https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

PSİKOLOJİK HARBİN GALİBİ

Okunması Gerekenler

PSİKOLOJİK HARBİN GALİBİ

Geçtiğimiz hafta maç eksiğine rağmen liderliği yeniden devralan Beşiktaş’ın haftanın açılış karşılaşmasında Başakşehir’e konuk olduğu müsabaka, ligin kırılma anlarından biri olmaya aday bir maçtı. Güzel futbola saygısı olmayan, Beşiktaş’a husumeti olan herkesin tek yürek olup Başakşehir’i desteklediği bir futbol akşamındaydık!

Geçmiş dönem istatistiklerine bakılırsa Beşiktaş’ın bugün kazanması mümkün değildi! Zira son 4 sezonda bu statta rakibinden puan bile alamamıştı. Buradaki son galibiyeti 6 sezon önceydi. Sergen hocanın da kariyerinde bu statta galibiyeti yoktu. Ama bununla beraber sadece bu sezonun istatistiklerine bakarsak da Beşiktaş’ın kazanmaması mümkün değildi! Ligde son 5 maçını kazanmıştı, rakibi ise 10 hafta galibiyet hasreti çektikten sonra geçen hafta bir şans galibiyetiyle nefes alabilmişti. Birbirleriyle zıt bu verileri ele alırsak Beşiktaş’ın kazanması, ancak rahat bir galibiyet olmaması akla yatkın görünüyordu.

Sergen hocanın geçen hafta gördüğü sipariş (!) kart ile cezalı duruma düşüp kulübede yer alamadığı maçta Beşiktaş sürpriz olmayan bir kadroyla sahadaydı. Tek merak konusu bu maçta sol bekte sakatlıktan dönen Rıdvan’ın oynayıp oynamayacağıydı, ancak benim tahminim N’Sakala’nın fiziki olarak daha hazır olduğu için formayı alacağı yönündeydi, öyle de oldu.

Beşiktaş maça ezberine aldığı, topa ve oyuna hükmeden anlayışla başladı. Ancak henüz 4. dakikada rakip takım kolay lokma olmayacağını gösterdi. Ani gelişen atakta direkte patlayan top Beşiktaş için şans anıydı. Ancak Beşiktaş da buna çabuk karşılık verdi, 7. dakika Aboubakar’ın ceza sahası dışından sol ayağıyla çektiği mükemmel şut da direkte patladı, bu da Başakşehir’in şanslı anı oldu.

Beşiktaş yüksek topla oynama yüzdesiyle, sabırla yaptıkları bol paslarla atak tazeleyip dururken, Başakşehir ise 21. dakikaya kadar katı savunma yapıp, bu dakikada çok hızlı bir kontrayla Crivelli’yi Ersin’le karşı karşıya getirdiler. Ersin bu pozisyonu da önceki maçlarda olduğu gibi kritik bir kurtarışla savuşturdu ve takımına güç verdi.

Sonrasında Beşiktaş topu alıp sağdan sola, soldan sağa, rakibinin başını döndürürcesine inanılmaz bir sebat göstererek boşluk aramayı sürdürdü. Ancak rakibi de savunma disiplinini hiç bırakmıyordu. Tabii %73’leri bulan topa sahip olma oranına karşı bir yere kadar dayanabileceklerdi. Nihayet 42’de sağ kanattan Atiba’nın yarattığı bir hücumda gol geldi. Atiba sağ kanatta aldığı topu vücudunu kullanarak korudu, biraz ilerleyip en doğru anda yerden çok iyi bir noktaya ortaladı. Aboubakar gelişine istediği gibi vuramayacağı için soluna almayı düşündü, bu arkadaki Larin’e pas oldu. Larin de hafif yan tarafına düşen topa topuğuyla şık bir vuruş denedi. Bu anda da şans çalışana yardım etti ve savunmadan seken top ağlarla buluştu. İlk yarı boyunca Beşiktaş o kadar çok sayıda pas yaptı ki, bunun bir rekor olabileceğini düşündüm, ikinci yarı oynanırken de spikerin bunu onaylayan sözlerini duyduk.

