Aylar süren karantina ve hafta sonu yasaklarının ardından ılık bir bahar günü gibi başlayan Cumartesi öğlen Beşiktaş maçından önce yabancı misafirim ve ailemle birlikte Adalar’a karşı rakı ve balık sezonunu açmak çok iyi geldi. Epey dolu olan restoranda insanların bugünü nasıl da özlemle bekledikleri belliydi. Keyifli yemeğin ardından tabii ki en büyük beklentim Beşiktaş’ın kayıpsız yoluna devam etmesiydi. Rabbi verdikçe veren Arınç misali iki rakibinin beklenmedik şekilde puan kaybetmesiyle avantaj yakalayan Kara Kartallar maçın başlamasıyla birlikte iştahından hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi.
Beşiktaş tam bir takım kimliğine kavuştuğundan beri her geçen hafta yoğun maç trafiğine rağmen oyunu domine ederek ve rakibine kabul ettirerek kazanmaya devam ediyor. Sergen hoca şu ana kadar elindeki kadroyu en verimli şekilde kullandığı için büyük övgüyü hak ediyor çünkü sezon başında kağıt üzerinde zayıf görünen bir takımı hem fiziksel hem de teknik açıdan çok başka bir seviyeye getirdi. 27 maçta 60 puanla 2,22 ortalama son yılları baz aldığımız zaman şampiyonluk için yeterli ama özellikle önümüzdeki iki Başakşehir ve Fenerbahçe maçları çok önemli.
Bu akşam mükemmel oynayan Aboubakar iki de net pozisyonu değerlendirebilseydi son dakikalarda ter dökmezdik. Aynı şekilde asist kralı Ghezzal arkadan çıkarak taşıdığı topta bir dokunuşla solundaki Larin’i görebilse yürek çarpıntımız hiç olmazdı. Ceza sahası çizgisi civarından Atiba ve Rıdvan’ın, hatta ilk yarıda Welinton’un çektiği şutları saymıyorum bile çünkü biraz daha dikkatli veya becerikli olunsaydı maç 4-5’e rahat gidebilirdi. Ancak bunlar olmayınca 90. Dakikaya kadar rakibine çok ciddi pozisyon vermeyen Beşiktaş Ersin’in sebep olduğu penaltının ardından Gaziantep’e öyle bir fırsat verdi ki, 92. Dakikada bir çuval incir berbat olabilirdi. İşte bu yüzden futbolun hiç şakası yok ve en ufak konsantrasyon eksikliği veya dikkatsizliğin cezası çok ağır olabiliyor.
Yine de futbolun adaleti rakamlara bakınca tecelli ediyor diyebiliriz. 59 golle en çok gol atan takım, 11 asistle bu alanda lider olan Ghezzal ile, toplam 28 gol ve 9 asiste imza atan Aboubakar-Larin ikilisiyle, %58,1 topla oynama ve %84,9 pas yüzdesi oranıyla en başta olan Beşiktaş bulunduğu yerin tesadüf olmadığını kanıtlıyor. Ayrıca detaylara dikkat edince Aboubakar’ın bu akşam oynadığı harika futbolun ardından basın toplantısında geçen maçta oyundan çıkarken yaptığı hareket için hocasından özür dilemesi takımdaki kenetlenmenin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Şampiyonluk konuşmak için tabii ki hala erken ama takımın kazandığı ekip ruhu, dayanışma, hocanın liderliği ve yönetimin ‘sessiz güç’ misali soğukkanlı idaresi Beşiktaş’ı bu açılardan bence rakiplerine göre bir adım öne çıkartıyor. Adalet arayışında absürt görüntüler sergileyen yöneticiler veya hocalar eğer samimiyse hep söylediğim gibi son 35 yıl mercek altına alınsın ve büyük bir temizlik yapılsın, gerekiyorsa şampiyonluklar el değiştirsin.
Böyle bir meydan okumaya girişecek hiçbir kurum bu ülkeden çıkmaz çünkü futbol da aynı siyaset gibi gerilim ve kutuplaşmadan besleniyor. Taraftar, kulüpler, MHK, TFF aslında hepsi aynı çarpık düzenin değirmenine su taşıyor ve bir bakıma memleketin genel durumunun bir aynası olmaya devam ediyor. İşte bu ortamda kim gerçekten masa başında değil, sahada oynadığı futbolla hak ediyorsa, şampiyon o olsun. Zaten hak edilmeyen şampiyonluklar Avrupa arenasına çıkınca kralın çıplak olduğunu bütün dünyanın gözüne sokuyor, biz de rezil olduğumuzla kalıyoruz.
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @gorkem7305