Dünya ekonomisinin işleyiş şekli belli.
Parası olan fabrika açar, işçi istihdam eder, işçiye ödenen toplam ücret üretilen şeyin değerinden mümkün olduğunca az olmak zorundadır, çünkü sistem kara dayalıdır.. Kar etmeyecekse zaten de o adam o fabrikayı açmaz..
Karl Marx bunu işçinin sömürülmesi olarak nitelendirir ve 3 ciltlik bir kitapta alternatif bir ekonomi modeli sunar, bu alternatif modelde her şey devletindir, herkes eşittir, herkes devlet çalışanıdır, herkesin sosyal güvencesi vardır, kimse aç değildir.. Üst düzey bürokratlar malı götürür, düzen değişir, düzülenler yine aynıdır. Kitabın adı da Das Kapital’dir..
Das Kapital’in 3. cildini Marx’ın ölümünün ardından Engels tamamlar..Das Kapital bir Marx ve Engels ortak yapımı da sayılabilir.
Bir de Laz Kapital diye bir ekonomi ve sermaye yönetimi daha vardır ki ; O da Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman ortak yapımı olarak yakında piyasaya çıkacak inşallah, alın, okuyun derim.. Hem eğlenceli hem de sürükleyici.. Cümle içindeki Laz’ın lazlarla bir alakası yok, tamamen Laz fıkralarıyla alakası var, anti parantez belirtelim..
Paran çok kısıtlı, kemerleri sıkmışsın, neredeyse oyuncu satmadan oyuncu alamaz durumdasın ve 35 maçta 16 asist yapmış, 5 gol atmış oyuncunun istediği parayı çok buluyorsun ve 3.5 milyon euro bonservis bedeli ve 1 milyon bonus karşılığında, toplamda 4.5 milyon euro’ya Lens’in bir kaç gömlek altındaki Dirar’ın son sahibi olmayı tercih ediyorsun.. Ohh Yeah..!
33 yaşındaki Valbuena’yı da bonservisiyle transfer ediyorsun..Son sahibisin yine. Takımın yaş ortalaması zaten çok yüksek, 30 civarında dönüyor ve yetmiyormuş gibi 33 yaşında bir kaleci daha transfer ediyorsun.. Öteki kalecin de 36 yaşında bu arada.. Oh la la..
Laz Kapitalin son bölümünün kahramanı da İdris, Lazın zencisi..Fıkra gibi.. Heyecanlı bir kitap, ilerleyen bölümlerde neler olabilir merak ediyoruz.. Mesela Kjaer’den gelen parayla 5.5 milyona 32 yaşında bir Skrtel daha bulunup alınabilir mi acaba? Ya da Ozan’ın satışında gelen paraya 8.5 milyona bir Josef daha?
Neyse biz Kavruk tenli uşağum İdris Carlos Kameni’yi anlatalım..
Tıpkı Brezilya gibi Afrika’dan da nadiren iyi kaleci çıkıyor.. Sükse yapmış zenci kaleci olarak bir tek N’kono’yu hatırlıyorum, O da Kamerunluydu tıpkı. Kameni gibi..Tesadüf mü yoksa Afrika kıtasında en iyi kaleciler Kamerundan mı çıkıyor?
O çapta olmasa da Kameni de iyi kaleci nihayetinde.. Denizlispor’lu Souleymanou Hamidou da Kamerun Milli takım kalecisiydi.. Vasat altı bir kaleciydi, yok abi, N’kono bir istisna..
Türkiye’den tanıdığımız Shorunmu, Kingston gibi dandik kaleciler Dünya kupasında ilk 11`de boy gösterdiler.. Afrika’dan kaleci çıkmıyor abi.. Belki de ondan olsa gerek, siyahi kaleciye karşı benim de önyargım var..
Aslında fizik ürkütücü, atletik ve çevikler ama futbolun her mevkisine sayısız dünya yıldızı hediye eden Afrika, kaleci mevkisinde her nedense yok..
İdris uşağum kötü kaleci değil ama öyle aman aman bi kaleci de değil.. Çok genç yaştan bu yana ismi piyasada, oynadığı takımlar vasat La Liga takımları olsa da sonuçta La Liga, boru değil..Kendini de büyük bir takıma atamamış nihayetinde.
Bir kaç maçını da hatırlıyorum, iyi iş çıkarmıştı.. Yan toplarını beğenmiştim ama blokajlarını çok beğenmemiştim..
Zaten de kalecilik bir duruş, bir karakter ve tabii ki tekniktir..Teknik kısmının en önemli kısmı da blokajdır.. Daha 18’inde gösterirsin o duruşu.. 18’inde tekniğini koyarsın ortaya.. 18’inde iyi bir kalecisindir veya değilsindir ortaya çıkar, geleceğini kolayca tahmin ederler..
Genç kaleci tecrübesizliğini ve eksiklerini çoğunu bir kaç senede giderir ve 23’ünde iyi bir takıma kapağı atar. Atamadıysa da kapağı, kuvvetle muhtemel tekniği ve özgüveni sıkıntılıdır ve vasat takımlarda oynar.
Rüştü, Volkan Demirel tam da uygun örnekler.. Teknikleri iyiydi, duruşları iyiydi, öz güvenleri sağlamdı ve çok genç yaşta kaleyi kaptılar.Volkan Babacan’ın da tekniği iyiydi, duruşu zayıftı..Uzun yıllar aldı pişmesi. Milli takım görse de hala daha guven vermiyor bana. Mesela bir Rüştü rahatlığı veremiyor.. Bir kaleci defansına güven verebildiği kadar büyük kalecidir. Bence Kameni de tekniğinden kaybetmiş bir kaleci..
İstatistik sitelerine göre Kameninin üstün tarafı penaltı yüzdesi.. Maç başına gol kurtarma oranı kötü değil.. Sürekliligi var.. Bir Muslera asla değil.. Eski Volkan da değil ama bu Volkan’ı keser mi, kesebilir.. Volkan lobisi ayrı bir mevzu..
Medyada gözüme ilişti, Rüştü kendisi için Volkan’dan kaleyi alır demiş ve en sevdiğim özelliği yediği gol sonrası moralini hiç bozmuyor demiş.. Sıcak ülke insanının ciğerini biliyorum ben, gamsız oluyorlar.. Gamsızlıktır o..
Kötü kaleci olmasa da Kameni transferi aklı selim bir transfer değil.. Eyvallah kötü kaleci değil, kaleciler 40’ına kadar oynar ama refleks diye de bir şey var arkadaş.. Yaşla beraber buhar olur..
Her sene şampiyon olmak diye bir şey söz konusu değil.. Eze eze şampiyon olacak kadroyu bu sene de kuramayacaksın, maddi olarak müsait değilsin.. Oyuncu alırken 3 sene sonra bu oyuncuyu ne yaparım diye sorman lazım.. Geleceğe yatırım yapman lazım.. Ozan mesela, Fenerbahçe zarar etmez dedik, Alper, tepe tepe yıllardır kullanıyorsun.. Caner öyleydi.. Daha çok örnek var..
Bu yaştaki müteakit adamları buraya getirip takımı tekaüt sandığına çevirmenin manası yok..
İdris Carlos Kameni’ye bu saatten sonra başarılar dilemek düşüyor bize ancak Atatürk Havalimanında karşılamaya gelen de olmamış kendisini. Az sayıda bir taraftar grubu. Ziraat Türkiye Kupası kalecisi gibi algılanmış demek ki..
Volkan Demirel’e güvenmeyen bir taraftar olarak başarılı olmasını canı gönülden diliyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907