Kasımpaşa maçına kadar 4 tane Avrupa ve 3 tane de lig olmak üzere7 resmi maç oynadı takım. Hazırlık maçlarını hesaba katmıyorum. Artık durumu bi toparlamanın vakti geldi çünkü elimizde bazı sonuçlara varabilecek kadar veri birikti…
Takımın sistemi var da yok gibi. Şöyle; sahadaki onbiri ikiye böl: ilk grup kaleci, dörtlü defans ve çift defansif orta saha, ikinci grup ise geri kalan dört oyuncu. Bu iki gruptan ilki ile ikincisinin arasında çok acayip bir kopukluk var. Sanki ilk grubu Daum, ikincisini ise Veselinoviç çalıştırıyor. İlk grubun dizilişinden görevlerine kadar herşey belli. Cezalı ve sakat varsa isim değişiyor sadece. İkinci grupta ise elde o anda kim varsa onlar çıkıyor ve sanki birisi onlara “çıkın oynayın işte” diyerek sahaya salıyor. Dörtlü defans ile mümkün olan her türlü kombinasyonun sedece 7 resmi maç içinde denenmesini ben başka türlü açıklayamıyorum.
Bir takım maçtan maça dizilimini değiştirebilir, oyun içinde de değiştirebilir. Eğer bu değişim belli bir mantık ve sistematik içermiyorsa o zaman “çıkın oynayın” oluyor maalesef. Bunu yirmi sene önce lig maçlarında yapma lüksünüz olabilirdi. Artık yok. Takımın acilen –birinci derecede öncelikli olarak- defansif orta saha ile hücum arasındaki ilişkiyi kurması şart. Takımın sağ ve sol bekleri çok iyi olduğu için ortadan gelişemeyen atakların yükünü nispeten yükleniyor, ne var ki önlem alması çok kolay bir takım haline geliyor.
Hafızam beni yanıltmıyorsa Kasımpaşa maçında oyuna ilk defa 4-3-3 başladı Vitor Pereira. Bunun tek açıklaması Diego’nun sakat olması. Diego olsa idi muhtemelen Nani orta sahada olacak ve RvP – Fernandao çift forvet çıkacaktık. 4-3-3 iyidir, kötüdür demiyorum, ama 4-3-3’e sadece Diego sakat diye döndüysek o zaman oturup düşünmek lazım.
Maçın gidişatına göre Nani ve RvP’yi oyundan almak anlaşılabilir. Gerçi Nani her an şapkadan tavşan çıkarabilir. En iyi oynadığı maçta bile ortada gözükmeyebiliyor, ben olsam oyunda tutmaya çalışırım. Volkan Şen’in oyuna alınması da anlaşılabilir. Ne var ki uzatmalar ile beraber son 8-10 dk içinde Meireles’i çıkartıp yerine defansif özelliği olmayan birini almak bence ateşle oynamak demek. Ben olsam Volkan’ı Van Persie’yi oyundan alırken sahaya sürerdim. Bu arada Pereira’nın iki teşekkür borcu var. Öncelikle keskin sirke Veysel’e sonra da Adem Büyük’e tam 85 dakika sabreden Rıza Çalımbay’a. Bilmem Tunay veya Eren’in ne eksiği var ama Adem Büyük eski formundan uzakta gözüküyor.
Buraya kadar okuyan maçı izlememiş biri Fenerbahçe’nin kazanamadığını düşünebilir. Fenerbahçe kazanmasına kazandı ama unutmamak lazım; kazanırken yolunda gitmeyenleri düzeltmezsen böyle günlerde aldığın galibiyetlerin anlamı kalmaz. Bakınız geçen sene…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : ertu.oner@abcspor.com
twitter : @ErtugrulOner