PASSOLİG aslen 4-5 sene once planlanmaya başlanan, memleketteki erk sahiplerinin her yaptığı (ya da yapmadığı) iş gibi asli amacı rant sağlamak ve yandaşlara para kazandırmak olan bir sistem. İkincil maksat olan “Tribüne gelen herkesi fişlemek” hedefi ise özellikle geçen sezon tribünlerde etkisini gösteren, kimilerine gore direniş kimisine gore kalkışma tezahüratları sonrası iyice öneme bindi.
Memleketteki her iş gibi detaylıca düşünülmeden, altyapısı hazırlanmadan ve tam olarak ne gibi bir fayda sağlayacağı kimse tarafından doğru düzgün açıklanamayan bir garabet Passolig. Uygulamaya sahip çıkanlar ısrarla tribünde şiddeti önlemeye yönelik bir adım olduğunu savunuyorlar ama bu savunma tatmin edici olmaktan uzak.
Sahaya dalıp da Fernandes’e tekme atan adam Passolig uygulaması Beşiktaş maçlarında uygulanmaya başlandığında gene tribündeydi mesela, bundan bahsedeni duydunuz mu? Neredeyse her stadımızda kamera sistemi mevcut. Bugüne kadar bu sistemin adam gibi kullanıldığını, tribünde olay çıkaranı sahaya dalanı tespit edip yargı huzuruna çıkardıklarını duydunuz mu? Yahu sahaya giren adamı yakalayan polis nadiren sözkonusu manyağı gözaltına alır, bir iki saate de serbest bırakır bu ülkede. Şiddeti engellemek için kredi satmak yerine tribünde olay çıkartan adamı anında o tribünden alıp cezasını kesmek daha etkili bir çözüm değil mi?
Passolig vasıtasıyla tribüne giren adamın kendi koltuğuna oturacağının garantisi nedir mesela? Diyelim ki tribüne girdim, koltuğumda her zaman olduğu gibi bir çomar, etrafında da arkadaşları. Passolig kartını mı göstereceğim herife? Eğer ki taraftarın elindeki bilet numarasına gore kendi koltuğunda oturmasını sağlayabiliyorsan bunu yapabilmek için neden Passolig’i bekledin ki? (Ki tribünde asayişin sağlanması için kesinlikle elzem bir olaydır herkesin koltuğunda oturması, kesinlikle destekliyorum. İngiltere’deki holiganizmin control altına alınması sürecinde en önemli adımdı, bütün tribünlerin koltuklu hale getirilmesi ve herkesin kendi koltuğuna oturmasını sağlamak…)
Yani şiddeti önlemek bahane, bu bahaneyle her yıl yüzbinlerce taraftardan zorla minimum 15 Yeni Türk Lirası almak şahane! Tam da Yeni Türkiye’ye yakışır bir uygulama değil mi? Üstelik bir de tekel durumuyla karşı karşıyayız ki bu kartı ancak ve ancak tek bir banka üretiyor! Bu zorla müşterisi yapıldığımız bankanın hangi holdingin iştiraki olduğu o holdingin kimlerle dirsek temasında bulunduğu, damatlar mamatlar falan hep malum… Çeşitli ortamlarda TFF’nin bu iş için 100 küsur tur süren bir ihale düzenlediği söyleniyor (Oha!) ama üşenmeyip ekap.kik.gov.tr üzerinden araştırma yaparsanız ihale süreciyle alakalı adam gibi bir bilgiye ulaşamıyorsunuz.
Her yıl yenilenmesi ya da aidat ödenmesi gerekiyor. Bu aidatın herhangi bir fiyat garantisi yok, tamamen tekel olan holdingin insafına kalmış. Her bilet alışınızda 2 YTL işlem parası kesiliyor. Bunun da mesela seneye 5 YTL olmayacağının garantisi yok! İmzaladığınız taahhütname mevzubahis holdingin sözleşme ve kullanım koşullarını istediği değiştirebileceğini söylüyor, o kadar…
Bitti mi? Bitmedi… Sözleşmenin bir hükmü diyor ki “Bildirmiş olduğun kişisel bilgilerin program ortakları veya anlaşmalı kurum/kuruluşlar ile paylaşılabilir. Attığın imza ile bu kurum/kuruluşlar tarafından sunulan ürün ve hizmetler ile ilgili tanıtım, reklam, kampanya, promosyon, duyuru vb. pazarlama faaliyetlerine dair ticari elektronik iletilerin e-posta, telefon, cep telefonu (SMS), faks, mektup, basılı evrak vb. yöntemler ile tarafınıza gönderilmesini kabul etmektesin” Ooohhhhh… Benden aldığın para yetmedi bir de anlaşmalı kuruluşlara benim bilgilerimi pazarla oradan para kazan. Şaka maka geçen sezon 3.6 milyon gibi bir seyirci rakamı yakalanmış sadece Süper Lig maçlarında. Ellerinde oluşacak dataya bak. Bu datayı (milyondan fazla taraftarın kişisel bilgileri) nasıl paralara satacaklarını ve bu sayede telefon, e-mail, posta yoluyla nasıl bir reklam bombardımanına maruz kalabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?
