İlk yarı rüya gibi başladı. Oyunun ilk dakikalarında, Samet Aybaba takımını, Beşiktaş’ın kilit adamlarını kilitleyip, baskıyla başlama hesabı yapmıştı. Bu düşünce bile maçın güzel geçeceğinin müjdesiydi. Bursa oyunu oynamaya gelmiş bir görüntü veriyordu maçın başında. Ancak hesapta olmayan bir konu vardı. O da Beşiktaş’ta 10. Dakikadan sonra, 11 futbolcunun 10 tanesinin oyuna harika asılışıydı. (Karius’a top bile gelmediği için saymıyorum) Atiba sanki 36. Yaşını değil de, 26. Yaşını kutlamış bir oyuncu gibi 90 dakika, hem koştu, hem de Gomez’li Sosa’lı sezonundaki gibi muhteşem oynadı. Medel’i kimse kesemez derken, Medel yedek klubesinde ve oyuna bile giremedi. Dorukhan bile ancak maçın sonlarına doğru kendini gösterebildi. Defanstan en uca herkes görevini tam yapıyordu.
Kagawa’nın gelişi, takımı komple havaya sokmuş. Yandan bile, oyunda olmasa bile, oyuncuları oynatabilen bir karaktere sahip olduğunu gösterdi.Oyuna girdikten sonra da, harika paslarla ışık saçtı. Elbette biraz maç eksiği var, ama taraftar ile birlikte o da hava girecektir. Ljajic geldiğinden beri yazdık burada. Bu çocukta büyük potansiyel var diye. En nihayetinde herkes bu gerçeği görebildi. Top ona geldiğinde heyecanlanmayan tek bir futbolsever var mıydı bu akşam?
Başka bir gerçek de, Burak Yılmaz gerçeği. Anlaşılmaz bir aptallıkla red edilen Burak bugün nasıl bir golcü olduğunu çok bilmişlere gösterdi. Bu çok bilmiş tayfa abuk subuk konuşmasa, geçen sene Cenk gittikten sonra takıma gelecek, geçen sene de şampiyonluk Beşiktaş’ın olmuştu. Burak’ın attığı iki golde, buram buram usta golcü golüydü. Tam bir sene malum kafalar yüzünden bu imkandan uzak kaldık.
Sene başında vazgeçilmez denilen, Quaresma, Babel, Pepe, Love gibi oyuncular tasviye olup, Oğuzhan Tolgay gibi kendilerini hiç geliştiremeyenlerin de elenmesi, Beşiktaş’a son derece geç bir aşamada doğru yola getirdi. Pepe’nin yerine Mirin, Tolgay ve Oğuzhan’nın yerine Kagawa-Dorukhan’nın gelmesi, Love’dan Burak Yılmaz’a dönüşünce, takım rayına girdi. Lens asistini yaparken yaptığı vuruş tekniği ile adeta bir yerlere mesaj gönderiyordu.
Uzun süre ilk defa bir maç bitmesin istedik. Şampiyon gibi oynadı Beşiktaş. Maç öncesi tribünlerin Burak’ı çağırması, maç sonu üçlüsünü çektirmesi,işlerin doğru yola girdiğinin işaretiydi. Uzun süredir boşluk görmeye alıştığımız tribünler bugün tıklım tıklım doluydu.Bu hava çok önemli, zira ikincilik mücadelesi çok çetin geçebilir. Akbilşehir bence şampiyon oldu zaten. Bundan sonra ikincilik çekişmesi olur. Galatasaray’ın bu konuda üç puanlık bir avantajı var (yarınki maçı alabilirse tabi) ve Beşiktaş ile sahasında maçı var. O güne kadar puanlar eşitlenirse, Beşiktaş avantajı ele geçiren taraf olur, zira beraberlikle ikili averaj Beşiktaş’ta olacak.
Bu arada, takım tam rayına oturma noktasına gelmişken nereden çıktı Şenol Güneş – Milli Takım hikayeleri? Hoca maç öncesi, sonrası ben bir yere gitmek istemiyorum diyor. Tam da taşlar yerine otururken, bu lakırdı nereden çıkıyor? Türkiye’de bu işler hep böyledir. Kimsenin düşmana ihtiyacı yok, yengeç sepetindeki yengeçler gibi, kim yukarı tırmanırsa, kendinden biri onu aşağıya çeker. O yüzden yengeç sepetlerinin üzerine kapak koymazlar.
Beşiktaş bu sene kupa adına birşey veremese de, tribüne gitmek için bir sürü sebep sunmaya başladı. O kadar özlemişiz ki bu futbolu. Keşke 10 hafta önce bu noktalara gelinse, hala şampiyonluktan bahsedebilir olacaktık. Neyse, ikincilik de çok ama çok kıymetli bir sonuç. Ara transferdeki başarı, keşke sene başı yapılabilmiş olsaydı. Son iki haftada gelinen noktayı gördükçe insanın içi acıyor.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com
twitter: @cyuzak