Ali Koç göreve başladığı zaman tüm Fenerbahçe camiasında varolan iyimserlik ve umut geçtiğimiz sezon yerini önce şüpheye, sonra umutsuzluğa bırakmıştı. Comolli, Cocu’nun halıya sarılması, Aykut Kocaman’ın ve yardımcılarının kulüpten bilgi sızdırmakla üstü kapalı şekilde suçlanması, Trabzonspor geçmişi olan isimlerin kulüpte görevler alması, kadro dışılar, Ersun Yanal’ın geri dönüşü vs vs derken geçtiğimiz sezon büyük bir hayal kırıklığı olarak Fenerbahçe tarihine yazılmıştı. Bu sezonun başında da camianın genelinde (her ne kadar kafa şüpheler olsa da) başkana bir şans daha verme yönünde bir eğilim vardı. Zira taraftarın çok istediği ve tribünlerde hep adını haykırdığı Ersun Yanal sezon açılışını yapacak, kendi idmanlarını uygulayacak, kendi takımını kurarak kendi taktiğiyle Fenerbahçe’yi şampiyonluğa taşıyacaktı.
Ali Koç’un gözardı ettiği bir gerçek şu oldu ki tüm bu sürecin en başından beri yanlış giden bir şey vardı ve o yanlışlık aslında temeldeydi. Fenerbahçe’nin stratejisi neydi? Seçim zamanı Ali Koç planlarından, projelerinden bahsederken hem genç oyuncuları transfer edip onları as takıma katan, hem de altyapıdan as takıma düzenli olarak oyuncu çıkartan bir yapı oluşturmaktan bahsetti ve tüm bunları FEDA demeden yapacağını söyledi. Peki bunların hangisini gerçekleştirebildi? Bu hedefe dönük hoca mı getirdi yoksa günü kurtarmayı mı düşündü? Bu hedefi gerçekleştirmek için getirilen hoca da (Cocu doğru/yanlış tercih başka bir tartışma konusu) “sorumlusu bedelini ödemiştir” diye oldukça çirkin bir üslupla görevinden alındı.
1,5 yıllık icraat döneminde 29 gelen oyuncu mevcut ve hala sezon sonunda Fenerbahçe’nin FFP dinlemeyip çok transfer yapacağından, şampiyonluk için tek çıkışın bu olduğundan vs bahsediliyor. Hatayı hatayla kapatmanın da bu kadarına pes artık. Kulübün geleceğini ipotek altına almak da değil bu kulübün geleceğini düpedüz elden çıkarmak. Şampiyonlar Ligi’ne katılmadan, evden ligi ikinci bitiren kulübün PSG veya Barcelona’yla olan maçını izleyerek “ama esasında şampiyon bizdik yaa” diyerek mastürbasyon mu yapacak Fenerbahçe taraftarı?
Öncelikle kabul etmek lazım ki şu saatten sonra Fenerbahçe’nin gelecek sezonu ve belki de bir sonraki sezonu KAYIPTIR. Hedef bir sonraki sezonu (2022/2023) kazanmak olmalı. Fakat bunu yapmanın birkaç adımı var:
1 Olağanüstü Kongre: Ali Koç olağanüstü kongreye gidecek, başkanlığını pekiştirecek ve taze, agresif, kendisini karar alım süreçlerinde yalnız bırakmayacak, futbolun dinamiklerini bilen bir yönetim kuruluyla yola devam edecek.
2 Ersun Yanal’a bye bye: Ersun Yanal teknik direktörlük konusundaki yetersizliğini artık ispatlamış bulunuyor. Camiayı Aykut-Ersun kısır döngüsünden kurtaracak yerli veya yabancı yeni bir hocayla yola çıkmak gerekiyor. İsim, oynattığı dizilişi vs çok önemli değil, ancak artık lütfen modern futbolun gereklerini yerine getiren bir hoca seçilerek yola devam edilsin; ve bunun derhal yapılması gerekiyor. Ersun Yanal’ın sözleşmesi zaten sezon sonunda bitiyor, yeni hoca arayışlarına derhal başlamak gerekiyor.