…
Herşeyin ötesinde, en azından sistem mantıklı ve düzgün bir şekilde çalışıyor olsa gene bu kadar itiraz etmeyeceğiz belki ama hiç bir aşamasında düzgün işlemeyen bir saçmalıklar silsilesi var önümüzde. Üstelik gene imzaladığımız taahhütname diyor ki,
“Site’nin kullanımı sırasında herhangi bir arıza, hata, eksiklik, kesinti, nakilde gecikme, bilgisayar virüsü, hat veya sistem arızası ya da mücbir sebepler sonucu işlemin kesintiye uğramasından, izinsiz olarak kayıtlara girilmesi, değiştirilmesi veya kullanılmasından, doğrudan veya dolaylı ortaya çıkan herhangi bir zarardan Aktif Bank ve/veya çalışanları sorumlu değildir.”
E kim sorumludur ulan?!? Saçmalığa bak… Dikkatli okuyun, sistem üzerindeki bilgilerimiz birileri tarafından değiştirilirse ve daha sonra bu değişiklikler nedeniyle suçlu bulunursak sorumlusu biziz! Maça gitmek istiyorsak bu riski de alacağız.
Ayrıca olası arızalardan, kesintilerden falan da sorumlu değilmiş beyzadeler. Geçen sezon Beşiktaş – Fenerbahçe maçında yaşanan rezaletleri hatırlıyor musunuz? Turnikeler arızalandı, fotoğraflı yüz tanıma sistemi bir çok taraftarı “Yav aslında sima tanıdık ama tam çıkaramadım” diyerek tanımazlıktan geldi, kimi taraftar iki saniyede geçmesi gereken kapıdan geçmek için dakikalarca uğraşırken kimi hiç geçemedi…
Ama olur öyle… Bu işin fıtratında var… İmzaladığın taahhütnamede bunu kabul ediyorsun, arıza çıkabilir ve stada giremeyebilirsin… Bu arada bu sistemin sahibi ve yöneticisi olan mevzubahis holding’e ait mevzubahis banka bddk’dan kartlı ödeme sistemleri alanında faaliyet konusunda 2013 Temmuz’unda izin aldı. Yani kartlı ödeme sistemleri alanında an itibarı ile 1 yıllık tecrübesi anca bulunan bir banka. Yani kaba bir hesapla birkaç miliyon insanın dahil olacağı, bazı gün birbirine yakın saatte oynanan 4-5 maç için bir anda binlerce insanın hücüm edeceği sistemi yönetecek olan bu banka ve holdingin konu ile alakalı tecrübesi 1 yıl… Ne gibi sorunlar çıkacak ve bu sorunlar nasıl hallolacak göreceğiz!
…
Son olarak, benim şahsen en sevdiğim(!) bölüme gelelim. Sözleşme diyor ki mevzubahis tekelci holding herhangi uygunsuz eyleme engel olmak için “…kullanıcının Site’ye girişini yasaklamak, üyeliği iptal etmek, yasal yollara başvurmak vb. uygun göreceği tedbirleri almaya yetkilidir.” İtiraz hakkın yok, herhangi bir yargılanma falan da yok. “Uygun göreceği tedbirleri almaya yetkili” abiler…
Üstüne basa basa özetlemek istiyorum, (devasa işaret parmağını ekrana doğru sallayan) Haşmet Babaoğlu’nun her zaman dediği gibi “Bakın burası çok önemli”:
Benim bilgilerimi istedikleri gibi her kurum ve kuruluşla paylaşabilecekler. Bunu ticari olarak da yapabilirler, polisle de paylaşabilirler, uygun görecekleri herhangi bir siyasi parti, lider, organizasyonla da… Bunun üzerine istedikleri gibi kartınızı, yani maçlara giriş hakkınızı iptal edebilecekleri gerçeğini ekleyin. Nasıl? Mesela hiç bir taşkınlık yapmadınız, koltuğunuzda oturdunuz, küfür etmediniz ama bir ara “birilerini” protesto eden bir tezahurata katıldınız. Aaa bir bakıyorsunuz kartınız iptal olmuş! Olmaz mı? Yahu “Yuh” diyenin yumruk yediği ve gözaltına alındığı bir ülkede yaşıyoruz bilader! Tehlikenin farkında mısın?