https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KALİBRE

Okunması Gerekenler

BULENT BILIRGENGerçeği ne kadar görmek istemesek de artık kabul edelim..Türkiye’de, en yüksek  ekonomi  yaratan spor dalı olan futbol en düşük kalibredeki insanlar tarafından yönetiliyor. TFF’den başlayıp , tüm kuluplerin yönetimine, hatta sahayı yöneten hakemlere kadar gittiğimizde kalite kavramını bulmak oldukça zor. Tabi  içindeki bireylere tek tek suç atmak ne kadar doğru  ama sistemin kendisinin kirli olduğu yadsınamaz bir gerçek bana göre.. Aslında ülkemizin yabancısı olduğu bir metodoloji değil bu.. Meclisin ortalamasına baktığımızda çok kaliteli bir topluluk ile karşı karşıya olmadığımız açık. Çok klişe bir laf var ‘’Meclis toplumun bir yansıması’’ diye.. Evet , her toplumda olduğu gibi bizde de gerek kültürel gerek değerler gerekse de zeka açısından farklılıklar mevcut. Ama konu  yönetmek ise,  görev alacak kişiler temsil ettikleri toplulukların ortalaması yada yansıması değil onları geliştirecek, harekete geçirecek kapasitede ve karizmada olmalıdırlar. Doğrudan geçişi yapalım futbolumuza.. En üst yöneticimiz Yıldırım Demirören.. Kulüpler birliği başkanı Göksel Gümüşdağ.. En popüler 3 külübümüzün ikisinin başkanları  Aziz Yıldırım ve Fikret Orman.. Aslında bu yazı burada bitmeli ama devam etmeyi deneyeyim..

 

fener1Fenerbahçe’den başlayalım… 3 Temmuz sürecinde ‘’ne var yani yaptıysak sadece biz mi yaptık herkes yapıyor zaten. Tek suçumuz yakalanmak’’ noktasından hareket eden Aziz başkan‘’ biz değil karşı taraf şike yaptı olamadığımız yıllarında şampiyonluklarını bize verin, hatta kazandıklarımızı bir daha verin’’ noktasına varmıştır.. Aslında bu gelinen noktayı cok başarılı bir algı yönetimi olarak değerlendirip bu açıdan tebrik etmeyi düşünsem bile,  o telefon dinlemelerinde ortaya çıkan seviyesiz durumun hiçe sayılması aklıma geldikçe içimden çıkan kelimeleri yönetemiyorum. Peki bu anlayışın yönettiği camia, yarattığı ekonominin karşılığını futbol arenasında aldı mı? Buna karşılık futbol dışından kişilere ve kurumlara yönetimi bırakılan Basketbol ve Voleyboldan bir karşılık alındı mı? Fenerbahçe Ülker ile basketbol ; Acıbadem ile de ivme kazanıp diğer sponsorlar ile devam ettirilen Voleybol şubelerinin göğüsleri nasıl kabarttığı ortada.  Eğer söylentiler doğru ve İtalyan Koordinator Ali Koç’un başkanlığı Aziz Yıldırım’dan devir alma şartlarından biri ise, kurumsallık adına atılmış çok önemli bir adımdır. Fenerbahçe kendi içindeki yüksek kaliteli kapasitesini yönetimine yansıtabildiği takdirde, Avrupanın elit takımları arasına girecek ilk Türk takımıdır.

 

 

bjk balik 1Beşiktaş’da da biraz benzer biraz farklı durumlar var aslında.. Çok yakın geçmişte Milangaz’ın parasını verdiği ve sadece Ergin Ataman ve ekibinin yönettiği basketbol şubesinin neler yaptığı ortada. Sonra ne oldu peki? Camia olarak, yaklaşık 15 yıllık kültürel erozyonun tamircisi olsun, kulubü başarıdan çok özüne geri koştursun diye seçtikleri başkan ne yaptı? Önce feda dedi, küçülmek lazım dedi. Zaten kötü giden futbol takımının istikrarını hiç bozmadan, güzelim şampiyon baketbol kadrosunu top yekün ezeli rakiplerine hediye etti. Yani eğriye selam doğruya tamam dedi.. Baktı olmadı stad yapalım biz rakiplerimiz gerisinde kaldık dedi. Ağustos dedi, Eylül dedi , Ekim dedi.. Sonra ben arada bir yalan söylerim dedi.. Şimdi ne yapıyor? Futbolcudan para kazanmakta $ampiyonuz diyor.. Aslında dışarıdan bakıldığında kaliteli, modern ama aynı zamanda gelenekçi bir profil Fikret Orman. Ama gel gör ki içerden bakıldığında antreman topçusu gibi maçtan önce uçup iş icraata geldimi konan cinsden..Vaziyet karanlık Karakartallar için..Üstelik yukarıdaki ezeli rakibi gibi ekonomik kapasitesi de yok.. Hele yöneten karizması olup da camiada sözü geçecek kişi sayısında da büyük eksiklik yaşayacağını düşünüyorum. Yani içindeki kaliteli kapasiteyi yönetimine çok zor yansıtır. Ne yapmalı ne etmeli camianın doğal yapısına uygun insan topluluğunu bir an önce harekete geçirmeliler. Yoksa Fikret başkanın, hayran olduğu padişahı değil bir stad Beşiktaş’ın ortasına küllüye yaptırsa kurtamaz bu kulübü..

 

 

GS GENCLER TRIBUNSon olarak değinmediğim GS ile ilgili bir kaç söz.. Öncelikle belirteyim ki aşağıda vereceğim kişiler ve kurulan ilişkilerin savunucu değilim kesinlikle. Sadece yönlendiren ile yönlenenin kalibre farkının getirdiği sonuçları ortaya koymak amacım.. Dışarıdan yaptığım gözlemlere göre, icraatların biçimi olarak zaman zaman etik dışı örnekler sergilese de yapısal olarak doğru kurgulanmış bu yönetim biçimi Galatasaray’ı başarıya taşımakta..Şöyle ki; Türkiye’nin ve diğer futbol aktörlerinin tam aksi şekilde yönetiliyor çoğu zaman.. Hatta biraz da aşırıya kaçarak.. Yönetimsel aksiyonlar açısından, taraftarından tamamen uzak  adına kısaca ‘’liseli’’ dedikleri belli bir zümrenin sözü geçmekte. Her kişiyi,  kurumu ve kuruluşu çok verimli kullanıyorlar kendi çıkarları için..Hiç de sıkılmadan, utanmadan. Fatih Terim- Mehmet Ağar,  A.Albayrak -Mesut Yılmaz gibi ikililerin bu yönetim kademesini oluşturan zümre ile hiçbir ilgililerinin olamaması başarıya giden yolda  kendilerinden verim alınmaması anlamına gelmiyor. Ya da, Stad açılışında, 50 bin kişinin yuhaladığı bir partiye, taraftarlarımızın %90 ı oy veriyor diyebiliyor başkanları pekala…Diğer iki büyük camiaya karşı daha gizli, özünde muhafazakar bir anlayış hakim.  Birbirini bir kaşık suda boğacak insanların ne kadar fazla olduğu düşünülse de konu Galatasaray’ın başarısı olunca birbirine kenetlenen bir camia izlenimi veriyorlar..Karar alıcılar yüksek, uygulayıcılar hangi ihtiyaca yönelik ise o kalibrede… Sonuç ne peki? Futbolda son çeyrek asrın Türkiye’deki açık ara en başarılı spor kulubü. Ekonomik durum mu? Borcum borc alacaklılar düşünsün..

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail : bulent.bilirgen@abcspor.com

twitter : @BilirgenBulent

 

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular