Bugün hala lakaplarıyla belleklerdeki tazeliğini koruyan Türk futbolunun renkli simalarını konuk ettiğimiz yazı dizimizin bugün ki kahramanını Onun o güzel göçmen aksanıyla takdim etmeyi üstüme borç bilirim:
“Te be, Macır MECNUR”
O yıllarda sessiz sedasız göç eden bir de futbolcu vardı. Razgrad Ludogorets takımından Mecnur Çolak.
Uzun yıllar Türk medyası Mecnur mu Mecnun mu diye ismi konusunda ikileme düşse de, Macır lafını başa koydun mu gerçek isminin ne olduğunun pek de önemi kalmıyordu.
Bu sessiz göçmen çocuğunun ne oynadığını bir türlü çözemedik.
Forvet desen forvet değil, kanat desen kanat değil, orta saha desen tam bir orta saha değil ama sahada iyi işler yapıyordu ve golleri bir bir sıralıyordu seyircisiz Sarıyerspor formasıyla.
Bir anda bitiverirdi ceza sahasında,bi bakmışsın çakmış Mecnur.
En çok hatırda kalanları da yerden 30-35 cm mesafede gelen toplara uçarak vurduğu kafa golleriydi.
Fenerbahçe’nin de dikkatini çekti Mecnur. Ve Fenerbahçe’ye transfer oldu.
Fenerbahçe’ye transfer olduktan sonra şöhreti bir kaç daha arttı.
Kendine has şivesi,saflığı ve temizliğiyle izleyenleri eğlendiriyordu.
Taki nice yıllar sonra anlaşılacaktı, Macır Mecnur’un hiç de o kadar saf olmadığı.
Hani derler ya, kıçı yere yakından korkacaksın diye.
Her işte Macır Mecnur’un da kıçı yere yakındı.
Ama Televole’ler de oldukça sevimli görünüyordu.
Hatta bu konusa çok da ilginç bir olaya konu olmuştur Mecnur, aktarayım:
O dönem o kadar çok kamera şakasına maruz kalmıştı ki Mecnur deyim yerindeyse yılmıştı artık. Yaşadığı her olaydan pimpiriklenir olmuş, Herşeyden acaba kamera şakası mı diye kıllanmaya başlamıştı.
Neyse devam edeyim anlatmaya:
Bir gün fatura yatırmak için bankaya gider. Tesadüf bu ya o anda banka soyulmaktadır. Ne bilsin Mecnur bankanın harbi harbi soyulduğunu?
Gene kamera şakası yapıyorlar bana diye düşünmüş, millet korku içinde tir tir titreyip yerlerde yatarken!
Kamera şakası sanan Mecnur’da başlamış soygunculara gider yapmaya. Bir yandan da gizli kamerayı arıyor tabii.
Ne zaman ki soygunculardan biri tabancanın kabzasıyla vurunca Mecnur’un başına o zaman anlamış kamera şakası olmadığını.
Bunu da televizyonlarda defalarca anlatması neticesinde şakacı medya insafa gelmiş ve o günden sonra da rahat bırakmışlardı Mecnur’u.
Bununla beraber 1993-94 senesinde, 29 maçta attığı 14 golle Fenerbahçe’nin hiç şüphesiz ki en önemli kahramanlarının başında da Mecnur gelir.
Ta ki yıllar sonra eli kelepçeli vaziyette “keriz söğüşleme” adlı bir borsa manipülasyonun da Manipülatör sıfatıyla tv de görünceye kadar Mecnur’dan bir haber alamadık. Ortalıklarda yoktu.
Şimdilerde nerededir, ne yapar, hala borsa işlerinde midir bilmiyorum.
Tek bildiğim keşke o tarz işlere bulaşmasaydı, şu son paragrafları yazmak zorunda kalmasaydık ve kendisini renkli kişiliği, kendine has şivesi ve şampiyonluk getiren golleriyle ansaydık sadece..
Ne diyelim, kısmet böyleymiş.
Kendisini özlediğimizi burdan belirtmek ister,sevgi ve saygılarımı sunarım.