Bilenler bilir, Arap Yarımadası’nda futbol aşkı başkadır. Premier Leauge, La Liga BBVA, Serie A, Bundesliga’yı neredeyse ezbere bilirler, takip ederler. Öyle ki, maç saati iş saatine denk geldiğinde, desktop’larında Al Jazeera Sports kanallarından birinde maçı bulur seyrederler. Toplantıya denk geldiyse iş yerinde açık olan tüm sosyal medya ve youtube benzeri sitelerden özetlerine ulaşırlar. Riyadh’da spor mağazalarına girdiğinizde, Avrupa’dakinden daha fazla bu liglere ait spor ve promosyonel malzeme bulursunuz. Merak edenler için hemen belirteyim, bizim Passolig’imiz ilgilerini pek çekmiyor, tanımıyorlar. Bu nedenle, bizim takımlardan bir tanesine ben rastlamamıştım bu mağazalarda, sene 2009. Seyreden varsa da bizim dünya derbilerimizi Suudi Arabistan’daki çoğunluğu Hatay, Antakya’lı vatandaşlarımız. Belki zamanla değişmiştir diyeceğim de, bizim ligimizde seyirci artık pek yok ki. Suudi Arabistan’ın nüfusu 30 milyon ama tribünler full çekiyor derbilerinde.
Dönelim konumuza, Galatasaray, Barcelona, Orlando, Kasımpaşa’dan sonraki sempati beslediğim kulüp Al Hilal Saudi Club’a. Düşünün Madrid’de Santiago Bernabeu’yu ziyaret etmeyip, Barcelona’da Camp Nou’yu ziyaret edecek kadar fanatiklik olabiliyor. Orlando Magic ile tanışmam 2004’de başladı. Orlando’da Hidayet oynarken, L.A. Clippers ile maçlarına gidip NBA deneyimini yerinde seyredip, Florida’nın doğallığını görünce vuruldum Magic’e. Gerçi o sezon kötü bir sezondu ama olsun, devre arasındaki şovlarda bizim Ülker Sports Arena’dan çok az daha büyük bir salonda, reklam amaçlı havalı tüfeklerle seyircilere atılan tişörtlerden birini kapmıştım ya, Magic’e sempatimi bir kat daha arttırdı. NBA seyircisine tribünde 2. katta nasıl tezahürat yapılır, nasıl zıplanır, maç niye oturarak seyredilmez konulu dikkat çekme amaçlı gösterim sonrası, çıktığım o müthiş ribaund ile kaptığım tişörtü hala kullanıyorum. Kaliteli mal yapıyor bu Yankee’ler. Hem sonra nedir o kardeşim devamlı “Defense, defense”. Yok mu şöyle omuz omuza üçlü çekip, “Saldırın durmadan, bu taraftar arkanızda her zaman” diye bir marş. Ruhsuz bu Amerikalı basketbol seyircisi. Oturmak neyin nesi salonda, koca hindi butlarını, hot dogları yiyerek takım mı desteklenir. Zıplayınca obezite de kalmıyor hem. Gerçi “Zıpla, zıpla, zıplamayan Milwaukee’li” diye bağırdığımda sahada bir Hedo döndü baktı ama olsun.
Bir türlü dönemedik konumuza. Al Hilal’i Riyadh’da iken tanıdım. Kaldığım otel Radisson’da Suudi Arabistan Futbol Milli Takımı bazen kamp yapardı, orada futbolcuların çoğu Al Hilal’li olunca, ben de iş ve proje için Riyadh’da olunca başladı ilgim. Tabii, insan hemen merak ediyor acaba bizim gibi bir dünya derbileri var mı diye ? Var. Cidde (Jeddah) takımı Al İttihad ile müthiş bir rekabet var.
