https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KAZANMA ALIŞKANLIĞI

Okunması Gerekenler

KAZANMA ALIŞKANLIĞI

Beşiktaş’ın sezon başından beri ligde başaramadığı şey üç kez üst üste kazanmaktı. Bu tür psikolojik eşikleri aşabilmek önemlidir. Eğer bugün bu eşik de aşılabilseydi derbi galibiyeti daha çok anlam bulacak, şampiyonluk yolunda en önemli şeylerden biri olan “kazanma alışkanlığı” da elde edilebilecekti belki. Ancak Siyah-Beyazlılar bunu başaramadılar, geçen hafta 7 günde alınan 3 galibiyetin getirdiği özgüven ve morallerini de törpülemiş oldular.

Şenol hoca Galatasaray derbisini kazanan 11’den sadece sakat Caner yerine Gökhan’ı koyarak çıkarttı takımını sahaya. Bunu derbi galibiyetinin ödüllendirilmesi olarak mı okumalıyız, yoksa eksiklerden dolayı çıkartabileceği yegane kadro olarak mı gördü, orası tartışmaya açık. Ben ikinci seçenek olduğunu düşünüyorum.

Lakin şaşırdığım en önemli nokta, derbi maçından sonra da değindiğimiz gibi geçen sezon Tosic ve Vida varken dahi sık sık Pepe’nin yanında stoperde oynattığı Medel’i şimdi bu kadar yokluk içinde neden bu bölgede kullanmadığıydı. Çünkü Medel’i illaki orta sahada kullanmak gibi bir ihtiyaç yoktu, formda Dorukhan’ın yanına Atiba veya Oğuzhan yerleştirilebilirdi. Hani defansta Pepe’nin yerine o bölgenin oyuncusu olan Roco veya genç Fatih’i kullanabiliyor olsa yine fazla sorgulama ihtiyacı hissetmeyeceğiz, ancak biri sakat birine de şans vermiyor. Hal böyleyken stoperde Medel yerine en oynamaması gereken Necip’i oynatarak taraftarlarına sinir harbi yaşatıyor!

Şimdi maçı izlemeyenler veya boş gözlerle izleyenler şöyle düşünebilir; “madem maç golsüz bitti, hatta Necip birkaç kritik müdahale de yapmış, eleştirecek onu mu buldun!” Ama karşılaşmayı dikkatli izleyen gözler Necip’in oyunu ne kadar bozduğunu, özellikle ilk yarıda ne çok amaçsız, asla yerini bulmayan uzun toplarla (Caner’i aratmadı sağolsun!) takımın balansını bozduğunu muhakkak görmüştür. Daha önemlisi asli görevlerini de aksatıyor olmasıydı, defanstan çıkarken yerden verdiği pasların çoğu da ya rakibe gitti, ya zordaki arkadaşlarına atarak onları da tehlikeye soktu. Necip kardeşimizin tekniği o kadar yetersiz ki, kendisine 10 metre uzaklıkta bir nokta gösterip topu buraya at deseniz, 10 denemenin 8’inde atamayacağına bahse varım! Bazı gol olmak üzereyken yaptığı müdahalelerin yayıncı kuruluşun spikeri ve yorumcusu tarafından övüldüğüne şahit olmak ise iyice çileden çıkarttı! Yahu o pozisyonların başına dönüp bir bakın bakalım, ortada fol yok yumurta yokken saçma sapan top kayıplarıyla rakibe gol fırsatını veren kimmiş acaba?

Her neyse bu konuda daha fazla kelimeyi ziyan etmek istemiyorum. O bölgede Medel’i kullanmayan Şenol hoca bu konudaki tek sorumludur ve korkarım ki son 2 maçta gol yenmemiş olmasına aldanarak hatasını sürdürmeye devam edebilir. O nedenle bir an evvel diğer defans oyuncularının iyileşmesini veya hocanın gençlere şans tanımasını umuyorum.


Beşiktaş ilk yarım saati geride bırakırken yavaş yavaş Güven’e top şişirmenin saçmalığının farkına varıp, topu yere indirip düzgün paslaşmalarla hücuma kalkmaya başladı ve bu da hemen farkını gösterdi. Ljajic’in kaçırdığı iki fırsat ve Güven’in ofsayt nedeniyle sayılmayan golü birkaç dakika içinde gerçekleşti. Güven’in yaptığı gol vuruşundaki saf yetenek herkesin dikkatini çekmiştir. O muhteşem aşırtmayı Larin veya Mustafa Pektemek’in yapabildiğini tahayyül edebiliyor musunuz? Ben edemiyorum! İşte bu nedenle bu çocukta ısrar etmeye kesinlikle devam edilmeli, ama tabii ki doğru oyun tarzıyla. Eğer kısa boylu, seri, fuleli vb. özelliklere sahip bu forvetimize ilk yirmi dakikada olduğu gibi anlamsız uzun paslar atılıp iş yapması beklenilirse birkaç maç sonra yıldızı sönmeye başlar. Topun yere indirildiği oyun tarzında ise Güven pırıl pırıl parlayacaktır.