3 Planlama ve strateji: Geldik en önemli maddeye. Artık Fenerbahçe yönetiminin bir karar vermesi ve adımlarını buna göre planlayarak atması gerekiyor. Şu saatten sonra artık a takıma flaş transfer yapmak bir strateji filan değil, düpedüz ahmaklık olacağından işin o kısmına hiç girmiyorum. Scouting’in nasıl Türk kulüpleri için vazgeçilmez olduğunu 3-4 yıl önce bu sitede yazmıştım. Şimdi artık önce Trabzonspor, sonra da Fenerbahçe kendi istekleriyle değil ama mecburen bu noktaya geldiler. Ali Koç çok açık ve sarih bir dille camiaya 2 milyon € bütçeyle ancak Zanka ayarında topçular alınabildiğini anlatmalı. Kulüp bunu sürekli bir iletişim politikası halinde sezon sonuna kadar sürekli olarak işlemeli. İlk başta mutlaka çatlak sesler çıkacaktır ancak en sonunda taraftar mutlaka ikna olacaktır. Çünkü matematik ortada.
Örneğin Appiah’ın transfer edildiği 2005 yılında Euro kuru 1,6 TL ve 8 milyon Euro’nun sadece 12 milyon TL ediyor. Aynı rakam bugün 2 milyon euro ve Zanka ediyor. Ayrıca 2005 yaz döneminin en pahalı transferi de 38 milyon € bonservisle Chelsea’ye giden Essien’di. Yani kabaca Fenerbahçe dünyanın en pahalı transferinin %20’si kadar bir parayı bonservis olarak verebilecek mali güce sahipti. Bugün Atletico Madrid’in aldığı Joao Felix’e oranlarsak (126M€) Fenerbahçe’nin gözü kapalı 25 milyon € (yani 150 milyon TL’yi, başka bir deyişle 2005’te harcadığından 12-13 kat daha fazla bir parayı) harcayabilmesi anlamına gelir. Bu, tek kelimeyle İMKANSIZ. Ancak, bunun tüm camiaya anlatılması gerekiyor. Çünkü Fenerbahçe şu an TL ile kazanıp EURO ile harcamaya çalışan bir kulüp ve bu sürdürülebilir bir düzen değil. İşte bu yüzden a takıma doğrudan yıldız oyuncu almaya çalışmak ahmaklık dedim.
Peki strateji ne olmalı? Kendimizi kandırmayalım, Fenerbahçe altyapıdan oyuncu çıkartabilen bir kulüp değil, hiç olmadı. Bu geleneği bozmaya en çok yaklaşan isim Beykan, Uygar, Ahmethan, Savaş, Recep Niyaz, Oğuz Kağan gibi isimleri a takıma kazandırmaya çalışan Aykut Kocaman olmuştu. Onun haricinde de kimseyi görmedik açıkçası. Dolayısıyla altyapı konusunda ya Fenerbahçe değişecek veya scoutingin genç yetenek dalına ağırlık veren bir yapı kurulacak. Bizim kültürümüze yakın Balkanlar (Arnavutluk, Makedonya, Almanya etkisine rağmen Bosna-Hersek) için hala geç kalınmış değil, Anadolu da keza öyle ve hatta Almanya’nın ve İtalya’nın yoğun etkisine rağmen Polonya ve Hırvatistan; yeter ki gelen çocukların gelişimleri için doğru fiziksel ve psikolojik ortam hazır olsun. Bu ortamı hazırlamak da yine yönetime düşüyor: 1 hatta mümkünse 2 yıllık feda! Camiaya kabul ettirmesi kolay değil, ancak artık deniz tamamen bitti. Fenerbahçe Falette ayarındaki gayet vasat bir stoperi bedavaya transfer edebilmek için maaş bütçesinde ayarlama yapmak zorunda, kulüp bu kadar bitik.
Toparlayacak olursak, Ali Koç seçim kampanyasını başlattığı zamandan bugüne kredisini çok hızlı bir şekilde tüketti. Oynadığı kartlar hep kaybetti ve artık kumar şansı kalmadı. Geldiği günden itibaren hep eksik olan planlama tarafı artık aksiyona dönüşmeli ve hem hoca seçimi, hem antrenör seçimleri, hem scouting ekibi bir plan dahilinde yürütülmeli. Bunu gerçekleştirebilmek için de camia içerisinde bugünkünden çok daha güçlü bir konumda olmalı, bunun yolu da kongre ve yeni, güçlü bir yönetimden geçiyor. Tüm bunlarla beraber 2 sezonluk feda ve sonrasında yine Fenerbahçe toparlanma sathına girecektir. Fenerbahçe’nin tarihinde bu daha önce yaşandı: 2004 sezonunda dönemin Ümit Milli Takımı’nın yıldız oyuncuları Volkan, Selçuk, Kemal, Tuncay, Serhat gibi isimleri van Hooijdonk, Rebrov, Ümit Özat gibi tecrübeli isimlerle birleştirilmiş ve beklenti ilk 3 olmasına rağmen o takım o sezon şampiyon olmuştu.
mail: onur.ilimsever@abcspor.com
twitter: @onurilimsever