Son maç geçen hafta 23.12.2014’de, deplasmanda Cidde’de King Abdullah Sports City’de Crown Prince Cup (Kupası) karşılaşması ile oldu. Fahad Al Mirdasi hakemliğindeki maç 3-2 Al Hilal üstünlüğü ile bitti. Her iki takımdan 3 sarı kart görülen maçı uzatmalarda 97. Dakikada gelen golle kazandı mavi beyazlılar. Goller, Al İttihad’da 8.nci dakikada Marquinho ve 42’de Abdulfattah Asiri’den, Al Hilal’de ise 17.nci dakikada Salman Al Faraj ve Nasser Al Shamrani’den 34 ve 97.nci dakikalarda geldi. Maçın gollerini merak edenler için linki burada. http://www.youtube.com/watch?v=nPo40Larn-4
Bugüne kadar yapılan 130 resmi karşılaşmada, 54 – 46 Al Hilal üstünlüğü var. Crown Prince, King, Federation Cup gibi tüm kupa maçlarında Al Hilal az farkla önde. Yani kupa beyi Galatasaray durumu yok onların derbisinde. Zain (Sponsor Telekom Operatörü) Suudi Profesyonel Ligi’nde 13 kez Al Hilal, 8 kez Al İttihad şampiyon olmuş. Evlerindeki maçlarda Al Hilal’in daha fazla galibiyeti var.
Al İttihad 1927 yılında Suudi Arabistan’da kurulan ilk kulüp. İttihad’ın anlamı “Birleşmiş” demek. Kulüp başkanı İbrahim Albalawi, teknik direktör Romen Victor Piturca. Trabzon’un eski teknik direktörü Vahid Halilhodzic takımı 2006 yılında 6 ay çalıştırmış. 2005’den bu yana takımı 20 teknik direktör çalıştırmış. Asya Futbol Konfederasyonu ve IFFHS sıralamalarında birinci sırada. Asya ve Arap Yarımadasındaki Şampiyonalarda aldığı kupalara bakıldığında, bizim takımlarımızdan daha fazla uluslararası başarısı var. Maçlarını King Abdullah Sports City’de oynuyor.
1957 yılında kurulan Al Hilal’in ise, 6 Asya Şampiyonlar Ligi ve 7 Arab Kupalarında şampiyonluğu var. Maçlarını 67.000 kişi kapasiteli King Fahd International Stadium’da oynuyor. Kulüp başkanı Abdulrahman bin Musa’ad. Teknik direktör Romen Laurențiu Reghecampf. Kayseri Erciyesspor’da 30 Aralık 2015’e kadar oynayacak olan Kader Mangane Al Hilal futbolcusu. Kulübün ismi 3 kez değişmiş.
Her iki kulüp, voleybol, basketbol, squash, tennis, takewondoo spor dallarında da varlar.
Rekabetin boyutuna bir örnek vermem gerekirse ; Cidde’de taksi şoförüne “Ne olur bu haftaki derbi, sizin takım alır mı?” diye sorduğumda bana cevap olarak “Al İttihad bizim takım değil, onu İran’dan gelenler kurdu, bizim takım Al Hilal” diyecek kadar fanatikler. Nitekim, 23 Aralık’taki son karşılaşmadaki koreografi şov rekabetin boyutunu gösteriyor.
Suudi Arabistan’da bulunduğum 3,5 aylık dönemde, iki kere Al Hilal maçına gitmek istedim. İlkinde Riyadh’da proje yoğunluğunda bulduğum fırsata çöl fırtınası engel oldu, ikincisinde Cidde’de derbiyi dönüş tarihim nedeni ile bir gün farkla kaçırdım.
14 takımlı Saudi Professional League’de bu sezon Al Hilal 12 maçta 24 puanla 4.ncü, Al İttihad 13 maçta 23 puanla 5.nci sırada. Birinci sırada Al Nasr 13 maçta 34 puana sahip, düşme hattındaki iki takım ise Al Shoalah ve Al Raed 9 ve 8 puandalar. Saudi El Clasico takımları sezon ortasından önceki 19 Aralık’ta oynadıkları ligdeki son maçlarında, diğer takımlarla 1-1 berabere kaldılar. İkinci yarı açılış, bizim takım Al Hilal’in 28 Ocak 2015’de Al Faisaly takımı ile yapacağı maçla başlıyor.
CÜNEYT DİRİCAN
