Joan Plaza’nın Unicajası agresif savunma yapan ve hücum ribaundlarına (ort. 14.50 ile ilk sıradalardı) amiyane tabirle maaile saldıran bir takım… Avrupa standartlarını baz olarak aldığımızda da, kalite olarak olmasa dahi, atletizmin gerektirdiklerine en uygun ekiplerin başında geliyor bence Endülüs temsilcisi…
Bugün maç öncesine dönersek ise; takımın en önemli yıldızı ve bu sezonun flaş ismi Kuzminskas olarak gözüküyordu ama TOP 16 öncesi sakatlığa kurban verdikleri, takımın beyni Markovic’in yokluğuna, pota altı sertliği ve çevikliği ile takımın en önemli dişlilerinden, Anadolu Efes maçında sakatlanan Richard Hendrix de eklenmişti. Bu yetmezmiş gibi son Tenerife lig maçında en skorer 2.isimleri Jamar Smith’i de kurban vermişler ve adeta kırpılmış tavuğa dönmüştü ana rotasyonları…
Belki tam kadro olarak gelseler, Antic-Sloukas yokluğunda sarı lacivertlilere bir sürpriz yaşatamasalar da, en azından maçın son anına kadar içinde kalabilirlerdi. Ama ısınırken bile kameralara çok net yansıyan vücut dilleri, Ülker Arena’dan çıkamayacaklarının habercisiydi bizlere..
Maç da tahmin ettiğimiz gibi başladı, öyle devam etti ve aynı şekilde sona erdi!. Obradovic ve talebeleri 1 saniyesinde bile geri düşmedikleri karşılaşmada, makası 2.periyotla beraber açarak, tribünlerdeki binlerce seyirci ve TV başındaki milyonlara rahat bir karşılaşma izlettirdiler.
Maçın kısa bir özetine geçersek; güle oynaya başlayan ilk çeyrekte fark iki kez 13-5 ile 8, 16-9 ile de 7 sayıya çıktı ama son dakikada gevşeyen savunma sonrası yenen sayılarla 16-15 sona erdi.
2.çeyrek fark çok fazla açılmadan 5-7 sayı bandında ilerlerken, bir anda vites arttıran Fenerbahçe, 3 dakika kala Bogdanovic üçlüğü sonrası farkı ilk kez çift hanelere çıkarttı ve devre de 41-28 bitti.
İlk devrenin flaş ismi pota altını karartan Ekpe Udoh olurken, süre aldığı 15 dakikaya 6 sayı, 7 ribaund ve tam 5 blok sığdırdı!
Bogdanovic ve Hickman 8’er sayıyla farkın açılmasında önemli rol oynarken, diğer köşede ayakta kalan tek isim bulduğu 9 sayıyla Amerikalı guard DeMarcus Nelson’du.
2.devre de maç hiçbir saniyesinde çift hanelerin altına düşmeden devam etti. Sadece Fenerbahçe’nin müsaade ettiği sürelerde ve o da ancak 3-5 sayı azalan fark, yine hafif bir vites arttırmayla 2 dakika kala Hickman basketiyle de 19 sayıya (59-40) çıktı. Final periyoduna da 61-45’le girdik.
Antrenman havasında geçen son çeyrekte fark 12 sayının altına hiç düşmeden 15’lerde devam ederken, bitimine 5-6 dakika kala yine 1-2 dakikalık kıvılcım ve bir anda 20’lere çıkan farkla 80-59 biten karşılaşma…
Sarı lacivertlilerde 5 oyuncu çift haneli skorlara çıkarken, Datome 13 sayı ile karşılaşmanın en skorer ismi oldu.
Maçı 12 sayıyla tamamlayan Hickman’a ayrı bir parantez açmak lazım. Çünkü Maccabi ile Euroleague’i kazandığı günlerine dönmüş bir Ricky, hem ZOC’un spacing kurgusuna çok uygun stili, hem delici özelliği, hem de savunma kalitesi ile bu takımın rotasyon değil, ana parçalarından biri olacaktır. Ona tahmin edilenden de çok ihtiyacı var sarı lacivertlilerin!.
Fenerbahçe’nin hava üssü Udoh-Vesely ikilisi maçı 23 sayı, 19 ribaundla kapatırken, Udoh yaptığı 7 jeneriklik blokla da spot ışıklarını üzerine çevirdi.
Bogdanovic 11 sayıyla alkış alan isimlerden biri olurken, Bobby Dixon 7 sayıda kaldı. Devşirme guard oynadıkça ısınan bir stile sahip ve girip çıktığında ritim bulamıyor. Bunu 2 hafta önce oynanan Cedevita maçında da görmüştük. Ama usta koç onu fazla yıpratmadan zinde tutmaya çalışıyor ki ” bence de doğrusunu yapıyor” özellikle Sloukas dönene dek üzerine binecek yükün ağırlığı hepimizin malumu!
