32. Dakika… Sol kanattan, yarı sahaya yakın bir noktadan faul atışı kullanıyor Chelsea. Galatasaray takım halinde cezasahasına doluşmuş, bu duran topu karşılamak için hazırlar(!).
Lampard’ın çok da başarılı olmayan bir şekilde yakın direğe doğru alçaktan yolladığı topa Terry gelişine vuruyor. En yakınındaki oyuncu gene Chelsea’li Ivanovic. Onun da arkasında Drogba var! Allahtan kafa toplarında son derece hakim olan Terry, ayağıyla bu tek vuruşu yapamıyor da bir kaç metre mesafeden topu dışarı yolluyor.
Pozisyon sonrası Terry ve Ivanovic kendi sahalarına doğru hızlı adımlarla koşarken, Galatasaray’lı oyuncuların hepsi ellerini açmış birbirine ”Abi n’aaapıyorsun yaa?!?” bakışları atıyorlar. Hani ”Ben vazifemi yapıyorum aga, başkasının bölgesi idi orası!” tavırları… Bekliyoruz ki maça ısınsınlar, sahayı tanısınlar, görev bölgelerini bir idrak etsinler…
Topa kafa atmak üzere 2 oyuncu omuz omuza yükseliyor. Chelsea’li Terry ile takım arkadaşı Ivanovic arasındaki bu mücadeleden(!) galip çıkan Terry düzgün bir vuruşla topu kaleye yolluyor ama Muslera başarılı. Dönen topa hamle yapıp tavana asan ise Cahill… Her Chelsea’liye iki Galatasaray’lının düştüğü alanda topa hareketlenen sadece bu 3 oyuncu var. Sarı kırmızılı biri ile temas dahi etmeden kornerden gol atıyor Chelsea oyuncuları.
54. Dakika… Maç öncesi yazımda ”Açıkcası ben, ispat edecek hiçbirşeyi olmayan, kafaca da Galatasaray’dan uzaklaşmış ”Parçalı Fil” yerine Burak ve Sneider ikilisinin iyi performansı için dua etmeyi daha akla yatkın görüyorum.” demiştim. O Burak oyundan alınıyor. Takımı 2-0 yenik durumda olan yıldız oyuncu, son derece sakin şekilde kenara gelip montunu giyiyor, arkadaşlarının tebriklerini kabul ediyor, selamlaşıyor, oturuyor…
65. Dakika… Mancini arkasına yaslanıp ayaklarını öndeki koltuğa uzatıyor, bir yudum soğuk su içiyor.
84. Dakika… Ceza sahasının sol çaprazında Eden Hazard topla buluşuyor, düzeltiyor, kaleye bakıyor, hiç acele etmeden düzgün bir plase yapıyor uzak köşeye doğru. Neyse ki kalede Muslera var da Belçika’lı yıldızın hiç rahatsız edilmeden köşeye gönderdiği bu top gol değil, korner olarak kayıtlara geçiyor.
87. Dakika… Chelsea hala daha Galatasaray ceza sahası önünde pres yapmakta ve top kazanmakta.
91. DAKİKA… Selçuk İnan’ın kullandığı serbest vuruşta Drogba topa ıskalıyor, ondan sekerek taca doğru giden top Chelsea defansına çarparak kaleye yönleniyor. Cech maçtaki ilk kurtarışını yaparken Galatasaray’lı taraftarlar da takımlarının maç boyu kaleyi bulan tek şutunu(!) seyretmiş oluyor.
Bu arada maç boyu defalarca Willian, Oscar, Ramirez, aklına esen her Chelsea’li oyuncunun topla bir kanattaaaaan diğer kanada top sürdüğünü, türlü paslaşmalarla Galatasaray defansının arasında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaştıklarını hatta zaman zaman halı sahalardaki fırlama oyuncular gibi cezasahası önünde topa basıp durarak ”Hadi gel al!” bakışları attıklarını da eklemem lazım.
Sağolsun sarı-kırmızı oyuncular milletçe birlik ve beraberliğe son derece ihtiyaç duyduğumuz bu gergin günlerde Chelsea’li dış mihrakların tahriklerine kapılmadılar da bütün bu hareketleri en az 2 metre uzaktan sakin sakin seyrettiler(!).
Profesyonellik, Ciddiyet, İş Ahlakı…
Fakat böyle bir rezalet karşısında ”Olur öyle yav, Chelsea neticede…” demek mümkün değil zira iddia ediyorum, Chelsea bu sezon Avrupa’da oynadığı en rahat maçı oynadı. Daha da ötesi, bu maçı Premier League’deki herhangi bir orta sıra takımına karşı oynasa muhtemelen daha çok zorlanırlardı.
Maç bittiğinde içimden ”Acaba Mourinho, ‘keşke yedek oyuncularla çıksaydım…’ diye hayıflanmış mıdır?” diye düşündüm ama kendi kendime cevap vermem gecikmedi. Mourinho Sarı-Kırmızılı bu kadronun aksine işini ciddiye alan bir adam, böyle Bir şey herhalde aklından dahi geçmez.
Hesabı Alalım
Görünen o ki Mart ayının yarısı anca geride kalmışken ligde 8 puan geride kalan, Avrupa’ya bu şekilde veda eden ve hiç umut vermeyen bu takım için birilerinin hesap vermesi yakındır.