OCAK
Shakespeare’in 17.yüzyılın başında kaleme aldığı ölümsüz eseri Julius Caesar’da, kalabalık arasından haykıran bir kâhin Caesar’a şöyle sesleniyordu:
“Beware the Ides of March”
yani Caesar’a mart ayının on beşinci gününe dikkat etmesini söylüyordu. Yanında Cassius ve Brutus olduğu halde kâhini yanına çağıran Roma İmparatoru bu kehaneti tekrar etmesini istiyor, kâhin aynısını söyleyince Caesar, yanındakilerin de telkini ile kâhinin hayalperest olduğunu düşünüp yanından gönderiyordu.
Mart ayının on beşinci günü geldiğinde kâhini yanına çağırıp Ides of March geldi diye sarkazm yapan Caesar’a kâhinin verdiği yanıt tarihe not olacak cinstendi:
“Evet efendim, ama henüz gitmedi”
M.Ö 44 yılının Mart ayının on beşinci gününe tekabül eden o gün bittiğinde Caesar senatoda Cumhuriyetçiler tarafından düzenlenen bir komplo ile en yakınındaki Brutus tarafından öldürülmüş ve Roma İmparatorluğunun kaderi çok farklı mecralara doğru yelken açmıştır. Kâhinin dediği gibi Mart 15 gelmiş ama can alarak gitmiştir.
Kadim dönemlerde yapılan kehanetlerin herhangi bir istihbarat, istatistik ya da bilimsel bir çalışma üzerine kurulduğunu söylememiz zordur. Onları ancak doğa üstü güçler ile açıklayabiliriz. Yani kâhin Caesar’a karşı komplo kuran örgütün bir üyesi değildi ama hisleri ile onu uyardı, sonucunda da doğru çıktı.
Bugüne geldiğimizde kehanetlerin birçoğunu bilimsel temellere oturtabiliriz. Belirli istatistikler, veriler, yaşanmışlıklar vesaire. Bunların sonucunda işi müneccimlik boyutundan tahmin etmeye ya da öngörmeye devşirmiş oluruz.
Geriye dönüp baktığımızda 28 Eylül-05 Ekim arasındaki haftada oynanan 3 karşılaşmada 0 (yazı ile sıfır) gol atıp karşı kaleye bile gitmekte zorlanan GS’de, Terim, bu haftanın bitiminde Ankara’da, ilk kez ocak ayını işaret etmişti. O günden bugüne takribi 2,5 ay geçti, takım hala karşı kaleye gidemiyor, Tuzla maçı hariç, Süper Lig ve CL’de toplam 13 gol atabildi. Kısaca özetlemek gerekirse bu sene oluşturulan takım olmadı, daha da olmayacak gibi gözüküyor. Bunu sahadaki oyun, veriler ve istatistiklerin tamamı gözler önüne seriyor.
Şimdi bu ortamda tüm çareyi ve medeti ocak ayında aramak acaba kehanet midir yoksa bir öngörü mü?
Bazı kongre üyelerinin kayyum talebi ile mahkemeye başvurduğu, FFP kıskacının tepende sallandığı, yönetimden bir kişinin bile ortalarda görünmediği, satışına bel bağladığın adamların Florya’ya demir attığı ve üstüne üstlük kiralık gidenlerin geri geleceğinin konuşulduğu bir ortamda “Ocak ayına dikkat” diye söylemler ne kadar sıhhatlidir, tartışılır.
19 Ocak’ta Süper Lig’in ikinci yarısı başlayacak, yani bir nevi “Ides of Jaunary” olacak basit bir teşbihle ama dediğim gibi ocak ayı kimleri götürecek, GS’nin kısa vadede kaderi nasıl çizilecek, kalan sağlar kim olacak asıl problem bunları belirlemekte diye düşünüyorum.
Kanaatimce, ocak ayına bir şekilde girilir ve gemi limana kör topal yanaşır da ocak ayı bittiğinde limandan dışarı ne çıkar, onu da herhalde ancak kahinler bilebilir.
Bu kurtlar sofrasının ve kaosun içerisinde ise Hoca’nın dikkat etmesi gerekenler ise yanındaki Cassius ve Brutusler olmalıdır.
Herkese sıhhat, akıl, huzur ve spor dolu bir 2020 dileklerimle…
mail: osman.cetin@abcspor.com
twitter: @msdoc78