Diğer umut veren isimlerden Dorukhan yine formda çizgisini bozmadı, Medel ile beraber maç boyunca rakibi her daim zorlayan, çok çalışan oyun tarzlarını ortaya koydular. Ancak maalesef onların mücadelesiyle açtığı yolda yaratıcılık noktasında beklentilerimizin olduğu oyuncular hayal kırıklığı yarattılar. Özellikle Sol açıkta Mustafa oynarken Babel’in kıymeti sanırım daha iyi anlaşılıyordur. Yönetimin Babel konusuna el koyarak, anlamsız tartışmalara acilen son vermesini ve oyuncuyla anlaşması gerektiğini düşünüyorum. Adam geldiği günden bu yana 2 yıl içinde 10 yıldır hiçbir kanat oyuncusunun vermediği katkıyı verdi ve zam istiyorsa bunu da hak ediyor. Eğer gönderilirse bir 10 sene daha aynı verimde bir kanat forvet alınamayacağına adım gibi eminim!

Mustafa’nın dışında Quaresma ve Ljajic de skor üretme noktasında yetersiz kaldılar. Özellikle Quaresma o kadar çok top kaybı yapıp, rakibe de ani hücüma çıkma imkanı verdi ki, onun arkasını toplamak için Medel, Dorukhan ve bek oyuncularımız ekstra efor sarf etmek zorunda kaldılar. Quaresma’nın artık tartışmaya yer olmaksızın son sezonu olması gerektiğini kabul etmemek Beşiktaş’a ihanetle eşdeğerdir.


Beşiktaş bugün eğer öne geçebilseydi muhtemelen maçı koparırdı. 30-45 ve 45-60 arası dönemlerde gole ulaşabilecek iyi oyunu da oynadı, ama becerikli ayak eksikliği çok net hissedildi. Bizim ligimizde kilidi açacak bir santraforun olması şampiyonluk yolunda daima bir adım önde olmayı beraberinde getiriyor. Bunun avantajını geçen sezon Galatasaray yaşadı, Gomis’in takımı tek başına sırtlayan müthiş son vuruş ustalığı, puan kaybıyla bitebilecek çok sayıda maçı takımına kazandırdı. Ama bunun kıymetini bilemediler, başarı şımarıklığı beraberinde getirdi ve sanki Gomis’in şampiyonluktaki payı çok azmış gibi bir muamele yaparak en büyük kozlarını çok kolay bir şekilde harcadılar. Beşiktaş yönetimi ise bütün bir yaz transfer döneminde en çok önem vermesi gereken golcü takviyesini son ana kadar ciddiye almadığı gibi, transfer döneminin bitmesinden sonra elindeki iyi kötü idare edebilen tek golcüsünü sattı. Rakibi en büyük kozunu kaybederken, bu kozu eline geçirebilseydi şu an şampiyonluğun en büyük adayı olabilirdi Beşiktaş. Son haftalarda Güven Yalçın bu alanda büyük umut veriyor, evet. Ama bu çocuk tek forvet oynamaya uygun bir yapıda değil, ancak üçlü forveti çok iyi uygulayan bir takımda veya çift forvet düzeninde faydalı olabilir. Dolayısıyla ligin 2. yarısı bunlar düşünülerek planlanmalı, hoca hangi sistem üzerinde duracak, bu sistemi hangi oyuncular üzerinde ısrar ederek uygulayacak, hangi oyuncuları yavaş yavaş emekliye ayırması gerekiyor vs. vs. Tüm bunlar Beşiktaş’ın 2. yarıda lig yarışında ne kadar ağırlığı olacağını ve gelecek sezonun kaderini belirleyecektir.

Artık yaşı oldukça ilerlemiş olan Tolga Zengin, Atiba, Quaresma, Pepe, Love gibi isimlerden kurtulup takımın gençleşmesine yardımcı olmak gerekiyor. Ayrıca disiplin sorunları olan Caner, G.Töre, Tolgay ve yetenek eksiklikleri olan Roco, Necip, Pektemek, Larin gibi arkadaşların da rahatlıkla gözden çıkartılabilecek isimler olduğu fikrindeyim.

Bunların ayıklanmasının ardından yaşı 27 ve altında olan Karius, Dorukhan, Güven, Oğuzhan, Ljajic, Fatih gibi iyi bir genç grubumuz kalıyor elde. Bunlarla beraber Vida, Medel, Lens, Babel gibi orta yaşlarında ve daha birkaç sezon fayda verebilecek bir oyuncu grubu var. Tecrübeliler grubundan da bir sezon daha oynayabileceklerini ve takıma ağabeylik yapabileceklerini düşündüğüm Adriano ve Gökhan Gönül’ü sayabilirim.

Eğer eldeki bu oyuncu grubuna devre arasında 2, sezon sonunda da 3 tane daha ihtiyaçları karşılayabilecek, yaşı geçmemiş, kendini ilk defa/yeniden ispatlamak isteyen (Bkz. Cenk/Babel örnekleri gibi) nokta transfer yapılabilirse, altyapıdan da takviye olarak takıma katılabilecek birkaç genç yetenekle beraber yeni bir başarılı jenerasyonun daha yaratılabileceğini düşünüyorum. Tabii tüm bunlar gerçekleşirken takımın başında Şenol hoca mı olur, yoksa tamamen yeni bir serüven mi başlar, sanırım bunu ligin ne şekilde tamamlanabildiği belirleyecektir…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular