https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

SÜRKLASE

Okunması Gerekenler

SÜRKLASE
Epey uzun bir aradan sonra bu akşam hasret bitti. Kartal yuvasına döndü hem de ne dönüş! Sağdan geldi, soldan geldi, yeri geldi rakibini yoran bir boksör gibi üzerine çekti ve öldürücü darbeleri indirdi. Çarşı’da iyice ısındıktan sonra stada doğru Dolmabahçe’den giderken genelde herkeste bir rahatlık vardı ki zaten Beşiktaş maçın başlamasıyla o beklentileri karşılayacağının sinyallerini verdi ve rakibini sürklase ederek sahadan sildi. Beşiktaş bu akşamki görüntüsüyle şampiyonluğun hiç şüphesiz en büyük favorisi olduğunu kanıtladı ama tabii daha 15 hafta ve toplanabilecek 45 puan var ki bunun 35’i büyük ihtimal şampiyonluk için yeterli olur.
Beşiktaş ara transfer döneminde Babel’i alarak çok isabetli bir iş yaptı. Her ne kadar Trabzon’a giden Olcay orada havasını bulduysa da Beşiktaş’ta miadını dolduralı epey olmuştu ve tribünlerin kendisine karşı beslediği derin muhabbete rağmen orada acil bir ihtiyaç söz konusuydu. Babel’in hızı, kestiği ortalar, hücum presi ve hem kafa hem de ayakla gol atabilmesi kumaşının ne kadar kaliteli olduğunu gösteriyor.
Stoper pozisyonuna ise hem Mitrovic’i hem de Ersan’ı aldıktan sonra göbekte Marcelo’nun yeri garanti gibi görünse de sanırım Tosic lig-kupa-Uefa üçgeninde bir rotasyon kurbanı olacaktır ki bu akşam son derece sarsak ve riskli hareketlerini bir de kendi kalesine attığı golle süsledi.
Sol bekte Adriano, sağda ise Gökhan Gönül mevcut görüntüleriyle formayı kolay kolay kaptırmazlar. İkisi de bu akşam müthiş iştahlıydı. Atiba bildiğimiz gibiydi. Ne sakatlık, ne yoğun maç trafiği, ne yorgunluk hiçbir şey bu adamın sahaya çıkıp işini yapmasına engel olmuyor. Diğer oyuncular için de profesyonellik anlamında inanılmaz bir rol modeli.
Hücumda ise Aboubakar’ın olmadığı, Demba Ba ile yeniden söz kesilen bir ortamda Cenk 19. Haftada yaptığı hat trick ile 15 gole ulaştı ve bu ortalamayla giderse sezon sonunda 27 golle Gomez’i geçmesi gayet ihtimal dahilinde. Zaten solda Babel, sağda Quaresma’nın beslediği bir hücum hattında gol atamamak için Almeida veya Nartallo olmak gerekir herhalde. Quaresma demişken de bu sezon yine bütün beklentileri aşarak çıtayı iyice yükseltti ama bu kadar ayaklarına hakim bir futbolcunun gol vuruşlarında bu denli kötü olmasını bir türlü anlayamıyorum.
Sanırım fantastik gol atma isteği yüzünden basit vuruşlar yerine işleri zorlaştırmayı seviyor ama ne olursa olsun bu kadar harika ortalar yapan ve rakip defansı yatırıp kaldıran bir adamın sezonda en az 7-8 gol atması gerekir diye düşünüyorum. Talisca bu akşam verimsizdi ve bazı kritik top kayıpları da yapınca takıma gerekli katkıyı yapamadı. Olsun, ona ihtiyaç duyacağımız ve kendini göstereceği maçlar mutlaka olacaktır.
Yine de bu sezonun herhalde en önemli transferi kaleci Fabricio oldu. Iki senedir kalede Tolga’nın ne kadar güven vermediğini ve önündeki defansı da tedirgin ettiğini yazıyordum. Ayrıca ayak hakimiyetinin kötü olması da modern futbolda kalecinin sürekli oyun içinde bulunması zorunluluğunu yok ediyordu. Fabri ise bazen gereksiz riskler alması dışında takımın kaleci ihtiyacını çok iyi karşıladı.
Yapılan ara transferleri de peşin yargılı olmadan bekle-gör diyerek ve hocayla yöneticilerin bir bildiği vardır diyerek izleyeceğiz. Sonuçta UEFA kupasında da finali hedefleyen bir takımda seçeneklerin fazla olması çok önemli ve elindeki malzemeyi değerlendirme konusunda Şenol hocanın ne kadar maharetli olduğunu biliyoruz.
Maçın devrinin düştüğü zamanlarda tribünlerin söylediği İzmir marşı gerçekten etkileyiciydi. Yıllardır düdüklü tencere gibi kaynayan toplumun emniyet ventili gibi olan statlarda son zamanlarda yükselen sesi tabii ki alması gerekenler yine kale almayacaktır ama keşke her sosyo-ekonomik seviyeden insanın bir araya geldiği bu ortamlarda verilen mesajlar algılansa toplumsal barış için de önemli adımlar atılmış olur.
Tabii toplumsal barış derken kulüpler arası huzur ortamını baltalamayı adet haline getiren güzide başkan koltuğunda 18.yılına girip reşit olurken rakipler için ne kadar bulunmaz bir nimet olduğunu ‘Beşiktaş’ın çocuğu Aziz Yıldırım’ tezahüratlarıyla bir kez daha ispatladı. Basketbol şubesinde işi ehline vererek ne kadar doğru bir liderlik yapıyorsa futbolda da olabilecek bütün hataları yapıp ondan sonra herkese veryansın etmeyi artık hala yiyen Fenerbahçe taraftarı da herhalde kalmamıştır.
Bu hafta sonu oynanacak kupa maçı öncesinde yarın Fikret Orman’ın da topa girmesiyle muhtemelen gerilim daha da tırmanacaktır. Biz de zaten bu çorak futbol ortamında yine ipe sapa gelmez konuları tartışırız ve havanda su döveriz. Yazık…

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @saturnocontro3

Son Haberler

TÜRKİYE LİGLERİNİN PORTR’ES’İ

Türkiye liglerinin portr’ES’i: Eskişehir ve Eskişehir’e komşu şehirlerin “şehir takımları” Türkiye’nin en üst liginden en alt ligine kadar 5 ayrı...

Benzer Konular