Beşiktaş için devre arası dönemi yarışta var olmaya devam edebilmek için hayati önem taşıyan birkaç transferin yapılmasının elzem olduğu bir dönemdi. Ligin tartışmasız lideri ve en iyi oynayan takımına karşı kendi evinde ya tamam ya devam maçına tek bir takviye yapamadan çıktı Beşiktaş ve ortaya çıkan bu sonuç da bana göre sürpriz olmadı.
Eldeki malzeme yeterli değil. Bu yetersizliğin üstesinden gelebilmek üstün bir teknik direktörlük maharetiyle mümkün olabilir ancak. Lakin Abdullah Avcı’dan ne yazık ki böyle bir başarı da göremedik. Belki kendisine Başakşehir’de olduğu gibi birkaç sene daha zaman tanınsa, biraz da kadro kalitesi arttırılsa o zaman başarıya ulaşacaktır, ama burası Beşiktaş hocam, burası büyük camia. Başarısızlığa tahammül edilmesi ve sabredilmesi için en azından geleceğe dair ümit veren bir şeyler koyman gerekir ortaya. Ama ortada olan şey tam anlamıyla kaostan başka bir şey değil!
6 aylık bir çalışma sürecinden sonra hala organize atak yapacak planlama bile oluşturamamışsan, hala bin tane pas yapıp topu 3. bölgeye dahi taşıyamıyorsan, hücumda tek bir oyuncun dikine oynamaya, şut atmaya cesaret edemiyor hale geldiyse o zaman eleştiri de alırsın, hocalığını da sorgularlar!
Ben şu ana dek Avcı ile devam edilmesini savundum, ama bugün tribünde izlediğim şey tamamen hayal kırıklığıydı.
Sağ ve sol kanat hücumcuları N’Koudou ve Caner’i her 10 dakikada bir yer değiştirmesi gibi dahiyane (!) bir taktiği kim icad etmiş, Avcı bu taktiğe hangi akla hizmet sarılmış, anlayabilen beri gelsin! Yahu bir oyuncu nerede oynadığını kendi bile anlayamıyorken ne kadar verim verebilir? Bir bölgede aralıksız yarım saat dahi oynamadan nasıl oraya alışırsın, nasıl yanındaki arkandaki oyuncularla uyum sağlayabilirsin? Ben bu kadar deli saçması bir şey görmedim bunca yıldır, son 3 senedir bizde görüyorum.
Maçın ikinci yarısında Beşiktaş’ın en etkili geldiği atakta Ljajic’in ara pasında sağ açıkta topla buluşan oyuncu Caner yerine sağ ayaklı bir oyuncu olsaydı, muhtemelen bitime 20 dakika kala beraberliği bulacaktı Siyah Beyazlılar. Ama orada topla buluşan isim sağ ayağını sadece koşmak için kullanan Caner olunca, çok net bir fırsat heba edildi. Ha, N’Koudou hangi kanatta oynasa çok kötüydü bugün, o da ayrı mesele.
Sahada çoğu maçta olduğu gibi Atiba ve Gökhan Gönül (biraz da Vida) dışında etkili olabilen oyuncusu yoktu Beşiktaş’ın. Buna karşın taraftarının desteğiyle galip gelmesi veya yenilmemesi mümkün olabilirdi. Ama kalesinde kaleci yerine bir kova olunca bu da olamadı! Beşiktaş’ın kalesinde Karius yerine bir Muslera olsa büyük olasılıkla maçı 1-0 galip bitirirdi! Özellikle yenen frikik golünün hiçbir izahı olamaz, tam bir kaleci rezaleti. Buna karşın maçın başında eldeki tek kaleciyi yuhlamak da ayrı bir taraftar rezilliğiydi…
Tüm bu koşullar altında Beşiktaş çıktığı ölüm kalım maçında maalesef öldü!..
Şu gerçeği kabul etmek gerekir ki; bu kadroyla, bu formsuz hocasıyla, bu sudan çıkmış balık vaziyetindeki yönetimiyle, bu bölünmüş ve benliğini kaybetmiş taraftar profiliyle ve de her kafasını birazcık kaldırışında hemen darbeyi indiren hakemlerle Beşiktaş’ın şampiyonlukta var olabilmesi imkansızdı. Bugün kazansa da önümüzdeki 5 haftalık periyodu başarılı geçirmesi ihtimal dahilinde değildi Beşiktaş için…
Bu sezonun ilk 3 sırada bitirilmesi pek olası görünmüyor. Hatta bir mucize olup ay sonuna kadar birkaç nokta transfer ve hoca değişikliği ile bir taze kan gelmezse Avrupa vizesi alınması da çok zor. Ancak Türkiye Kupasını almakla olabilir.
Yarın bir şekilde mesela Sergen Yalçın gelse ne değiştirebilir derseniz, çok şey değil derim. Ama bu geceden sonra net olan şey, camianın bu kan değişikliğine kesinlikle ihtiyacı olduğudur…
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu