Evet, kabul ediyorum artık kalan her maç bir final ve önemli olan 3 puan ama bu takımın öne geçtikten sonraki gol yeme iştahı beni rahatsız ediyor. Şımarıklık demeyin, 3 puan nasıl olsa alınmış demeyin çünkü son dakikalardaki o panik, o anlamsız topu şişirmeler ve ölü rakibi dirlltmeler hiç hoş değil. Eskişehir maçında da aynısı olmuştu, Rize maçında da. İlla ki bu güzel galibiyetlerde bir burukluk yaratıyor bu yenilen goller.
Neyse, yoğun adrenalin etkisiyle eleştirimizi yaptıktan sonra bu kritik virajı geçen takımı tebrik edelim. Bundan sonra 1 – 0 olsun bizim olsun, gerisi önemli değil ama Beşiktaş’ın son dakikalara rahat girmesi için genelde 3 farkı yakalaması kalp sağlığımız için en hayırlısı. Sivas’ın mutlaka puana ihtiyacı vardı ama güçleri çok fazla değildi. Beşiktaş topun hakimiydi ama buna karşılık çok rahat pozisyonlara giremedi çünkü Si̇vas dirençli ve mücadeleciydi. Nitekim ilk yarı golsüz bitince Beşiktaş üzerindeki stres haliyle arttı. Şampiyonluk için iki beraberlik veya bir yenilgi hakkı bulunan takım kredisini bu maçta kullanmadı ve çok da iyi etti. Kalan haftalarda Akhisar ve Konya gibi iki zor deplasman ve evinde Osmanlı maçı var ve bu krediler o zamanlarda çok işe yarayabilir. Ancak önemli olan her maça sadece 3 puanı düşünerek çıkmak.
Şenol Güneş’in Kerim’in harika asisti üzerine onu oyundan alıp Olcay’ı oyunda tutması bana yanlış geldi. Her ne kadar Kerim’i de savruk bulsam da bu sene Olcay bana genel olarak fazla tat vermiyor ve bu akşam da maalesef bir istisna olmadı. Tabii Gökhan Töre veya Quaresma bu sezonda beklediğimiz katkıyı verebilselerdi Olcay veya Kerim’i konuşuyor olmazdık, o da ayrı konu. Gökhan’ın uzun süreden sonraki dönüşü sevindiriciydi ama maç eksiği belli oluyordu. Rakip takımda Cicinho’nun sakatlığı da tabii Beşiktaş’a avantaj sağladı ama ondan önce de siyah beyazlılar oyunu domine ediyordu ve oyunun genel gidişatında çok büyük değişiklik olmadı. Burhan, her Sivas maçında olduğu gibi bizim sol kanadı yine felç etti, bu oyuncuyu da tebrik etmek lazım.
Beşiktaş’ta hoşuma giden ise son 10 dakika haricindeki konsantrasyon ve ciddiyetti. Takımın ayakları telaştan tiremiyordu, bilakis yere basıyordu ki bu son 5 haftaya girerken hayra alametti. Önceki yıllarda son haftalarda yaşanan panik ve telaş artık belli bir olgunluğa ve soğukkanlılığa dönüşmüş gibi görünüyor. Tehlike bölgesindeki rakibe kendi sahasında bu kadar az pozisyon vermek önemli bir başarı. Evet, belki önceki haftalardaki kadar çok pozisyona giremedi Beşiktaş ama oyunun kontrolünü son bölüm hariç elinde tuttu. Skoru koruma derdine düşülen bölümde sonradan oyuna giren Cenk Tosun ve Necip Uysal’ın da maalesef oyuna olumlu bir katkısı olmadı. Gomez ise attığı gol ve yaptırdığı penaltıyla skora direkt etki etti ama bana göre ilk yarıdaki ona yapılan arkadan müdahale daha net bir penaltıydı. Penaltıyı gol krallığı yarışındaki Gomez yerine Oğuzhan’ın atması ise takım içindeki birlikteliğin ve işbirliğinin bir göstergesiydi.
Fenerbahçe yarın 3 puanın garanti olduğu bir maça çıkacak çünkü rakibi ligin en zayıf ve sorunlu ekibi olan Mersin ve kendi sahasında oynayacak. Ben ne Fenerbahçe’nin söylendiği kadar kötü, ne de Beşiktaş’ın söylendiği kadar iyi olduğunu ve ligin bittiğini düşünmediğim için kalan 5 haftada bir kazaya fırsat vermemek adına hoca, takım ve yönetimin tam bir koordinasyonla yola devam etmesi gerekiyor. Oynadığı futbolla ve hevesiyle sezonun çoğunu statsız geçiren Beşiktaş bu sefer sadece gönüllerin değil, ligin de gerçek şampiyonu olmalı. Hak ediyor.
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3