https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

MAX FACTOR

Okunması Gerekenler

Bir yerlerde okumuştum, Sapık kısa çizme demekmiş. Şıllık kadın terliği, kaltak eskimiş ayakkabı, kalleş de gelin ayakkabısıymış. Yani aslında hepsi birer ayakkabı türüymüş. Olması gereken yerlerde durdukları sürece ne isimle anıldıklarının bence bir önemi yok, yeter ki bulunması gereken yerlerde olsunlar, baş köşede durmasınlar aksi halde sıkıntı büyük oluyor..

O ayakkabılardan birinin kızı ve damadı terör örgütü kapsamında tutuklanıyor, bir diğeri kura çekimi sırasında “Sivas’ı çekme” diye usulca fısıldıyor, (temenni mi, rica mi o kısım hiç belli değil), bir diğeri niyet okumak suretiyle futbolcuyu disiplin kuruluna havale ediyor, kurulun bazı üyeleri de o niyeti okuyor, fona devredilen bankalarda yapılandırma gerçekleştirilmediği gizli gerekçesiyle Fenerbahçe’ye transfer izni verilmiyor, zaten şampiyon olması da istenmiyor.
Terim Galatasaray’a, Güneş milli takıma, Avcı Beşiktaş’a kehanetinde bulunmuş ve kehaneti gerçekleşmiş bir yakınım yaz bunu bir kenara Okan Buruk Galatasaray’ a, Avcı tekrar Başakşehir’e dedi, şu an için de gayet mantıklı görünüyor.
Ülke futbolunun geldiği nokta bu. Salak olmadığımız da sanırım anlaşılmıştır diyerek maça geleyim.

Ersun Yanal zorluk derecesi yüksek maçlarda Tolga Ciğerci’yi tercih ediyor son zamanlarda, bugün yine aynını yapmış. Puan kaybına tahammül sıfırsa ve kendi evindeysen, çizgide oynatılan Tolga tartışılır. Sanırım sol bek sıkıntısı giderildiğinde o bölgede Dirar’ı seyrederiz. Tolga dışında tahmin edilen bir 11’di..Tolga dışında diyorum zira geçen hafta da ilk 11 başladı ve el freniydi ofansta..

Kolay olmayacağını ama çok zor da olmayacağını düşünüyordum maç öncesi, kolay olmadı, ilk yarıdaki oyun skor tabelasına en az bir haneyle de olsa yansısaydı tahmininden de kolay olacaktı bence.

Son yaşanılan saha dışı olayların vermiş olduğu sinerjiyle Fenerbahçe’nin efsane 17’de 16 performansını zorlayacağını düşünen bir futbolsever olarak Fenerbahçe’nin maça beklediğim gibi başladığını belirtmem lazım öncelikle. Başakşehir’in sert ve faullü oyunu ve bu oyuna hakemin aşırı toleransına rağmen Fenerbahçe ilk yarıda baskılı bir oyun ortaya koydu. Kruse’nin pozisyonu haricinde etkili bölgede çok tehlikeli organizasyonlar geliştiremese de ilk yarıyı tek kale oynadı diyebiliriz.
Sol arkada Dirar ve önünde oynayan Ciğerci’nin sıfır katkısı pozisyon zenginliğinin bir numaralı etkeniydi. Ersun Yanal’ın en azından Rodriguez’le Ciğerci’nin yerini bir 10 dakika olsun değiştirmemesi de tuhaftı. Fenerbahçe’nin tüm 45 dakika boyunca tek kanattan hücum etmesine sebep oldu bu durumlar.

İlk yarıda Başakşehir’in ikinci bölgeyi çok iyi kapattığından da bahsetmek gerekir.

İkinci yarıya her iki takımda aynı 11’le başladı. Okan Buruk’un takımı önde pres yaparak Fenerbahçe orta sahasıyla defansı arasındaki köprüyü bozmak gayretindeydi ve ilk 15 dk başarılı da oldular, etkili kontrataklar da izledik..

Ersun Yanal oyundan düşen orta sahasını onarmak adına çok bekledi.. Ferdi-Ciğerci değişikliği çok geç geldi.

Ferdi’nin oyuna girişi hem orta sahaya bir çabukluk getirdi hem bir tehdit oldu hem de oyun enini genişletti.

İki takım orta sahasının da yorulmasıyla tenis maçına dönen oyunda Max Kruse inanılmaz güzellikte bir kontra golü atarak maçı hakeden takıma getirdi.. Başakşehir’in risk almaya başlamasıyla Fenerbahçe daha fazla kontra şansı buldu. Son 10 dakikada çok farklı bir skoru da bulabilirdi Fenerbahçe ama Rodriguez’in Vedat’a al da at dediği golden fazlasını bulamadı ve 2-0 bitti maç..

Serdar-Jaja ikilisi müthiş bir maç daha çıkardı. Gustova standart oyununu oynadı, Ozan ve Vedat biraz tutuktu ama Max Kruse inanılmaz bir oyun oynadı. Attığı deparlar, ara pasları ve derslik golüyle maçın kahramanı oldu..

Fenerbahçe’nin çok iyi bir hava yakaladığı ortada. Ersun Yanal’ı bu maçta eleştirmek ne kadar etik olur bilmiyorum ama oyuna müdahaleleri yine sıkıntılıydı. Ciğerci ile başlamak hoca tercihidir eyvallah ama 70 dk sahada tutmak başka bir şey. Orta sahası ikinci yarının 15 dakikası oyundan düştü, seyretti. Golün ardından gelen Emre hamlesi de bana göre geç kalınmış bir hamleydi.

Fenerbahçe’nin ciddi bir seri yakalaycağına inancım tam. Bu seri ancak ve ancak Kruse’nin katkısıyla olur, en büyük ihtiyaç 10 numara diye fikrimi daha evvelden de beyan etmiştim ve hala aynı noktadayım. Bugün o ışığı Kruse’den aldım. Max Kruse, Max Fener demek bu da zaten şampiyonluk demek..

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

SARPA SARIYOR

SARPA SARIYOR Euroleague’de, Fenerbahçe Beko adına işler her geçen maç sarpa sarıyor. Yaklaşık yedi maçtır yazmadım,izledim. Kazanma serisi beş maça çıktıktan sonra...

Benzer Konular