Maçtan bir gece önce sabah 03h30’da İsveç’ten geldim ve birkaç saat uyku derken eşim ve 15 aylık oğlumla bir parça zaman geçirdikten sonra 1 aydır yine iş seyahatleri yüzünden göremediğim doğuştan sevdiğim Fenerbahçe’mi izlemeye gittim.
Hava mükemmel ve zemin futbola müsait denen klasik kelime için herşey uymuştu ancak stad çevresinde öyle çılgın coşku ve beklediğim kalabalık yoktu. 100 kişi civarında Hollandalı grup vardı kendilerine passolig yardımı ile maça girip sevdikleri Dirk Kuyt ‘ı izlemeleri için destek olduk. Yine Migros üst tribünde beklenen başkan ve yönetime çılgın destek devam ediyordu ve her zamanki gibi stada ‘’ Oley oley İbrahim abi, GFB’nin sahibi İbrahim abi’’ tezahüratlarıyla girdiler. Bunu yazacağımı söylemiştim halen unutmadım sezon sonu söz bunu ayrı bir yazı ile anlatacağım.
Takım maç öncesi yumruk Show ve maç sonu olsun motivasyon, hırs ve coşkusunu kaybetmiş bir görünümdeydi. Ayrıca tribünde maçtan öncede konuşulan ise bazı futbolcuların (eski yerli grup) hafta içi antrenmanlara katılmadığı hatta keyfe keder iştirak ettikleriydi. Bunun sebebi ise saldırı sonrası ertelenen maç sonrası takımın izin yapmayıp başkan tarafından zoraki antrenmana çıkarıldıklarıydı. Bu konuşulanı daha sonra önemli bir gazetenin spor servis şefi arkadaşımdan teyidini aldım.
Zaten maç sonrası ise ‘’Volkan Takımı buraya getir’’ tezahüratına sadece 5 futbolcunun! katılması da çok tuhaftı. Kimdi bu 5 futbolcu derseniz; Volkan, Caner, Egemen, Gökhan Gönül ve Selçuk. Alves te sahadaydı ama rakip futbolcularla konuşurken sonradan ekibe katıldı.
Tribünde genel konuşulan ise; bu takım şampiyon olmasın yoksa bu adamlar ve Ismail Kartal seneye de bu takımda kalır ve esas yeni sezonda hepimiz için işkence başlar. Diyeceğim sevgili dostlar; takım, tribün ve sonrasında gelecek olan sonuç her şey birbirine pamuk ipliği ile bağlı durumda. Ancak bir gerçek var ki Fenerbahçe tribünü kesinlikle futbolu biliyor ve kimin ne oynadığının ya da oynamadığının, hatta kimin kime saha içerisinde yanlı davrandığının net farkında.
Son olarak diyeceğim ise Diego Ribas ve Emanuel Emenike’ye ise ciddi bir tezahürat ve sevgi vardı özellikle Migros tribününden bunun yorumunu da sizlere bırakıyorum.
Ben yine sezon sonuna kadar elimden geldiğince sarının yanında lacivert olmaya, sizlere filtresiz direk gördüklerimi aktarmaya çalışacağım.
Haydin talk to you later !
BARBAROS GÜVENİR
barbaros.guvenir@abcspor.com