Hiç eveleyip gevelemeyeyim. Kayserispor ligin şu ana kadar en az gol atan takımı (4 gol), tek galibiyetleri var. Maçın ikinci yarısındaki istatistik şuydu: Topla oynama %54 Kayseri – %46 Fenerbahçe. Ve topun oynandığı alan daha çok Fenerbahçe yarı sahası. Tercümesi şu: maçın genelinde baskı yemişsin rakibinden.
Sezonun başından bu yana 7 lig 6 da Avrupa mücadelesi toplam 13 resmi maça çıktık. Özel maçlar da herhalde bir 7-8 tane vardır. Yani toplamda 20 civarı maç. Şu güne kadar takımda oturmuş herhangi birşey yok. Savunma kurgusu oturmamış, orta saha oturmamış. Hepi topu 2 forvetin var, o bile oturmamış. Dizilim dışında herhangi bir savunma veya hücum kurgusu görmek mümkün değil. Maç boyu tek aklımda kalan pozisyon Markoviç’in Nani ile kanat değiştirip yine Nani’ye attığı pas sonrası heba olan pozisyon. Takım basit top oynamanın ne demek olduğunu bilmiyor. İşin daha da trajik tarafı kadronun genel fizik gücü gitgide düşüyor.
Böyle maçlardan sonra “kötü oynarken kazanmak iyi birşey” derler. Evet, ama bir gün iyi oynamaya başlayacağın şartıyla. Yoksa kötü günde kazanırken iş “çekirge bir zıplar iki zıplar”a döner. Umarım yanılıyorumdur ama benim Pereira ile ilgili umutlarım tükendi. Bu kadro oyununu kabullendirip domine ederek kazanmayı hakeden bir seviyede, şampiyonluğa oynamayan rakiplerinin maçlarında taraftarna kalp krizi geçirterek maçın sonunu getirmek işlerin yolunda olmaktan uzak olduğunu düşündürüyor.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : ertu.oner@abcspor.com
twitter : @ErtugrulOner