7 dakika uzatma sonrası maç bitti ve biz de bittik resmen. Sonunda hep beraber ”Oh be! ” dedik. Üzerimizden büyük bir yük kalktı. Tabii ki bu galibiyetle her şey güllük gülistanlık olmayacak ama en azından takım, üzerindeki stresten bir miktar kurtulacak. Son dakikalar korku filmi gibiydi belki ama cuma günü bir de Göztepe’yi yenersek o zaman başka şeyler konuşuluyor olacak.
Takıma gelince , istekli oldukları, hocanın iyi motive ettiği en baştan belli oluyordu. Malatyaspor çok pozisyon vermeyen bir takım. Böyle bir takıma karşı ne kadar pozisyona girilecekse o kadarına girdi Fenerbahçe . Bunda Mehmet Ekici faktörü büyük rol oynadı. Isla- Dirar kanadının da iyi işlemesi oyuna çok olumlu yansıdı. Eğer en klas ayaklardan Soldado karşı karşıya pozisyonu gole çevirseydi skor 3-1 olacaktı, belki de bizler hiç strese girmeyecektik. Geç te olsa santrafor olarak Soldado’yu oynatmaya başladık. Eldeki en iyi alternatif o 9 numara olarak ama ona Sivas maçından sonra bu maçta da böylesine net bir pozisyonu kaçırması yakışmadı.
Yalnız gecenin 1 numaralı saç baş yolduranı Roman Neustaedter’di. Mina’ya vurdurduğu 2 kafa 2 gol yememize sebep oldu. Hele bir de 2. yarı aut çizgisinde yediği bir çalım var ki , aman aman , evlere şenlik. Her zaman diyorum. Bana göre iyi stoper, rakibe yüzünü döndürmeyen stoperdir. Bizim Roman sağolsun rakibe o kadar uzak ki , kafa da vurduruyor, dripling te yaptırıyor, sağa sola oyunu da yönlendiriyor. Yani rahatsız etmiyor. Bakın Sadık tam tersi. Eksikleri yok mu? Elbette var ama en azından yapışıyor rakibine. Nefesini ensesinde hissettiriyor. Ben santrafor olsam Sadık’a karşı oynarken tedirgin olurum. Roman’a karşı oynamak için ise göbek atarım. Bugün Sadık hızlı, gözüpek futboluyla taraftarın kalbine girmek için müthiş bir adım attı Volkan’ın son dakikada inanılmaz şekilde boşa çıkması sonucu oluşan pozisyonu da çizgiden çıkararak gecenin kahramanı oldu. Aferin Sadık’a, çok çalışsın, kendini geliştirsin, hamle zamanlaması ve topu oyuna sokma konularının üzerine gitsin, sonra da yıllarca bu formaya hizmet etsin.
Son olarak ta gelelim maçın hakemine. Geçen haftaki Cüneyt Çakır rezaleti sonrası bugün de Ali Palabıyık Mehmet Ekici’nin penaltısını vermeyerek, hem de VAR’a gitmesine rağmen, bir başka fiyaskoya imza attı. Daha sonra zoraki verdiği penaltıda da Erkan Kaş’a ikinci sarıdan kırmızıyı göstermedi. Diğer sarı kart kararlarında da büyük tutarsızlıklar sergiledi. Maç sonu galibiyetin ardından nasıl ”oh be” dediysek, Ali Palabıyık ta bu akşamki performansıyla kendisine ”hadi be! ” denmesini haketti.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72