https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ROLAND GARROS 2018 KADINLAR

Okunması Gerekenler

Yazın müjdeleyicisi olan ve kimilerini sevindirirken kimilerini de fazlasıyla üzen; aynı zamanda efsanevi maçları bünyesinde bulunduran toprak sezonunun en büyük turnuvası olan Fransa Açık nam-ı diğer Roland Garros’un başlamasına çok kısa bir süre kaldı. Kadınlarda “erkekler gibi” net bir favori gözükmezken 1 numara savaşının da birçok oyuncu arasında devam edeceği ve farklı senaryoların gündeme geleceği dikkatlerden kaçmamaktadır.

Geçen sene Jelena Ostapenko, 2007 Ana Ivanovic’ten sonra Roland Garros yarı finaline ulaşan en genç oyuncu olmuş ve o başarısını devam ettirerek finalde Halep’e devirmişti. Dünya 47 numarası olan geldiği Roland Garros’u kendine has “A planıyla oyna, işlemezse B planı olarak A planını işletmeye çalış!” oyun tarzı ile kazanmıştı.

Oyuncu bazlı kısa analizlerden önce Roland Garros hakkında kısa kısa önemli birkaç not vermek istiyorum:

Ostapenko, Henin’den sonra Fransa Açık’ı üst üste kazanan oyuncu olmaya çalışacak. Justine Henin 2005, 2006 ve 2007’de üst üste burayı kazanmıştı. O yıldan beridir kimse böyle bir başarı gerçekleştiremedi. (Serena Williams katıldığı son 4 Roland Garros’ta 3 kez final yaptı fakat üst üste kazanma başarısı gösteremedi. 2015’te Safarova’yı mağlup edip kazanmıştı ancak 2016’da finalde Muguruza’ya kaybetti.)

Ostapenko’nun başarısını bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Açık dönemde Fransa Açık’ı seribaşı olmadan kazanan ilk oyuncu oldu.

23 kez Slam şampiyonu Serena Williams bilindiği gibi Mart ayında kortlara tekrar döndü. Haziran 2011-Ocak 2017 arasında üst üste 23 Grand Slam’e katıldıktan sonra hamileliği sebebiyle 2017 Avustralya Açık’ından beridir hiçbir Grand Slam’de korta çıkmadı.

Roland Garros’u kazanan en genç isim Monica Seles’tir. Seles 1990 yılında yalnızca 16,5 yaşındayken Fransa Açık’ı kazanmış ve başarısını 91 ve 92’de de Fransa Açık’ı kazanarak devam ettirmiştir.

26 Eylül tarihinde 37. Yaşını bitirecek olan çiçeği burnunda anne Serena Williams’a aynı bir parantez açmak gerekiyor.

*** Serena Williams

Williams 14 aylık aranın ardından Mart ayında kortlara dönmüştü. Aranın ardından Dünya 453 numarasına kadar düşen Williams Roland Garros’ta seri başı olarak yer alamayacak. Ayrıca Indian Wells ve Miami Masters turnuvalarında da 4 maç oynayabildi ve bunların 2’sini kazanıp 2’sini kaybetti. 2002, 2013 ve 2015’te burayı kazanan Williams toprak sezonunu da boş geçti. Ancak koçu Patrick Mouratoglou Serena’nın burayı kazanmak için geldiğini ifade etti. Serena her zaman çok büyük bir tehdittir ancak aylardır doğru düzgün kortta vakit geçirmemesi, oynadığı çok az sayıda maçta pek iyi gözükmemesi, toprak sezonunu pas geçmesi ve 453 numara olarak pek de iç açıcı bir kura çekemeyeceği nedenleriyle Serena’yı en büyük favoriler arasına koymak çok da rasyonel gözükmemektedir.

*** Simona Halep

15 haftadır WTA sıralamasının tepesinde oturan Halep geçen sene Roland Garros’ta yıllardır çektiği Slam hasretine son vermeye çok yaklaşmıştı. Bu sezon ise Shenzhen’i kazandıktan sonra hiçbir turnuvayı kazanmayı başaramadı. Avustralya Açık’taki dramatik final halen birçoklarımızın aklındadır. Toprak sezonunda ise en son Roma’da final gördü fakat sakatlığının da etkisiyle rallilerde kalmakta zorlandı ve Svitolina karşısında pek varlık gösteremedi. Fakat Halep’in inatçı oyun tarzı, atletizmi ve hızı onu yine en büyük favoriler arasına yerleştirmekte. Daha önce 2 kere final gördüğü Fransa Açık istatistiksel bakımdan Halep’in en başarılı olduğu Slam sayılabilir.

Halep’in 1 numaradaki yerini koruyabilmesi için yarı final yapması mecbur gözükmekte. Ancak hemen arkasındaki Wozniacki’nin çeyrek finale ulaşması halinde Halep’e en az final yetecek. Halep’in Fransa Açık’ı kazanması halinde ise koruması gereken 1300 puana bakılmaksızın Dünya 1 numarasındaki yerini koruyacak.

