BEN BU LAKABI SONUNA KADAR HAKETTİM ABİ-9
Futbola Çaykur Rizespor’da başlayıp 1993’te Gençlerbirliği’nden Fenerbahçe’ye transfer olan 1970 doğumlu oyuncu Fenerbahçe’de oynadığı dönemde çoğunlukla Uche ve Högh’le beraber ismi anılan bir oyuncu olarak hafızalarda kaldı.
Zamanın en iyi önliberosuydu, uzaktan çektiği şutlar kalenin bir kaç metre üstünden dışarı gitse de, her sezon başı “bu sene hakemleri hiç üzmeyeceğim”diye söz verip 5 haftada bir çoğunluğu hırçınllık ve itiraz sebepli kartlar görse de Fenerbahçe takımının en önemli oyuncularından biriydi.
Öyle böyle sert oynamazdı. Rakibi adeta yıldırırdı.
Rakip oyuncu önce orta sahada Kemalettinin hışmına uğrardı.
Kemalettin önce rakibin koluna girer, sarar, sarmalar, öper, koklar, dans eder ve hala Kemalettin’den kurtulmayı başardıysa da kendini bir anda Uche veya Högh’ün karşısında bulurdu.
Kemalettin’den sonra posa kıvamına gelmiş oyuncunun ayağından da topu, Uche veya Högh hangisi yakınsa tereyağından kıl çeker gibi alırdı.
Kendisine Komünist Kemo denmesinin sebebi de şudur:
İşçi Partisi işte bize oy verenler diyerek gazetelere tam sayfa reklam vermişti. Bir de baktık ki Bizim Kemalettin’in de adı o listede.
O günden sonra da Komünist Kemo kaldı adı.
Uche’nin Ebru Gündeş’in klibinde oynamasının ardından “ben de Ahmet Kaya’nın klibinde oynamak istiyorum” demesi de bu lakabın perçinlenmesine sebep olmuştur.
Daha sonra da 2006 seçimlerinde İstanbul’dan birinci sırada aday gösterildi İşçi Partisinden.
Kendisi belli ki gerçekten de gönül vermişti siyasete.
Aslında çok renkli ve dobra bir kişilkti.
Türk futbol tarihinin en dobra demecini Kemalettin’in verdiğine hakkında internette araştırma yaparken rastladım.
Diyaloğu olduğu gibi aktarıyorum:
-Kemalettin hakemler hakkında ne diyceksin ?
-Hakemler hakkında bir şey demek istemiyorum ama hepsinin Allah belasını versin
Şimdiki milyon dolarlık yıldızlar gibi sahada yürümez, takımı için canını dişine takardı.
95-96 sezonunda sadece 19 gol yiyerek şampiyon olan Fenerbahçe defansının bel kemiğiydi. Şu anda büyük takımlarda oynayan ön liberoların hepsinden daha iyidir, candır, futbol halkın oyunu olmalı diyecek kadar adamdır.
Zamanında bir Galatadaray maçında kaleci Hayrettin’e ceza sahası dışından kafayla attığı gol ve Hayrettin’in topun çizgi içinden çıkartmaya çalışırken ki debelenişi hala hafızalardadır.
Şampiyonlar Ligi ön eleme karşılaşmasında, deplasmanda Maccabi Telaviv’e yaklaşık 45 metreden, ıslak zemine güvenerek attığı şutla Fenerbahçe’nin ilk Şampiyonlar Ligi deneyimine de vesile olmuş oyuncudur aynı zamanda.
Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra pek çok Anadolu kulübünde forma giydikten sonra 2005-2006 sezonunda faal futbol yaşamına son verdi.
Maalesef bu piyasada hakettiği değeri görmedi Kemalettin.
O bir cengâverdi. O bir hırs Küpüydü.
Herşeyden evvel o iyi bir insan ve çok iyi bir entellektüeldi.
Fenerbahçe galip geldiğinde bir taraftar kadar sevinir, mağlup olduğunda bir taraftar kadar üzülürdü.
Diego Lugano gelinceye kadar ben böylesine yürekli oynayanını görmedim Fenerbahçe’de.
Yerine Murat Yakın transfer edildi çılgın paralara.
Murat daha klas bir oyuncuydu. Ayağına daha hakimdi. Daha yetenekliydi.
Ama 99 depreminden çok etkilendi ve apar topar kulüp buldu kendine yurt dışından.
Oysa Kemalettin Fenerbahçe için canını verirdi.
O yüzden Kemalettin en değerli oyunculardan biridir benim için.
Antrenörlük kariyerinde ve siyasi kariyerinde kendisine başarılar dileyerek sevgi ve saygımı göndermek istiyorum bu köşeden.
Hem Türk futbolunun hem de Türk siyasetinin Kemalettin ve Kemalettin gibilere çok ihtiyacı var.
Seni hiç unutmayacağız Komünist Kemo.
Seviyoruz seni.