Efendim, rivayet edilen şey şudur ki, Osmanlı döneminde yeniçeri adayları ocağa alınmadan evvel bir sınava tabi tutulurmuş. Mangal sınavı! Küllenmiş bir mangalın üzerine kaideyi doğrultup osurması istenirmiş. Eğer ki çıkan gaz sadece bir noktayı etkiler yani mangalda ufak çaplı bir çukura neden olursa sınavdan geçmiş kabul edilirmiş. Yeniçeri adayının çıkardığı gazın rüzgarı mangaldaki külleri dağıtırsa, yani geniş bir alanı tahrip ederse sınavdan elenirmiş.
Burdaki amaç gizli homoseksüellerin yanlışlıkla yeni ocağa alınmasını önlemek! Nazenin oğlanların anüs çapları daha büyüktür gibi bir varsayımdan yola çıkarak yapılmış bir uygulama. Kulampara yanlışlıkla ocağa alınmasın, diğerlerini de azdırmasın diye düşünülmüş bir şey. Bu eleminasyon sistemi ” atarken mangalda kül bırakmamak ” adlı deyimle günümüze kadar gelmiş.
Şimdi bu noktada tekrar donüyoruz başa.
” Fenerbahçe isterse alamayacağı futbolcu yok ”
” Galatasaray’ın şu kadar borcu var, bizim yok “
” Bu takımı kim şampiyon yapmış, Aykut mu, Ersun mu, Daum mu, Zico’ mu “
Gerçekten de mangalda kül bırakmıyoruz atarken!!!
Diyecekler ki, Fener bir sürü gol kaçırdı, bi maç berabere kaldı, Fener liderliği kaptırdı hemen eleştiriye başladılar.
Yok güzel kardeşim, maksat başka. Sezon sonunda söyleyeceğimizi şimdiden söyleyelim de “hep destek tam destek yolumuza” devam edelim.
Bizimkisi içimizde kalan bir iki çift laf misali.
İsmail Kartal’la yola devam etmek büyük bir riskti. Yola devam edildi, eyvallah.
Kötü hoca mı ? Asla değil. Kalibresi yetersiz.
Galatasaray Fatih Terim’le üst üste iki kez şampiyon olurken, Aykut Kocaman’lı Fenerbahçe ile Galatasaray’ın arasında totalde 2-3 galibiyet farkı vardı. O iki üç Galibiyet Fatih Terim’in hanesine 2 yazdırırken Aykut Kocaman’ın karnesine sıfır yazdırdı.
Aradaki fark aslında şuydu; Fatih Terim’in takımı tüm önemli virajları döndü. Dönemediği her virajın haftasında Fenerbahçe de puan kaybetti.
Dış faktörleri bir kenara koyarsak, Teknik Direktör tecrübesi farkıdır bu!
En basitinden Kadıköy’de oynanan play off son maçında Alex’in yedek oturtulması halan daha tartışılıyor.
Fenerbahçe’nin ciddi bir fikstür avantajı var. İlk yarının çok büyük bölümünde futbol olarak tatmin etmeyen bir oyun ortaya koymuş olsa da Fenerbahçe bir şekilde zaman zaman hakem hataları, zaman zaman da şansıyla kazanmayı bildi. O maçlarda da adeta ipten döndü. İsmail Kartal saha kenarında ağlarken, “Fener bu maçı kaybederse, bir de deplasmanda takılırsa, hocaya zaten güven yok, taş taş üstünde kalmaz” dediğimiz anlarda penaltı geldi, rakip oyuncunun komik bir hatası geldi.Ertesi gün diğerleri kaybetti, obaaaa bir anda Fener lider oldu gibi durumlar yaşadık. Bunu kabul etmemiz lazım.
Son haftalarda Fenerbahçe iyi oynuyor ama stress arttığında iyi oynamak da yetmiyor. Futbol şansı Trabzon maçında yanında değildi Fenerbahçe’nin ama biz 90dk Emenike’yi seyrederken Webo gibi gerçek bir santrfor 80dk kenarda oturdu. 0-0 giden hiç bir maçta Diego oyundan çıkarılmaz, Diego’nun atamadığı pası Raul hayatta atamaz. Raul’u daha diri diye oyuna aldın, Alper daha serbest oynasın diye Moussa’yı oyuna aldın ama hiç bir faydasını da göremedin.
Bahsettiğim kritik virajlar bunlar. Burda hoca tecrübesi şart. Takımı iyi hazırlamak da yetmiyor. İçerdeki Trabzon, Bjk, Bursa ve Gs derbilerini kazansın Fener şampiyon diyorduk. İşte kritik virajlar sana. Burda şansla beraber doğru taktik ve hamle şart.
Umut ediyorum ki diğer kritik virajları döneceğiz. Ben 4.yıldıza inanıyorum.
Trabzonspor maçında çok iyi stoper diye alay ettiğim Oscar Cardozo Fenerbahçe takımında olsaydı bence 2 tane yazmıştı!
Kardeş, bir senedir bas bas bağırıyoruz, bu santrforlarla şampiyonluğu riske atıyorsun. Dördünü toplasan bir tane adam kılıklı santrfor etmez diyoruz.
” Fenerbahçe’nin alamayacağı oyuncu yok diyorsun, borcumuz az “diyorsun.
O zaman alsana bir tane santrfor ? Neden almıyorsun ?
O zaman çıkıp söyle, paramız yok de!
Arkadaslar, kabul edelim ki Emenike bir cins tarım aleti. Yok daha açık yazıyorum bu adam kazma. Oyun zekası sıfır. Fiziğiyle ve süratiyle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Anadolu’da oynamadığı kulüp kalmayan, enteresan saç modeli olan bir Fernand Coulibaly vardı. Hah işte ondan tek farkı var Emenike’nin o da kaprisi ve yedek kalma tripleri. Bu adamda bildiğin star kaprisi var. Öyle hissettirdiysek bizim suçumuz. Star mıtar değil. Hoca da onun bu kaprisine yenik düşmüş gibi duruyor.
Bir de Moussa Sow var. Çok iyi bir mü’min. Hepsi o kadar. Kötü bir profesyonel.
Bi gol attı mı koşuyor tribüne, başlıyor şova. Kıyam, Kıraat, Rüku, Sücut.
Herhalde seyirciye sempatik gelen tarafı bu. Gol attı mı Mousssaaa, Moussaaa.
Gol atamadı mı , Moussaaaa, Moussaaa
Salya sümük ağlamaya başladı mı, Moussaaaaa, Moussaa.
Yok kardeşim, bu adamı satın gitsin para ediyorken. Kuyt’tan 3-5 gömlek daha yetenekli olabilir, profesyonelliği Kuyt’ın onda biri değil.
Yeter artık, şımartmayın şunu. Ona yapacağınız tezahüratı, Egemen’e yapın, Selçuk’a yapın, Alper’e yapın. Canlarını dişine takmış oynuyorlar! Hepsi de 10 numara profesyonel, asıl alkışı hakeden onlar.
Kritik virajlara girdik. Herkesin kendine çeki düzen vereceği zaman geldi.
Gerçek bir seyirci gibi, hep destek, tam destek dönemi geldi. Stadyum full olmalı, hakem baskı altına alınmalı, rakibin sinirlerine hakim olamayan oyuncuları tahrik edilmeli, kart görmeleri sağlanmalı, iyi oynayan oyuncular tezahüratla ödüllendirilmeli.
Ben 4.yıldıza inanıyorum. Takımda bu enerjiyi gördüm. Yeter ki kritik virajları dönelim, kalan derbileri alalım.
Geçen yazımda dediğim gibi, 4.yıldız gelmezse; Çok kişinin kellesi gidecek, Daver çooook !!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
@BrunoMonte1907