Hepimiz birer tiyatro oyuncusuyuz çünkü yaşamda hep roller yapmak zorunda kalıyoruz. Arkadaşlarınla berabersin, yaşın kaç olursa olsun bir çocuksun. Evde baba, tatlı sert bir otoriten olmalı. İş yerinde belki patron, belki yönetici. Öyle enseye tokat falan olmaz. Biraz daha farklı bir rolde olman gerekiyor. Asıl beceri o rolün üstüne yapışıp kalmaması, yoksa iyi kötü herkes rolden role giriyor. Adam hacca gidiyor mesela, evle kahvehane arasını 4 dakikada yürüyordu, hacdan döndü 6 dakikada yürüyor. Hacı oldu ya, biraz daha ağırbaşlı olacak ya, daha az kahkaha atacak, mecliste herkesi dinleyip en son o konuşacak, konuşmalarında hep dini motifler olacak ve konuşma içeriği çoğunlukla nasihat içerecek falan.
Evet abi, o rol gencecik yaşta yapıştı kaldı üstüne, çıkaramaz, bitti gitti. İnsanların en kolay kıvırdıkları rol de zaten dindar rolü. Bir gümüş yüzük, üstünde turkuaz rengi bir taş olan. Düz kesilmiş ense traşı, badem bıyık veya çember sakal, eline bir tespih ver, kafaya da bir takke, gönder cumaya o iş tamam. Kaç kere güvenmişsinizdir bu adamlara ve kaç kere güvenmekle hata ettiğinizi düşünüp bir daha güvenmemeye tövbe etmişsinizdir kim bilir ? Bir insan neden dindar rolü yapar, güven telkin etmek için.
Çünkü bu ülke insanı kendisinin muhafazakar olduğunu söylüyor, kendisinin muhazakar olduğunu sanıyor tıpkı Hamza Hamzaoğlu’nun Galatasaray’ı şampiyon yaptığını zannetmesi gibi. Ben Moussa Sow’un dinine olan bağlılığından ve samimiyetinden zerre şüphe etmiyorum ama bu işi artık bir showa dönüştürdüğünü uzun zamandır düşünüyordum.
Taraftarı kazanmak çok önemli, kötü oynasan bile sana kredi veren bir kurum çünkü. Emenike durumu malum. Iyi oynarken de, kötü oynadığı maçlarda oyundan alınırken de Sow, taraftarın sevgisine hep nail oldu. Bana göre abartının tek sebebi budur. Bunu çok güzel gördü ve çok iyi kullandı. Fenerbahçe’den ayrılması bu anlamda beni çok mutlu etti.
Bizim gördüğümüz tek Müslüman topçu bu değil. Biz kralını gördük, Anelka geldi yahu bu ülkeye. Boru değil Anelka !! Doğma büyüme fatalist Müslüman da değil hem. Hristiyan doğmuş, oturmuş araştırmış, İslam dinini seçmiş ve din değiştirmiş. Bence daha kıymetli. Biz bir kere Anelka’yı show yaparken görmedik. Bir kere cuma çıkışında resmini çektiler, kıyametleri kopardı adam. Adamlık bu işte. Moussa Sow tam 4-4-2’nin adamıydı. Yanına bir tane adam akıllı top indiren bir pivot konulmadı, kendini tam olarak gösteremeden sol kanatta buluverdi kendini.
Şimdi iki tane aslanlar gibi pivot var ama artık o yok. 4 yıllık mukavelesinin azalan maaşlı olması, artan forma rekabeti, rekabeti sevmeyen yapısı, kariyeri konusunda hedefleri olmaması Moussa’nın yolunu Katar’a yöneltti. Rakamsal katkıları aslında hiç de az değil, çok özel maçlarını hatırlıyoruz, çok özel gollerini de ve işin suyunu çıkartıp her pozisyonda denediği röveşatalarla kaçırdığı golleri de hatırlıyoruz ve unutmayacağız. Sezonda 2,5 -3 milyon Euro kazanan bir adamın, orucunun kazasını tutmayıp, aç bilaç hazırlık kampına gelip, takımını haftalarca yoksun bırakması profesyonellik falan da değildir, kusura bakmayın. Bu kadar dindarsa top oynamayacak, başka meslek yapacak. Zaten çalışmak da ibadet der büyükler.
İşte hem bu saydığım nedenler, hem de yüksek bonservis ücreti nedeniyle kamuoyunda görüyorum ki, Moussa’nın gidişinden memnun olanlar ezici olarak çoğunlukta. Ben gerçekten çok mutluyum, 10 milyona da gitse yine bu kadar memnun olurdum. Bu adamın fanları yüzünden benim iyi oynayan futbolcuma gerekli saygı gösterilmiyorsa sahada, gitsin abi.
Mutlu olurum. Senede ancak 10 maçı adam kılıklı oynayan, 30 yaşına gelmiş adamı Aziz Yıldırım satmayacaktı da ne yapacaktı ? Çok iyi oldu. Hem kanatta hem de santrfor bölgesinde oynayan bir oyuncuydu Sow. Kanat bölgesinde sıkıntı yok ama santrfor için bir ihtiyaç belirdi.
Şimdi bu noktada yönetime düşen, kiralık bir oyuncu bulmak transfer kapanmadan. Hareketli, aralara kaçan, süratli bir genç Afrikalı çok güzel görür işimizi. Sow geldiğinde bir gazete Sow’ulun Musa Geliyor diye bir başlık atmıştı. Sow’ulun Moussa Gidiyor diyorum. Tam da yerini buldu, camisi bol, stresi az, parası çok, vakti çok. Mutluluk dilemeye gerek yok, çok mutlu olacak besbelli.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
