https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

VAH VAHAP VAH!

Okunması Gerekenler

brunoPuan tablosuna şöyle bir göz atalım:
Lider Fenerbahçe 39, G.Saray : 38, Beşiktaş : 38
Şu tabloya dışardan bakan bir futbolsever ne düşünür sizce ?
Bence der ki, şampiyonluğun klasik 3 adayı kıran kırana bir mücadele içinde. Türkiye’deki futbolseverler çok şanslı. Kıyasıya rekabet izliyorlar, herkes her gün futbol konuşuyor, birbirlerini şaka yollu iğnelemeler falan cabası, camialar tamamen şampiyonluğa kilitlenmişler, spor basını çok hareketli vs vs..
Bence işin aslı hiç de öyle değil. Tansiyon olarak gördüğüm en düşük futbol sezonu. Hem de bu puan tablosuna rağmen!
Geçtiğimiz hafta içi  İzmir’de oynanan Altınordu – Fenerbahçe maçında stadyumda o kadar coşkulu ve kalabalık bir seyirci gördüm ki koftiden kupa maçında sahaya futbol adına hiç bir şey koyamayan iki takımın maçını sırf stadyumdaki Fenerbahçe taraftarının coşkusunun yüzü suyu hürmetine seyrettim. Sahada akılda kalan tek şey, Alper Potuk’un topu 40 metre sürükledikten sonra atmış olduğu goldü.
Televizyonda, gazetede orda burda şurda herkes Türk futbolunun sorunlarını konuşuyor.
Eskiden sadece altyapı ve sistemsizlik konuşulurdu.
6 milyonluk Bulgaristan turnuvalarda boy gösterirken, Stoichkov, Penev, Kostadinov gibi yıldızları dünya piyasasına sunarken 45 milyonluk Türkiye’nin eleme gruplarının son iki sırasının değişmez elemanı olmasının başka açıklaması yoktu!
Gençlere mikrofon uzatıldığında klasik ” yetenek var, tesis yok be abi” derlerdi.
Bugün tesis var, 74 milyonluk ülkede yetenek de var ama başarı yine yok!
Bu başarısızlıktan öte spor dünyasında çok daha farklı konular konuşuyor olduk.
Siyaseti sporun içine soktular, o zaten Türk futboluna başlı başına zarar verdi.
Stadyumdan küfürü kaldıralım. Evet küfür çok kötü bir şey.
Buna en çok Aziz Yıldırım emek verdi. Yaptığı da doğrudur ama sonuçta ne oldu ?
Futbol varoş sporu. Futbolcu da varoştan, seyircinin de çoğu varoştan. Dünyanın her yerinde böyle. Salon sporlarındaki seyirci eğitim seviyesini imkanı yok yakalayamazsın!
Varoş stadyumda yok, bol bol bayan var. Onlar da küfrediyorlar. Peki etkili bir tribün desteği var mı ? Stadyumun en dolu anlarında bile etkili bir seyirci yok.
Etkili seyirci nerde ? Bursa’nın kale arkasında. Teksas trübünü. 90 dakika non-stop destek. Gösterinin her türlüsü. Bazen maçı bırakır onları seyredersin.
Demografik olarak da herkes bilir o trübünü Bursa’nın hangi semtlerinde ikamet eden taraftarlar olduğunu zaten.
Stadyumda küfürü kaldıralım. İyi, çok hoş.
Abi, taraftarı kameralarla izleyelim. Sahaya bir şey atanı yakalayalım. Bir daha da stadyuma sokmayalım.
Tamam, sokmayalım. Gelemesin pezeve.. bir daha!
Kasımpaşa Fener maçı, Kasımpaşaspor’un bir avuç seyircisi var zaten. Kameralar gösterdi, 10-12 yaşındaki çocuklar yan hakeme ana avrat düz gidiyorlar..
Vah ! Vah ! Vah !