Kaptan Melih sezona “efektif anlamda” Anadolu Efes’le başladı, Darüşşafaka Doğuş ile devam etti ve atmaya devam ediyor. Bugün de 3 üçlükten 9 sayı çıkarttı.
Gözler, 1 Milyon euro gibi basketbol için hiç de azımsanmayacak bir buy out’la sene başında kadroya katılan Nikola Kalinic’ten de bir kıvılcım bekliyor. Sezon genelinde ana rotasyonun katkı anlamında en zayıf halkası olarak gözüken Sırp forvet, Efes maçıyla beraber biraz olsun kabuğundan çıkmaya başladı gibi… Bu gece özelinde de skor anlamında katkı sağlayamadı belki ama 5 ribaund ve süre aldığı 20 dakikada savunmaya getirdiği sertlikle, hiç de kötü bir performans ortaya koymadığı kanaatindeyim.
Malaga’da ise son 2 maçta 16’şardan 32 sayı çıkartan Litvanyalı forvet Kuzminskas özellikle ilk çeyrekte Udoh imzalı yediği bloklarda neye uğradığını şaşırırken, maçı 4 sayıda bitirebildi.
Will Thomas 8 sayı, 7 ribaund, Dedovic 9 sayı, DeMarcus Nelson da 9’i ilk devre olmak üzere 11 sayıyla rakip takımın ayakta kalan isimleri oldular.
Hep dediğimiz birşey var; Fenerbahçe’nin harika bir ilk 5’i ama bench katkısı diğer F4 adayı rakiplere göre çok daha az olan bir takım istatistiği var. Arkadan ne kadar çok oyuncu, efektif anlamda yörüngeye girerse, hem ZOC’un elindeki hamle sayısı artacak, hem de esas oğlanlar maçın her dakikasında diri kalacak.
Bu akşamla beraber ilk devre 7/7 ile sona erdi ve Ülker Arena yenilmezlik serisi 16 maç…Fenerbahçe’nin arka grupla iyice açılan makas sonrası bu gruptan ilk iki içinde çıkamaması, bence bu senenin en büyük basketbol mucizelerinden biri olur.
Zaten Fenerbahçe’nin muhteşem 5’lisi hiçbir zaman belli bir seviyenin altına düşmüyor.
Sonuç olarak; sakatlar da iyileşir ve bir daha aynı şansızlıklar yaşanmaz diye düşünürsek, herşey fazlasıyla yolunda gibi ve bu yolun sonu da Berlin!.
Ama yine de “yetki bende olsa” risk almaz, “takım kimyasını bozmayacak” dış şutu olup savunma yapabilen ve ribaund sezgisi yüksek bir 4 numara alırdım.
Gamlı baykuşluk yapmış olmayalım ama durgun denizlerden, dalgaların şiddetle artacağı, köpekbalıkları ile dolu okyanusa geçilecek F8 ve sonrasında Allah korusun!! yaşanacak bir uzun oyuncu sakatlığı, bir çuval inciri berbat edip bütün 1 sezonu heba edebilir, benden söylemesi!.
Geçen hafta da yazmıştık, bir daha tekrar edelim. Obradovic bu takıma çok şey verdi ama en önemlisi; kazanma geleneği…
Her sporda harcanan para, kurulan kadrolar önemlidir ama elektrik ve sadece takım değil, kulüp içi ten uyumu nihai sonucu getiren faktörlerdir.
Bu kulüpten 1 asrı aşkın tarihinde, branş ayırt etmeksizin 100’lerce teknik direktör, coach, antrenör geldi geçti. En kariyerlisinden en başarılısına, hepsine bir kulp takıldı ve birçoğu omuzlarda gelirken, adeta teneke bağlanarak yollandı. İçlerinde az da olsa beğenilen ve sevilen isimler de çıktı ama hiçbirinde %100 hemfikir olun-a-madı, taaa ki Obradovic’e kadar!
25 milyon sarı lacivert’sever içinde 25 kişi çıkmaz ki, ona karşı negatif bir bakışı ya da şüphesi olsun… Her yazımda adet oldu bir kez daha tekrar edeyim; Obradovic bu kulübün 108 senelik tarihinde başına gelmiş en güzel şeylerden biri…
Yeni nesil bilmez belki ama 35-40 yaş üstü olanlar çok net hatırlayacaktır Voltranı.. 5’i tek başlarına da ayrı birer güç olup birleştiklerinde yenilmez bir dev haline gelen robotu…
Herşey bugün için “Too Good To Be True” gidiyor ve inşallah da öyle devam eder. Sevinçleri ve üzüntüleri uç noktada yaşayan ve yaşatan bir camia olduğu hepimizin malumu Fenerbahçe, rüzgarı arkasına aldığında, yani yönetim-taraftar-basın-teknik heyet-oyuncu 5’lisi tek vücut olduğunda, denebilecek tek şey kalıyor geriye; Nazar Değmesin!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : burak.belgen@abcspor.com
twitter : @BurakBelgen
