Yunanistan daha önce milli takımdan emekli olduğunu açıklamış Diamantidis ve kendi tercihiyle takıma gelmek istemeyen Schortsanitis dışında aktif oyuncu havuzu içerisinden en iyi kadro ile turnuvaya gelmeyi başaran şanslı takımlardan biriydi. Grupta aslında zorlu maçlar da oynadılar ama hepsini kazanmayı bildiler ve 2.turda beklendiği gibi Belçika karşısında zorlanmadan kazandılar, çeyrek finale namağlup olarak geliyorlar. Yunanistan’ın en önemli artısı bir çok takımın mumla aradığı çok değerli iki lidere sahip olması. Calathes ve Spanoulis oyunu çok iyi yönlendiren, takımın silahlarını bir gömlek daha yükselten isimler, öyle ki Koufos gibi sıradan bir uzun şuanda 11.0 sayı ortalamasıyla takımın bu alandaki lideri ve Real’de kabus gibi bir sezon geçiren Bourousis de 10.7 sayı ortalaması ile oynuyor. Elbette Spanoulis sahadayken daha rahat hücum ediyorlar ancak Antetokounmpo’nun da varlığı onlar için çok önemli. Belki de yıllardır Yunan takımının tek eksiği olan atletizmi ve patlayıclığı da o sağlıyor. Kısacası mavi beyazlılar komple bir takım konumundalar, Spanoulis halen onlar için vazgeçilmez ama artık O olmadan da oynamayı öğrendiler. Bu maç için anahtarları yine savunma olacak. Özellikle Sloukas, Mantzaris ve Zisis, mahşerin üç atlısı Lllull, Rodriguez ve eğer oynayabilirse Rudy karşısında ekstra mesai yapacaklar.

Scariolo savunmayı ön planda tutmak isteyen, hücumda da mahşerin üç atlısına istedikleri özgürlüğü vermeyen bir koç. Hal böyle olunca da Real Madrid forması ile hücumda eşine zor rastlanır bir performans sergileyen ve Euroleague kupasına uzanan bu isimler hücumda adeta frenleniyor ve zorlanıyorlar. Yunanistan sert bir takım savunmasına sahip ve İspanya adını yarı finale yazdırmak istiyorsa bu maçta dizginleri artık Lllull ve Rodriguez’e teslim etmek zorunda. Bunun yanında Rudy’nin de kullandığı her şuta koç tarafındanyeşil ışık yakılması gerekiyor. Şuana kadar tüm maçlarda etkin olan Yunan pota altı bu kez Reyes ve Gasol’e karşı zorlanacaktır, uzunların savunmadaki performansı da İspanya için belirleyici olacak.
Fransa-Letonya
Fransa da İspanya gibi aslında önemli oyuncularından bu turnuvada faydalanamıyor; Noah, Seraphin, Ajinca, Diot, Heurtel, Causeur… Ama onlar İspanya’nın aksine rahat bir şekilde 2.tura çıktıkları gibi maalesef 12 dev adam karşısında da zorlanmadan buraya, çeyrek finale geldiler. Onlar için esas değerli olan turnuvanın bu kritik noktasına gelene kadar süper yıldızları Parker’ı dinlendirebilmeleriydi, maç başına sadece 25 dakika süre aldı. Bunu yapabilmelerinin sebebi de CSKA’da harika bir sezon geçiren De Colo’nun turnuvada da bu performansını sürdürmesi oldu. Fransız guard takımı adına nerede ne gerekiyorsa yapabilen üstelik oyunun iki alanına da tam konsantre olan bir isim. Diot ve Heurtel gibi önemli guardların olmadığı bir turnuvada takımına onların eksikliğini hiç hissettirmedi. Fransa’nın kupada favori gösterilmesinin temel nedeni ise birden fazla yaratıcı oyuncuya sahip olmaları; Parker, De Colo, Diaw, Fournier; ve atletik özelliklerinin de yardımıyla yaptıkları bunaltıcı savunma. Gobert blok tehditi ile Diaw ise tecrübesi ve pozisyon alma yeteneği sayesinde pota altını iyi kapatan isimler. Letonya gibi tamamı hareketli ve şutör oyunculardan oluşan bir takıma karşı Gobert’in çabukluğu önem kazanacakken Diaw’ın ağır ayakları bu maçta biraz canını yanabilir. Bu noktada Lauvergne devreye girecek, ki 12 dev adama karşı gösterdiği performansla da maçın x-faktörü olmuştu. Bu maçta da onun getireceği katkı kritik olacak. Kağıt üzerinde harika bir kadro Fransa ancak Letonya gibi tempolu oynayan, dış şuta ve topsuz katlara dayalı, setlerde sürekli hareketli olan bir takıma karşı mücadele etmeden rahat bir galibiyet alabilmeleri kolay değil.

Mail: fersu77@abcspor.com
Twitter: @fersudeniz