Ne yapmamız lazım. AKP kafası der ki; cezaları artıralım abi, bu ülkede cezalar çok az, ondan oluyor herşey. Cezaları artıralım bak bakalım bir daha yapabiliyorlar mı ?
Eğitmek yok, bilinçlendirmek yok, özendirmek yok !
Vah ! Vah ! Vah !
Hakeme küfür edeni enseledik mi doğru gönderelim kodese. En az 2 yıl yatsın şerefsiz.
Aynı maçı seyrederken televizyon başında kendi kulaklarımla duydum.
Volkan ” S*kicem belanızı ha “diye sıyırıyordu. Hakeme sıyırdı. Kimi diyor ki “hayır, hakeme değil kendi takım arkadaşına sıyırıyordu”
Hatta o yüzden ceza almaz dileyenler de oldu. Bu almamalı mantığıyla söyleniyor.
Vah ! Vah ! Vah !
Hayatımda gördüğüm en durgun ara transfer dönemi. Transfer döneminin en görkemli transferini Trabzonspor yaptı. Adı Erkan Zengin. Bizim Erkan Zengin ha ! Bildiğimiz.
Gırtlağına kadar borç içinde Yüzen Trabzonspor yapıyor bu transferi.
Vah ! Vah ! Vah !
Peki nerde diğer erkek Galatasaray ? Drogbaları, Sneijderleri ara transferde getiren erkek ?
Transfer yapamıyor. Çünkü sadece devlete olan borcu yaklaşık 150 milyon lira.
Vah ! Vah ! Vah !
Daha da vahim bir haber okudum geçtiğimiz günlerde.
Bir alt ligi çok yakından takip etmiyorum maalesef. Elazığspor sezon ortasında kötü gidişi önlemek için hoca değişikliği yapıyor. Bizim Ümit Özat yeni hoca oluyor.
Ümit Hoca gelir gelmez Elazığspor toparlanıyor ve ciddi bir şekilde yükselişe geçiyor.
Bir anda Süper Lig umudu beliriyor. Tribünlerdeki boşluğu doldurmak için Elazığspor yönetimi düğmeye basıyor. Şu düğmeye basma deyimi de enteresan. Ne kadar mekanik bir toplum olduğumuzun göstergesi. Düğmeye basınca bi şey çalışıyor manasına. Artık düğme falan yok. Dokunmatik herşey. Sadece tıklıyorsun, dokunuyorsun gidiyor, deyimin değişmesi lazım. Çok ilkel kaldı.
Neyse, Elazığspor trübünlerindeki boşluğun sebebini Passolig olarak gören Elazığspor yönetimi 5000 kişinin Passolig ücretini karşılamak üzere bir toplantı yapmışlar, kulübün teknik direktörü de kulüpten zengin olunca hadi beraber paylaşalım demişler.
Vah ! Vah ! Vah !
Küfürdü, siyasetti, tesisti, yetenekti derken mevzuyu bir fıkrayla bağlayım.
Nasreddin Hoca hastalanmış, yatağa düşmüş. Hastaya çorba kaynatılır, malum. Karısı da kuşbaşı etle çorba yapmış. Koymuş sobanın üstüne.
Komşular ziyarete geliyor, et de güzel kokuyor.
Biri gelmiş açmış kapağı atmış bir et ağzına. Dönmüş demiş ki:
–  Ya Hoca şunun suyuna azıcık reyhan koyaydın ne iyi olurdu be !
Diğeri gelmiş atmış bir et ağzına, ” ya Hoca, biraz da safran olaydı güzel olurdu.
Diğeri demiş, keşke biraz da kişniş olaydı. Diğeri demiş keşke biraz da kekik olaydı.
Sonra hoca kaldırmış kapağı, kaşığıyla et aramış, bulamayınca suyundan bir kaşık içtikten sonra demiş ki;
– Biraz da et olaydı çok iyiydi ama demiş.
Centilmenlik, altyapı, küfürle mücadele, yabancı sayısı falan tamam da, biraz da seyirci olaydı iyiydi be !

Son Haberler

ZORLANARAK

Fenerbahçe çok yıpratıcı bir Slavia Prag deplasmanı sonrası bu maça çıktı. Futbolcularımız persembe günü her şeylerini ortaya koydular Avrupa...

Benzer Konular