Ligin 2 tecrübeli teknik direktörünün! mücadelesine şahit olduk. Bir tarafta sarı-kırmızılılarda göreve yeniden başlayan “Abdurrahim ALBAYRAK”, diğer tarafta Total Futbol temsilcisi Şota Arveladze… ALBAYRAK maça damga vurmaya niyetlenmişti ki, Sneijder’i yedek klübesine oturtmuştu. Affettiği Sabri ise formayı kapmıştı.
Buram buram hamaset kokan, yerli futbolcu ağırlıklı bir ilk 11 gördük. Yani kendilerine güvenildiğini hissettirdiğinizde tel tel dökülen oyuncuların kanat takip uçacağı gibi primitif ve aşırı duygusal bir düşünceden yola çıkılmıştı. Bu uygulama Galatasaray Futbol Şubesine nasıl bir anti-modern, ilkel bir ‘gazla çalıştırırım’zihniyetinin hakim olduğunu gözler önüne sermiştir.
Prandelli’nin hiç düşünmediği Sabri, Yekta ve E.Çolak’la eklemlenmiş performansları tartışılan Burak ve Selçuk’lu bir 11 tam da bunun ürünüdür! Tipik bir ‘yerlilerin benimsemediği yabancı yıldızı dışla, yerli klanının kalbini fethet ve böylece performans al’ oriantalizmi. Burada akıl bulamazsınız. Teknik, taktik, strateji göremezsiniz. Bu pragmatik ve rasyonel bir davranış değildir. Olsa olsa şark kurnazlığıdır. Teknik yeterliliğe sahip olmayan aktörlerin bu alanlara müdahele etmesi Galatasaray gibi Türkiye’de modernitenin öncüsü olmuş bir camiada eğreti durur.
Nitekim Hoca! gaz kesilince ‘R’ planına geçti ve Sneijder’i oyuna aldı. Çünkü sahada o ana kadar yokları oynayan, takım boyunun 50M’ye vardığı ve artık kanıksanılan şekilde gol pozisyonuna giremeyen bir Galatasaray vardı. Galatasaray’ın maçı 1,5 pozisyona girerek ve 1’i ofsayttan attığı 2 golle zar zor kazanması, bu hamasi motivasyon işlerinin hiçbir geçerliliğinin olmadığını tescillemiştir.
“Hadi aslanım hadi koçum”, “Beraber ağladık beraber ıslandık”, “I love you” tarzı mantalite Galatasaray’a egemen olacaksa ben 4.yıldızdan vazgeçmeye hazırım.