İkinci yarıya yaklaşık 5 dakika kadar oyunu sahasında kabul eden bir oyunla başladı Beşiktaş. Alışık olmadığı bu oyunun sonucunda da 52’de golü yedi. Aslında savunmada sağlam duruyordu Beşiktaşlı oyuncular, ancak Alexic’in beklenmedik anda yaptığı çok düzgün ortada N’Sakala uyuyunca Deniz Türüç bomboş durumda kafayla golü buldu. Bu andan sonra maç golsüz olduğu zamanki haline döndü, yine evsahibi ekip savunmaya gömüldü, Beşiktaş rakibini açmaya çalıştı. Bu baskı 15 dakika sonra sonuç verdi, kazanılan bir kornerde Ghezzal ön direğe öldürücü ortalarından birini yaptı, Welinton daha önce defalarca denediği ancak çok kez yaklaşsa da başaramadığı golü sonunda atmayı başardı. Usta bir kafa vuruşuyla topu uzak köşeye yollayıp bir kez daha takımını öne geçirdi.

Bu golden sonra artık Beşiktaş’ın oyunu tutacağı, rakibine bir gol iznini daha kesinlikle vermeyeceğini düşündüm. O an gelen Ljajic/Necip değişikliği de bunun işaretiydi. Aslında gidişat da bu yöndeydi, ancak 76. dakikada olumsuz sonuçlanan bir Başakşehir atağında Welinton tam topu uzaklaştırmak için ileri vururken rakibe çarpan top bir anda kale sahası önündeki Demba Ba’nın önüne düştü. Ortada pozisyon bile yokken gelen beraberlik golü tüm Beşiktaşlılar üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.

Eğer Beşiktaş takımı şampiyonluk ışığı vermeyen bir takım olsaydı, bu şanssız golden sonra hafta boyunca medya nezdinde sürdürülen ve maç boyunca da devam eden psikolojik harbi kaldıramazdı. Ama yine pes etmedi Beşiktaşlı oyuncular. Taktik disipline sadık kalarak tekrardan golü aramaya giriştiler. Ve 84. dakikada yine soldan sağa aktarılan bir topta Ghezzal kanattaki Rosier’e bıraktı, Rosier içeriye bakarak, bilinçli bir orta yaptı. Josef de Souza bu ortayı ayağını kaldırıp topu mıknatıs gibi çekerek, mükemmel bir şekilde önüne indirdi ve kaleciyi çaresiz bırakan bir vuruşla takımını zafere taşıyan golü attı. Galatasaray derbisinde attığı gol de buna benzer bir goldü ve o da çok kritik bir galibiyeti getirmişti. Sezon boyunca takımın bana göre en kilit oyuncusu olan Josef, bunun yanında iki de çok önemli maçı kazandıran golleri atarak sezona şimdiden damgasını vurdu.

Beşiktaş’ın yarışta psikolojik üstünlüğü tartışmasız bir biçimde ele alması için kazanmasının şart olduğu bir karşılaşmaydı ve Karakartal bu eşiği de atlamayı başardı. Sergen hocanın tribünde olduğu bir maçı kayıpsız atlatmak, bununla beraber Fenerbahçe maçı öncesi sınırdaki oyuncuların kart görmeden maçı bitirmesi müthişti.
Haftaya Beşiktaş şampiyonluktaki rakiplerinden bir tanesini yarıştan koparma şansına sahip. Dolmabahçe’de Fenerbahçe’nin ağırlanacağı maç, artık bu işin adının konacağı maç olabilir. Sergen Yalçın ve öğrencilerinin o maçtan da alnının akıyla çıkmak için en iyi şekilde hazırlanacağına eminim…

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular