2013 – 2014 sezonu nihayete ereli 2 buçuk ay, Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan edeli neredeyse 4 ay gibi bir zaman geçti. Bugün itibarı ile bütün takımlarımız sezonu açmış, hazırlık kamplarının en azından ilk etabını tamamlamış, Avrupa mesaisine ön eleme turlarından başlayanlar ilk resmi maçlarını yapmış, Sarı-Lacivertliler de ciddi sayılabilecek ilk resmi maçını Soma faciasından zarar görenlere yardım amacıyla Sheffield United ile oynamış durumda.
Yani yavaş yavaş yeni sezonda ne olup biteceğini, kadroların nasıl şekilleneceğini görmeye başlıyoruz ki sezonun resmen başlamasına da 1 aydan daha az zaman kaldı an itibarıyla…
Bu noktada özellikle Fenerbahçe yönetimine samimiyetle sormak istiyorum: Ne yapıyorsunuz abi Allah aşkına? Ne gibi bir planlama içerisindesiniz, maksadınız ne..? Şampiyonluk sonrası takımın eksiği gediği ile alakalı bir plan yapmadınız mı hiç..?
Sezonun neredeyse ortasında şampiyonluğunu ilan ederek şov yapan Fenerbahçe’nin yeni sezona Diego harici herhangi bir takviye yapmadan başlamak üzere olması, “İyiyiz biz yahu. Zaten rakipler de adam gibi transfer yapmadı, e Avrupa Kupası da yok… İdare ederiz bu sene, masrafa gerek yok” şeklinde bir yaklaşımın sonucu mudur mesela, bunu çok merak ediyorum? Gerçekten samimiyetle güvendiğim ve çok beğendiğim Ersun Yanal’ın içi rahat mıdır peki?
İlla ki as kadro ile yedek oyuncular arasında fark olacaktır buna itirazımız olamaz. Bir Diego’yu da yedek kulübesi için alacak değil tabii ki Fenerbahçe ama bir takımın asları ile yedekleri arasındaki farkın bu kadar fazla olması normal midir yahu? Takımın ilk Sheffield United karşısında ilk yarıyı Barcelona ikinci yarıyı Osasuna gibi oynamış olması normal midir?
Tüm forvet hattı yabancı oyunculardan kurulu Fenerbahçe’nin. Afrika Kupası başlayınca da sezon ortasında haftalarca elinde sadece Kuyt kalacak. Sağ bekte senelerdir insanüstü bir performans sergileyen ve artık ufak ufak “Yoruldum ulan, ayıptır, bir el atında şu takımı beraber taşıyalım” demeye başlayan Gökhan Gönül’ün yedeği devşirme sağbek Mehmet Topuz mu olacak gene? Yoksa Dünya Kupası’nda Van Gaal tarafından joker olarak kullanılan, sahada kalecilik dışında yapmadığı kalmayan Kuyt mudur mesela sağ bek alternatifi?
Ortasahada sürekli sakatlıklarla, sakat olmadığı zaman da hakemlerle ve kendisiyle boğuşan Emre’nin bir sene
daha yaşlanmanın da etkisi ile muhtemelen geçen yıldan da az katkı vereceğini tahmin etmek zor değil. Meirelles kırmızı kart görmez canı da isterse fayda sağlayan bir adam ama 5 yabancı kuralı sağolsun, pasaportu problem. Aynı pasaport problemi nedeniyle Baroni de bu sene mevkisinde ancak “Yav bir kenarda dursun, belki lazım olur” kategorisine düşecek gibi. Bu durumda çok kalabalık gibi gözüken Fenerbahçe ortasahasında Diego’nun arkasında görev yapacak elle tutulur iki isim var: Mehmet Topal ve Alper Potuk. Yani özetle, sadakatine, çalışkanlığına ve iyi niyetine çok saygı duyduğum ve yapacağı bir transfer sonrasında yeni takımında büyük keyifle seyretmek istediğim ama çubuklu forma içerisinde gördükçe pek çokları gibi bana da “Yav yine mi bamya!?!” dedirten Selçuk Şahin’e gene gün doğdu.
Sezon içerisinde Fenerbahçe’nin sahaya sağ bekte Mehmet Topuz, ortada Selçuk Şahin ileride tek forvet Dirk Kuyt ile çıkacağı maçlar izleyeceğiz. Taraftarın kabusu…
Diego gibi bir yıldızla süslediğin kadro böyle mi olmalı? “Biz planımızı 5 yabancıya göre yaptık” diyen Fenerbahçe yönetiminin planı programı bu mudur gerçekten? Salih’i gönder, Türk forvetin hiç olmasın, yedek gerektiren, takviye gerektiren hiç bir yere transfer yapma, sezonun başlamasına haftalar kala kadronda hiç kullan(a)mayacağın en az 3 yabancın olsun… Bu mudur? (Bu yabancı sınırlaması konusunda sadece Fenerbahçe’ye laf sokuyorum sanılmasın. 3 büyük kulübümüzün de ne kadar düzgün(!) duruşlar sergilediğinden şurada bahsetmiştim…)
…
Galatasaray’ın durumu da farklı değil. Malum olduğu üzere UEFA’dan Financial Fair Play konusunda sağlam bir uyarı alan ve önümüzdeki iki sene içerisinde bilançosunu artı konuma getirmek zorunda olan sarı kırmızılı ekibin tasarruf yapmak zorunda olduğu bir gerçek. Hatta Mancini’nin ayrılmasında yapılmasını istediği takviyelerin bütçe sorunu nedeniyle onaylanmamasının yattığı da çokca dillendirilen bir dedikodu. İyi de her ne kadar taşıdıkları pasaportlar nedeniyle kaybedilmemesi gereken elemanlar da olsalar Burak Yılmaz ve Selçuk İnan’la yapılan inanılması güç kontratları nasıl açıklayacağız? Bu takımın böyle harcayacak parası varsa defansına ve kanatlarına takviye yapmama nedeni herhalde tasarruf değildir de nedir bilemiyoruz.
Yoksa Galatasaray bu sene tüm ümitlerini Olcan Adın’dan iki sezon önceki Selçuk İnan katkısı beklemek üzerine mi kuruyor?
Beşiktaş’a baksak gene anlamakta zorlandığımız husus aynı. Sezonun ilk resmi sınavına ki o sınav çok çok önemli bir Feyenoord maçı, kadrosunda bir tane yeni oyuncu olmadan çıktı. Kabul takıma iyice ısınan Atiba’dan bu sene daha çok katkı bekleyebiliriz, Dem Baba takıma monte edilince illa ki fayda sağlayacaktır vesaire… Ama neticede geçen sezon her kulvarda erkenden havlu atan Beşiktaş’ın şu transfer dönemini böyle kapatıyor olması normal birşey midir? Daha da ötesi, Motta ne yahu Allah aşkına…?
Olcay şapkadan tavşan çıkartacak, Oğuzhan bir türlü yapamadığı patlamayı yapacak, Dem Baba “Forvet nedir, nasıl olur” sorusunun cevabını yıllar sonra Beşiktaş taraftarına tekrar hatırlatacak… Ölme eşşeğim ölme…
Bir sezon da özellikle büyük kulüplerimizin net bir şekilde ihtiyaçlarını belirlediklerini, sezon sonunu beklemeden çalışmalara başladıklarını, sezonun bitimiyle beraber gereken takviyeleri yaptıklarını ve kampa yeni transferlerle girdiklerini görsek ya… Bıkmadılar lige eksik başlayıp gelen bir iki kötü sonuç sonrası apar topar transfer yapma huylarından.