https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

SIMOVIC’TEN MUSLERA’YA…

Okunması Gerekenler

simovicBelki yeni nesil hatırlamaz ama Simoviç ile başlayan furya, Taffarel, Mondragon ve son olarak da Fernando Muslera… Galatasaray’da iyi yabancı kaleciler geleneğinin son halkası. Futbolda “Atanın ve tutanın iyi olacak” derler ya, atan konusu yoruma açık olsa da, tutan konusunda Türkiye’nin en şanslı takımının sarı kırmızlılar olduğu aşikar!

 

Bu seneki şampiyonlukla saha içindeki en büyük pay sahibi isim olan Nando, ​dört yıl önce Copa America’da harikalar yarattığı turnava öncesinde Galatasaray’a imza atmış olması büyük avantajdı çünkü o imza gelmese, hem daha büyük liglerdeki büyük takımlardan gelecek teklifler, hem de Lazio’ya GS’ın verdiği bonservisten çok daha fazlası, rotayı % 99 başka bir yere çevirmesine neden olabilirdi.

 

mondiGS yakın futbol tarihinin en önemli 4 kalecisinin hikayesi ve kader ağları da cidden çok ilginç!

 

İlkinden başlarak; Şampiyonlar Ligi yarı finali kahramanlarından ZORAN SIMOVIC, Euro 84’te kendini göstermek için en önemli vitrine çıkmıştı. 30 yaşına kadar ülkesi Yugoslavya dışına çıkamamıştı ve Nottingham Forest’in listesindeydi.

 

Ama turnuvanın en kötü kalecisi seçilen Simoviç’ten İngilizler kosarcasına uzaklaşmış ve o da GS’ın yolunu tutmuştu. İlk haftalarda, belki ilk yurt dışı deneyimi, belki yeni takım, yeni hayat ve 30 yaş sonrası bilinmezlik stresiyle,  auta giden toplara atlayıp kornere çıkarttıkları ve her kaleye gelenin gol olmasıyla Türk Basınında ti-ye alınsa da, sonrasında tek kelimeyle bir GS kahramanı olmuştu.

 

taffarel​Sonrasında bir başka deve geçelim; CLAUDIO TAFFAREL. O zamanların İtalyan devi Parma ile Kupa Galipleri Kupası’nı, 1994’de de ülkesi ile Dünya Kupasını kazanan bir isimdi. Ama Sarı kırmızılılara geldiği 1998 senesinde neredeyse yarı emekli, ülkesinde Mineiro’da oynayan, eski ihtişamından uzak bir kaleci haline gelmişti.

 

Belki de o da bu kadarını hayal etmemişti. 32 yaşından sonra geldiği ve Avrupa’da söz sahibi olmayan, adı sanı pek duyulmamış bir Türk Kulübüyle hem Uefa hem de Süper Kupayı kazanıp, sadece GS değil tüm ülke tarihine geçeceğini…

 

​Üçüncü isim de; FARYD MONDRAGON. Fransa’da Metz kalesinde yılın file bekçisi oldu ama o sezon Fransa Ligi’ni sallayan pasaport skandalında listede ismi geçiyordu ve ülkeyi terketmek zorunda kalmıştı. 2001-2007 sezonlarında giydiği formanın hakkını fazlasıyla vermiş ve 2 lig+bir Türkiye Kupası zaferlerine imza atmıştı.

 

MUSLERAVe geçelim bugünün kahramanına ; Dünyanın en iyi 5 kalecisinden biri olarak gösterilen Nando yani FERNANDO MUSLERA, Mondragon’un pasaport skandalının bir benzerini Lazio’da yaşayan Juan Pablo Carrizo yerine kaleye geçmiş olmasa, belki de müzmin yedek olarak kariyerine devam edecek, en azından bu spot ışıklarını üzerine çevirme durumu bu kadar erken gerçekleşmeyecekti.

 

Sonuç olarak ; Fenerbahçe için yerli kaleci geleneği olan kulüp denir. Engin İpekoğlu ile başlayan, Rüştü Rençber, Volkan Demirel derken, büyük olasılık da Mert Günök ile devam edecek furyanin bir benzeri de ezeli rakiplerinden mevcut. Tek fark olarak; arada birkaç yanlış alarm olsa da yabancı kaleci geleneği…

 

Ve de yaşayıp, yaşattıklarına baktığımızda, sarı kırmızı 4’lünün, hem yerel hem uluslararası kariye, hem de kupa toplamında, sarı lacivert meslektaşlarına tartıda ağır bastıkları da çok net !

ABCSPOR

Son Haberler

AMATÖRCE

Yedigimiz iki gol de olacak iş değil. İlkinde ortada fol yok yumurta yok. Rakibin ne baskısı var ne pozisyonu....

Benzer Konular