*** Caroline Wozniacki

Açıkçası Wozniacki hiçbir zaman Roland Garros’ta contender seviyede oynamış bir oyuncu değil. Avustralya’da kariyer zirvesine bir kez daha ulaştı fakat sonraki turnuvalarda inişli çıkışlı performans sergiledi ve toprak sezonu da pek parlak değil. Bahis siteleri de Wozniacki’yi en büyük favoriler arasına koymuyor. Henüz kuralar çekilmiş değil fakat tablonun alt kısmından ilerleyecek olan Wozniacki’nin koruması gereken yalnızca 430 puanı var. Bu demek oluyor ki Halep ve Muguruza yarı finale ulaşamadan elenir ve Svitolina, Pliskova ve Garcia da zafere ulaşamazsa Wozniacki tekrardan 1 numaraya oturacak. Fakat Wozniacki’nin –kurasına bakılmaksızın- burada çeyrekten öteye gidemeyeceğini düşünüyorum.

*** Garbine Muguruza

2016’nın şampiyonu Muguruza hatırlandığı üzere geçen sene 4. turda Mladenovic’e kaybetmişti. Roland Garros Muguruza’nın en istikrarlı olduğu Grand Slam olarak gözükmekte. Muguruza sert kort sezonunun ardından kendine Fed Cup+Stuttgart+Madrid+Roma ve Paris şeklinde bir takvim belirlemişti. Bu takvimine uydu fakat hiçbir turnuvada çeyrek finale dahi ulaşamadı.

Ancak Muguruza Paris’i her zaman sevmiştir. Son 4 senedir 2. haftayı görmeyi başarıyor. Bunlara bakılırsa Muguruza bana göre Paris’teki en büyük 3-4 favoriden biridir.

*** Elina Svitolina

Svitolina en son Roma’da Halep’i finalde yenmişti. İlk set bagella almış ve yalnızca rakibine 4 oyun vererek şampiyonluğa ulaşmıştı. Daha önce hiçbir Slam’de çeyrekten ötesi bulunmayan Svitolina için artık bazı şeylerin vakti gelmiş olabilir. Buraya ayrıca Dünya 1 numarasını elde etme şansıyla da geldi. Kazanması halinde Wozniacki’nin yarı final görmemesi, Halep’in de finalde kendisinin rakibi olmaması bu durumun gerçekleşmesi için yeterli gözüküyor.

*** Karolina Pliskova

Kariyerinin açık ara en iyi toprak sezonunu geçiren Pliskova Stuttgart’ı toplamda 1 set vererek kazandı ve Madrid’te de yarı final yapmayı başardı. Geçen sezon burada yarı final yapmayı başaran Pliskova bu sefer başarısını daha da üst taşımaya çalışacaktır.

 

Özetlemek gerekirse karma bir yapısı olan WTA turunda net bir favori göstermek oldukça zor. Halep, Muguruza, Svitolina, Pliskova ve Ostapenko öne çıkan başlıca isimler ancak Carolina Garcia gerçeğini de göz ardı etmek olmaz. Geçen sene üst üste Wuhan ve Pekin’deki turnuvaları kazanıp kendini yıl sonu turnuvasına atmıştı. Bu sezon da özellikle toprakta iyi işler çıkarttı. Stuttgart ve Madrid’te yarı final yaptıktan sonra Roma’da da çeyrek finale ulaştı. Suzanne Lenglen’den sonra 2000 yılında Mary Pierce Fransızlar adına Roland Garros’u kazanmıştı. Belki de artık Pierce’dan sonra 2. Bir Fransız’ın zamanı gelmiştir.

Bu oyuncuların haricinde eski finalistlerden Safarova yine sağlıklı gözüküyor. 2009 şampiyonu Svetlana Kuznetsova yine mutlaka adından bahsettirecektir. Sharapova? Stuttgart’ta ilk turda kaybettikten sonra Madrid’te çeyrek, Roma’da yarı final yapmayı başardı ve Roma’da Ostapenko’yu müthiş bir maçta 3 set sonunda geçmişti. Form durumu hiç de fena gözükmüyor.

Tüm analizleri bir potada eritmek gerekirse ‘Şu oyunda %70-75 oranında burayı kazanır. Net favoridir demek.’ oldukça zor. Fakat Halep, Muguruza, Svitolina ve Pliskova 4’lüsünden birinin burayı kazanma olasılığını kayda değer biçimde yüksek görüyorum. Özellikle Halep’in kesinlikle artık bir Slam alma vaktinin geldiğini düşünüyorum. Belki 20 gün sonra bu sözleri artık Svitolina ve Pliskova için söyleyeceğiz.

mail: emin.kazdaloglu@abcspor.com

twitter:@Nickonharf

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular