26 Şubat 1982 Wuban, Çin doğumlu olan WTA’in en önemli isimlerden biri Li Na sağ dizindeki kronik sakatlığından dolayı tenisi bıraktığını açıkladı. Kariyerini kısaca hatırlayalım…
Kariyerinin başı
17 yaşında profesyonel olan Li, kariyerinin ilk yıllarında ITF Turu’nu domine etti ve üst üste galibiyetler elde etti. İlk Grand Slam başarısı için 2006’ya kadar beklemesi gerekti. 2004’te Guangzhou’da şampiyon olan Li 2006’da Wimbledon’da çeyrek final oynama başarısı gösterdi. 2010’a kadar yine WTA Sıralaması’nda zirvelere çıkamadı.
2010 başında Avustralya’da yarı final oynayan Li, aynı yıl AEGON Classic’i kazandı ve Wimbledon’da çeyrek final oynadı. 2011’de Avustralya’da kariyerinin ilk Grand Slam finalini oynadı ve Kim Clijsters karşısında ilk seti kazanmasına rağmen maçı kaybetti. Birkaç ay sonra Roland Garros’ta Schiavone’yi yenerek ilk Grand Slam’ini kazandı, sezonun geri kalanı iyi gitmedi ve 2012’de üst seviye bir başarı kazanmadı.
2013’te Avustralya’da final-Wimbledon çeyrek final ve Amerika Açık’ta yarı final oynayarak müthiş bir sezon geçirdi, bu yılın başında ise Avustralya’da şampiyon oldu. Kariyerinin en iyi sıralaması olan ikinciliğe kadar yükseldi. Li Na kariyerinin son maçını Wimbledon üçüncü turunda Borbara Zahlovova-Strycova’ya kaybetti –ki turnuvanın en zevkli maçlarından biriydi- Tenisi bıraktığı gün dünya sıralamasında 6.idi.
Kariyerinden notlar
Li Na sağ elli bir tenisçi, kariyerinde çıktığı toplam 691 maçta 503 galibiyet alarak %72’lik bir galibiyet yüzdesi yakaladı, kariyerini 9 WTA, 19 ITF Şampiyonluğu’yla tamamladı. 2008 Pekin Olimpiyatları’nda dördüncü oldu.
Li, tüm maçlarda Venus Williams’a karşı 3-0, Ivanovic’e karşı 2-0 önde.
Li, tüm maçlarda Serena Williams’a karşı 1-11, Sharapova’ya karşı 5-10 geride.
Li Na kadınlar tenisinin izlemesi en zevkli sporcularından biri değildi ama ülkesi için çok önemli bir isimdi, 1.72’lik boyuyla fiziksel avantajı olmadan da azmiyle ne kadar yükselebileceğini gösterdi, Uzakdoğulu tenisçilerde genelde gördüğümüz gibi her maçında müthiş savaştı, kazandığı ve kaybettiği her maçtan sonra alkışı hak etti diyebiliriz…