçtığını göstermektedir.
Altyapı hocası Riekerink’i takıma hoca diye getirip, federasyon ve uefa listesine altyapıdan yetişen oyuncusu olarak hala 15 yıllık Sabri ve 6 yıllık Semih’i yazmak ve bundan utanmamak ise ancak GS yönetiminin basiretsizliği olsa gerekir. Bu sene her ikisi de gittiğine göre kimlerin adı ‘göstermelik’ olarak yazılacak merak ediyorum.
Sonuç olarak baktığınızda, üst yaş gruplarında dakika almayan oyuncu, kritik maçlarda sahaya çıkmadan, sıcak dakikaları oynamadan gelişemez. Hata yapsalar da onlara destek olup, güvenmeye devam etmek gerekir. 80’li yıllar ve 90’lı yılların başında benzer sorunu yaşayan İspanya, şampiyon gençlerine daha çok süre vererek, kritik maç ve dakika oynatarak gerekli atılımı yaptı ve şu anda dünyanın bir numaralı spor ülkesi, hem eğitici hem yarışmacı olarak, haline geldi. Bizim de ahı gitmiş yabancılar yerine Ajax gibi gençlere tutunmamız lazım, yoksa alttan da sporcu gelmemeye başlayacak.
Unutmamamız gerteken en önemli husus takımlarımızın ‘gençlere spor yaptırmak’ amacı ile kurulduğudur, geri kalan herşey hırstır ve zararlıdır….
Herkese sıhhat, akıl, huzur ve spor dolu bir hafta diliyorum…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: osman.cetin@abcspor.com
twitter: @msdoc78