Türkiye ligi mücadelenin çok, kalitenin az olduğu bir lig. Futbolcuların fazla iyi niyetli olmaması, hakemlerin oyunu pek okuyamaması ve maçı sık durdurmaları da önemli etkenler. Beşiktaş ve Bursa da bu ligin iki kalburüstü takımı ama nadir bölümleri hariç maçı büyük heyecanla izlediğimi söyleyemem. Kağıt üzerinde de pratikte de Bursa çok zor bir deplasman ve beraberlik de yenilgi de çok olası sonuçlar. Ancak, eğer Beşiktaş Avrupa’da ve ligde belli birtakım hedeflere ulaşmak istiyorsa bu tip zorlu maçları kayıpsız atlatması gerekiyor. Lokomotiv Moskova gibi Bursa da bu akşam Beşiktaş’ı iyi kilitledi ve kaliteli kadrosuyla Beşiktaş’ı oynatmamayı başardı. Ne var ki, kalite terazisinde ağır basan Beşiktaş 89’da Mustafa hocanın %51’lik takımı olduğunu gösterdi.
Maestro Oğuzhan sert oynayan rakiplere karşı maç içinde uzun süre kaybolabiliyor. İstediği oyunu oynayamayınca da agresifleşiyor. Ama öyle bir Allah vergisi yeteneği var ki, skoru değiştirebildiği için gerçek bir yıldız oyuncu. G.Antep maçında olduğu gibi bu akşam da Beşiktaş’ın çok kritik bir eşiği aşmasını sağladı. Quaresma ve Gökhan bazı maçlarda toplayınca tek bir Gökhan veya Q17 etmiyor ki bu akşam da onlardan biriydi. Çok top eziyorlar ve onların hatasından dönen her top Beşiktaş için tehlike oluyor. Yalnız yapabileceklerini ve potansiyellerini bilen için de vazgeçilmez oyuncular çünkü onlar da direkt skora etki edebiliyor. Yine de Quaresma ilk 11 oyuncusu değil ve sonradan girdiği maçlarda katkısı çok daha fazla. Zaten yorulduğu zaman oyundan iyice düşünce kartını görüyor ve hocaya da kendisini değiştirmek dışında seçenek bırakmıyor. Aynı şekilde Olcay da bu akşam oyunun kaderine etki eden ikinci isimdi ve Şenol Güneş’in Töre – Q17 ve Olcay’ı bir jonglör gibi yere düşürmeden rotasyonda maksimum beceriyle kullanması gerekiyor.
Sosa, bu kurgunun içinde sahiplenmesi gereken başrolü bir türlü üstlenemiyor ve takımın üzerinden alması gereken yükü alamıyor. Oğuzhan kilometre yaptıkça o sorumluluğu genç yaşına rağmen daha fazla alıyor. Necip sonuç olarak Sosa’nın yarısı kadar yetenekli bir oyuncu değil ama bu akşam da ona göre katkısı çok daha fazlaydı. Keza, İsmail de bizi Tosic’ten kurtarma yolunda yükselen performansıyla milli takım formasını da hak ettiğini bu akşam gösterdi. ‘İstikrar’ meraklısı milletimiz için de ‘çare Atiba’ diyorum, başka da sözüm yok.
Tolga’nın topu oyuna sokması oldukça kötü. Defansta da oyun kurucu futbolcu eksiği had safhada. Modern futboldaki olmazsa olmaz ihtiyaçlardan bir tanesi oyunu geriden kurabilecek defans oyuncuları ve her ne kadar göbekte Rhodolfo-Ersan ikilisi belli bir uyum yakaladıysa da top tekniğini geliştirmeleri gerekiyor. Üst düzey bir takım olabilmek için artık kaleci ve savunma oyuncularının top tekniği ve hakimiyeti son derece elzem. Yine de böyle zorlu bir maçta gol yemeyen defans ve kaleciyi tebrik etmek lazım ama büyük hedefler için de bu eksiklerini düzeltmeleri şart.
Dsudszak, Quenca ve Necid gibi hızlı hücum oyuncularına sahip olan Bursa, Beşiktaş defansını epey hırpaladı. Ayrıca Serdar Aziz’in yönetimindeki savunması da Beşiktaş forvetlerine pek geçit vermedi. Ateşli taraftarıyla, başarılı hocası ve sıkı kadrosuyla bu ligde çok rahat ilk beşe oynar ve hatta ilk üçü de zorlayabilir.
İskenderbey’in Avrupa’da yaptığı kıyağı bu hafta ligde de Rize yaptı ve en azından rakiplerden bir tanesine ciddi bir darbe vurdu. Fenerbahçe ise futboluyla yine eleştiriliyor ama puanları da tek tek gollerle toplamaya devam ediyor. Bu ligde kalite yüksek olmasa da puan aslanın midesinde ve Beşiktaş da bu akşam Teksas’ın böğründen o puanı söküp çıkardı. Kestanesi ve Beşiktaş nefretiyle ünlü Bursa’yı bir kez daha deplasmanda hele bir son dakika golüyle yenmek tabii ki keyifli ve Beşiktaş bu ciddiyetle oynarsa sağlam takım olma yolunda üzerine koyarak yoluna devam edecektir.
Gordon Milne her maçtan sonra ‘it was a hard game’ (zor bir maçtı) derdi. Haklıydı ve ben de ilave edeyim: ‘it doesn’t get any easier’ (hiçbir zaman da kolaylaşmıyor)!
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3