Bakın ben şu an bekliyorum. Ali Koç çıkıp “Bu seneyi unutun. Onuncu sıralarda bitireceğiz, seneye şampiyon olacağız. Benim derdim futbol değil, ekonomik mücadele ve klüp kurumsallığı. Ben hem futbolu güzelleştirip hemde ekonomik düzeltme yapamıyorum.” Desin. Bizler de umutlarımızı başka yöne aktaralım. Ekonomist gibi bakalım Fenerbahçe’mize.
Çünkü böyle olmuyor. 2 hafta ara vermişsiz, Fenerbahçe puan kaybetmemiş (!). Tamam olacak artık diyoruz. Oysa Sivasspor başkanı 8 Ekim’de diyor ki, “İnşallah o zamana kadar sorunlarını çözmemiş olurlar da, biz de bu furyadan payımızı alırız.” Bunu derken de öyle gevrek gülüyor ki, insan bunu bakıp 2 hafta gaza gelir yahu. Çünkü biz Fenerliler 2 hafta boyunca Sivas ile başlıyoruz dedik. Bir yere başlayamadığımızı gördük. Affedersiniz ama adamı kapının önüne koyarlar dün akşam ki toptan sonra. Ali Başkan ne konuşması yaptın Allah Aşkına maç sonrası? Ne demiş olabilirsin?
Bakın bu dönem tam beyin uyuşması dönemi. Öyle saçmalıkları görürsün ki beyin uyuşur, güzellikleri arar. Çünkü :
Sanırsınız ki Soldado o topları gol yapsa herşey çok güzel olacaktı. Çünkü gözler görmek istemez, Sivas’ın atamadığı, Harun’un kurtardıklarını.
İkinci yarı biraz top oynayınca sanırsınız ki önümüzdeki maç güzel olacaktı. Çünkü gözler görmek istemez, ilk yarı hiçbir halt yapamadığımızı,
Isla’nın ikinci yarıdaki bindirmelerini severiz güzel olacak deriz. Çünkü gözler görmek istemez, ilk yarı kendine atılan topu göğüs istobu yapın sonra topu taça çıkaran Şener’i.
İsmail iki güzel orta yapınca seviniriz. Çünkü gözler görmek istemez, kenarda oturan Barış’ı.
Robinho (34) da ne güzel top sürer diye hayıflanırız. Çünkü gözler görmek istemez Valbunea (34) oynamasını…
Gelelim Mehmet Ekici kısmına.. Eğer bugün klübün tüm doktorlarını sorguya çekmez iseniz, yazıklar olsun size. Eğer hazır değilken inatla takıma aldıysa Cocu’dan da başlamakta fayda var. Ya yeter yahu, kaç aydır adamı iyileştiremediniz, bırakın zımba gibi yapmayı. Yırtın o lisansı. Masal anlatmayın.
Gelelim konuyu kurumsal anlatmaya.
Ali Bey diyelim Koç Grubunun bir şirketinde, ama yabancı ortaklı olsun, işler sallana sallana ilerliyor. Sizde dediniz ki, “oğlum babamın parasını boşa harcıyorsunuz” aldınız o şirketin yöntemini. Eski yöneticilerden de memnun değilsiniz, attınız hepsini. Koydunuz cebinizden parayı. Bir üretim direktörü bir de operasyon direktörü koydunuz. Hadi dediniz koçum. Tüm iş akışını ve çalışanları da değiştirdiniz. Hadi çeyreklik değerlendirme yapmadınız da ara değerlendirme toplantısına katıldınız. Şikayet şikayet üzerine. Eskilerde böyle idi, şöyle idi vs.
Bunun üstüne bir de hep sevdiğiniz kapı görevlisi Ayı Veysel’de sizin bu yeni adamların üzerine yürümüş. Siz şimdi demez misiniz? Peki arkadaşlar “nedir durum?”. Durum felaket. Aldığımız yeni işçi ve mühendisleri koordine edemiyoruz. Ama edeceğiz. Ne dersiniz? Tamam devam mı? Bunu derseniz, babanız size ne yapıyorsun oğlum demez mi? Veya yabancı ortağınız “Hey Ali, what’s going on man” demez mi? Veya siz bunu kendinize dedirtmeden demez misiniz “ sokayım sizin yapacağınız işe”
Bizlere bunu yapmayın. Net olun. Benim adamlarım muhabbeti yapmak değildir olay. Akıl koymaktır. Denemeler yapmak tabiki doğrudur ama ileri gitmek de önemlidir. Yahu bugün Rize yense, düşme hattına giriyoruz. Siz ne diyorsunuz?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: yakup.borekcioglu@abcspor.com
twitter: @Yborekcioglu