Maç öncesi, maçın skoru olan 2-2’lik neticeye imza atılması söylense, hiçbir Bursalı dudak bükmezdi belki ama daha ilk 10 dakikada kaçan 3-4 mutlak gol pozisyonu ve maçın genelinde sahadaki dominasyonumuz sonrası, hepimiz için ahhh’lar-vahhhh’lar içinde bir gece yaşandı Türk Telekom Arena’da…
Hele Cedric Bakambu.. Antremanda bulamayacağı net pozisyonları ard arda harcayan Kongo orijinli Fransız forvet’in, EN AZ!!! hat-trick yapması içten bile değildi.
Galatasarayın temel direkleri ve Türkiye’de en çok kazanan yerli futbolcular olan Burak-Selçuk ikilisinin yokluğu, defansta Semih’in eksikliği ile birleşince, hem ofans hem de defans ta dezorganize bir GS gördük sahada.. Tabii ki sarı-kırmızılıların oynayamamasında kadrodaki eksikler kadar, Bursaspor’un başarılı futbolunun da etkisi büyüktü.
Sahaya çok iyi yayılan, hızlı çıkan, pres yapan, rakibine goller haricinde neredeyse pozisyon vermeyen ama bu sporun olmazsa olmaz meyvesi olan gol konusunda hendeği atlayamayan Timsahlar, zorluk derecesi yüksek bir deplasmanda 2 gol atmalarına rağmen, attıklarının en az 3 katını kaçırdılar dersek ‘ben 8 net pozisyon saydım’, inanın abartmış olmayız!
Maçın, son dakikalarında, 10 kişi kaldığımız Volkan’ın kırmızı kart pozisyonu sonrasındaki şuursuz baskıyı çıkartırsak, oyunu oynayan takım taraflı tarafsız herkesce Şenol Güneş’in Bursaspor’u idi..
Belluschi’nin bileğine basan ve pozisyonu çok net gördüğü halde sarı kartı olan Melo’yu oyundan at-a-mayan Fırat Aydınus’a da selamlarımızı yollamayı ihmal etmeyelim..
Şenol Güneş takımı bu maça çok iyi hazırlamış belli ama ona da küçük bir eleştri getirelim.. Kaptan Volkan hepimizin gözbebeği.. Takımın en süratli, en diklemesine giden, adam eksilten ve en kilit 2-3 oyuncusundan biri ama zaptedemediği siniri yüzünden tam bir saatlik bomba! Dün akşam da, hem attığı gol hem de rakip defansın arkasına yaptığı çapraz koşularla çok etkili bir oyun ortaya koydu ama her an takımı eksik bırakabilme riski olan oyuncuyu, hele de cebinde sarı kartı varken oyundan alabilse, basket-faul misali, hem 10 kişi kalıp hem de gol yediğimiz pozisyon olmayacak ve İstanbul’dan %90 altın değerinde bir 3 puanla evimize dönmüş olacaktık.
Bu arada bu futbol denen meret aynen şekli gibi öyle yuvarlak ki, farklı kazanabilirdik dediğimiz maçı, 10 kişi ve 2-2 sonrası son dakikalarda kaybedip, Bursa’ya puansız da dönebilirdik!
30 yaş üstü sporseverler çok iyi hatırlarlar.. 1980’lerde hüsran dolu Milli maçlar sonrası, x bir maçta 2-3 gol yiyip kaybetsek ama hasbelkader bir gol atsak, ‘yenildik ama ezilmedik’ başlıkları ana sütunlarda gazeteleri süslerdi..
Bu maç için de diyeceğimiz şey çok basit.. Aynı plağı terse çevirerek bitirelim yazımızı; Ezdik ama yenemedik!
MERT TAMER