Türk sinema tarihine altın harflerle kazınmış, “Sekreter” isminde bir Hülya Avşar şaheseri vardır. Suphi Tekiner’in muhteşem senaryosunda, sekreter olarak iş arayan hanım kızımızın şansı patronlardan yana bir türlü yaver gitmez. En efendi görünümlüsü röntgenci çıkar, “babacan” gördüğü tecavüze kalkışır, beriki pandik atar vs… İnsan filmi izlerken, “Arkadaş, memlekette iş dünyası tümden mi sıyırdı? Bir tane düzgün iş adamı yok mu yahu, bunların hepsi mi ahlaksız? İşhanlarında, ofislerde, bürolarda millet tren olup birbirine buzlu badem mi ikram(!) ediyor? Bu ne hal Açık Mert Korkusuz!?!” diye isyan eder.
Aynı şekilde isyan halindeyim şu an. Yahu bu memlekette bir tane ahlaklı, düzgün, çalışkan, adam gibi teknik direktör yok mu? Nedir benim bahtı kara başkanımın bu hocalardan çektiği ? Dertli yiğidim, kısmetsizim, kadersizim, hep aldatıldı, hep kandırıldı, hep kötü adamların kurbanı oldu, kıyamam. Güvenip de takımı temsil ettiği teknik adamların, özellikle de başarılı olup kendini taraftara da sevdirmeyi başaranları hep ya tembel çıktı, ya yalancı, ya ahlaksız… Biraz düzgün olanı da sanki takımı kendi şampiyon yapmış gibi havalara girdi, takımın asıl ve tek liderinin kim olduğunu unuttu, başkana şirk koştu! Demek ki bu teknik direktör tayfasının hepten kanı bozuk!
Arkadaş, şu geçen 16 yıl içerisinde Fenerbahçe’ye bir tane düzgün adam teknik direktör olmamış, ben bunu anlıyorum. Hikmetinden sual olunmaz, ulu liderimiz, yegane önderimiz, her şeyi bilen ve gören, kulüpteki en ufak detaya dahi hakim, sporcuların babası, yöneticilerin abisi, büyük başkanımız hatalı olmadığına ve olamayacağına göre; Löw, Denizli, Daum, Zico, Kocaman, Yanal ve hatta Alex hep yanlış adamlar, hep sorunlu adamlar, hep kötü adamlar.
Kimisi zaten aslında kötü teknik adamdı da takım sezon ortasında Azizsilin tedavisi ile şampiyon oldu. Kiminin elinde tivit, bacak bacak üstünde, kimi kaprisli, kimi aslında iyi de çevresi/ailesi kötü, kimisi içkiye ve gece hayatına düşkün, kimisi şöyle, kimisi böyle, kimi için “şöyle böyle” deniyor…
E başkan da haklı olarak kimini kovdu, kiminin gitmesini sağladı. Doğru mu Samet? Ne olacaktı yani, kovmayalım da besleyelim mi anasını satayım? Zaten nedir arkadaş, bu takımın yürüye yürüye şampiyon olması lazım değil mi? Teknik direktör dediğin kimdir ki, takımı teknik direktör mü şampiyon yapıyor sanki?
…
16 yılda 14 hoca değiştirmiş Aziz Yıldırım. Zaten 16 yılda kulüpte değişmeyen bir tek kendisi kaldı Allah bozmasın. Benim şahsen bu noktada gönlümden geçen, başkanın üşenmeyip kendine lisans çıkartması.Hem başkan hem teknik direktör olarak göreve devam etsin bundan sonra. Futbol takımı anca bu şekilde istikrar sağlar, kulüp de özlenen kurumsal yapıya kavuşur. Başkanın da sonunda içi rahat eder de taraftar da huzur bulur belki. Zira Fenerbahçe’liler, Aziz Yıldırım sağolsun, yaşanan her güzel sezon sonunda “Acaba şimdi ne arıza çıkacak?” diye beklemeye alıştı, rahat rahat sevinemiyorlar iyi bir şey olduğunda.
…
Çok sevdiğim bir ağabeyim çeşitli rahatsızlıklardan ötürü doktordan “Stresten uzak dur” tavsiyesi aldığında cevaben, “Borsacıyım, evliyim, İstanbul’da yaşıyorum, Fenerbahçe’liyim… Nasıl uzak durayım ulan ben bu stresten!?!” diye patladığını anlatırdı zamanında. Türk’üm, Fenerbahçe’liyim… Başımda 12 yıldır Sn. Recep Tayyip Erdoğan, 16 yıldır Sn. Aziz Yıldırım var. Hakikaten nasıl azaltacağım ulan ben hayatımdaki stresi, gerginliği, huzursuzluğu..?
(Yanlış anlaşılmasın, yazar burada kendisinin de yazıda anlatılan teknik adamlar gibi aşşağılık, ahlaksız, terbiyesiz ve hatta afedersin daha da kötüsü, çapulcu falan olduğunu, o yüzden sürekli huzursuz ve mutsuz olduğunu anlatmak istiyor. Yoksa sayın başbakanımızı ve başkanımızı eleştirmek kimin haddi!)
