Recep Tayyip Erdoğan’la kesinlikle aynı dünya görüşünü paylaşmıyorum, başarılı bulmuyorum ama Recep Tayyip Erdoğan’ın ciddi bir hayran kitlesinin olmasında çok önemli bir özelliği olduğunu da fark edebiliyorum ve bu yönünü takdir ediyorum.
Bunun adı KARARLILIK !
Her ne karar aldıysa doğru veya yanlış sonuna kadar arkasında duruyor. Zaten sonuna kadar arkasında duramayacağın bir kararsa almak üzere olduğun şeye sen de inanmıyorsun demektir yeterince. O zaman da saç ayaklarından biri eksik kalıyor işte.
TFF yabancı sınırlaması ile ilgili bir karar aldı. Kademeli olarak sahadaki yabancı sayısını düşürerek 5’e kadar indirmekti hedef.
Gerekçe olarak Türk futbol Milli takımının zarar görmesi, yetenekli gençlerin yabancı oyuncuların arkasında beklemesi ve bir süre sonra dünyaca ünlü hiç bir futbolcumuzun kalmayacağı yönündeki endişesiydi.
Elle tutulur bir mantığı var tüm bu gerekçelerin. Hele ki en büyük geliri futbolcu yetiştirip satmak olan Anadolu Kulüplerinin elindeki malzemenin ucuza gitmesini önlemek gibi bir de ekstra sonuç doğurduğunu söylesek işin mantığını iyice kavrarız.
Ne olursa olsun böyle bir karar alındıysa sonuna kadar arkasında durulmalıydı.
Evet, dünya piyasasında 1,5-2 M Euro etmeyecek futbolcuların sırf Türk pasaportu var diye 8-10 milyonlar etmesi de sistemin aksayan tarafıydı.
Her neyse Federasyon aldığı kararın arkasında durmadı veya duramadı ve yabancı sayısı sınırsız bir hal aldı.
Bana göre bu da çok yanlış. Anlayacağız ilerde zararlarını.
Türk Basketbolunun duayenlerinden rahmetli Aydan Siyavuş, sahada 3 yabancı serbestisi kararının ardından aynen şöyle bir açıklama yapmıştı.
– Bir Amerikalı görgümüzü artırır, 2 Amerikalı bilgimizi. 3 Amerikalı demek % 60 Amerikan demek, basketbolumuzu bitirir.
Ben Sınırsız yabancı serbestisinin Türk futboluna artı bir değer katacağına inanmıyorum şu haliyle. Hatta direkt zarar yazar!
Sanıyorlar ki, sınırsız yabancı olacak, dolduracağız yıldızları, şampiyonlar liginde final hedefleyeceğiz.
Yok öyle bir şekil. Görürsünüz.
Barcelona’yı al bizim ligde 5 sene oynat. 5 sene şampiyon olur. Eyvallah.
5 sene şampiyonlar ligine katılsın ilk senesinde belki final görür, kupayı da alır, ikinci senesinde yarı final göremez, son senesinde gruplardan bile çıkamaz.
Barcelona’nın iyi kadrosu var, iyi bir bıçak anlayacağınız. Keskin mi keskin. Bu keskin bıçağı da bileyen La Liga !
Turkish antrenman tempo, Turkish condition, Turkish Effort.
Farklı bir şey bekleyen yanılır. Adamlar ister istemez gevşer.
Yabancı serbestisini limitli olarak anlarım. Belli bir yaş haddi getirirsin. Dersin ki, yabancı sayısı sınırsız ama tavan yaş 32. Alves gelmesin, Roberto Carlos gelmesin.
Ülke puanlarına göre bir sıralama yaparsın. Atıyorum ilk 30 ülkeden milli takımda son iki yılda şu kadar kez oynamış oyuncu alacaksın dersin.
Kulüp takımlarını da FİFA sıralamasına göre sıralarsın, şu kadar kez kendi takımında oynamış futbolcu alacaksın dersin falan filan.
Bunları yapamadığın takdirde Spor Toto Süper Lig yabancı çöplüğüne döner!
Yerli futbolcu almanın ve yetiştirmenin 3 büyükler için hiç bir önemi kalmaz. Gidersin Brezilya’ya, Afrika’ya kolundan tuttuğun genç çocuğu ailesiyle birlikte alırsın gelirsin 50 bin dolara, 100 bin dolara.
Fener istedi mi Jimmy Durmaz 5 milyon, Olympiakos istedimi 1,5 milyon Dolar diyen İlhan Cavcav’a da çok iyi olur, O ve Onun gibilere de acımam. Bu da bonusu.
Anadolu kulüplerinin de ellerindeki yıldız futbolcuları değeri de dibe vurur.
Gel vatandaş Gel; Ozan 1,5, Şener 1 Milyon lira.
Ozan’la Şener’i alana Serdar Aziz de bedava.
Yağmur yağdı böyle oldu, batan gemimin malları bunlar!
https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg
