Özellikle 19.yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nin günlük hayatında kullanılmaya başlanan bu terim o zamanlarda devlet adamı kıtlığı olarak kullanılıyordu. Kaht kelimesi kıtlık, rical de elinden iş gelen yetişmiş, ehil adam anlamına gelen recül kelimesinin çoğuludur. O dönemde yetişmiş devlet adamı bulmakta zorlanan Osmanlı’da devleti yönetecek nitelikli bürokrat ve yönetici bulmak imkansıza yakındı zira rical-i devlet yetiştirme amacı ile özellikle Tanzimat sonrasında yurtdışına giden genç adaylar Avrupa’daki akımların etkisi ile farklı yönetim anlayışlarına meyletmişler, yurtta kalanlar da kırıntıları kalan imparatorluğu yönetecek kaliteyi gösterememişlerdir.
Kaht-ı rical aslında Osmanlı’nın yaşadığı sonun bir sebebi değildi ama emperyal tarihin o şekilde bitmesinin sebeplerinin başında geliyordu. Sistem, nitelikli adam yetiştiremediği için o düzenden çıkan adamlar kriz dönemlerinde çuvallıyor ve önlenemez son kaçınılmaz oluyordu. Zaten iyi yöneticilik kriz zamanlarında uygulanan bir özelliktir, gül bahçesinde gezerken herkes yönetici olur.
2000’li yılların ikinci on yılına girdiğimiz şu günlerde dünyada var olan ricalin niteliğini konuşmak abesle iştigal olur zira her şey ortada, alenen gözükmektedir.
Türk futbolu da ülkenin ve günlük hayatın bir aynası olduğuna göre bu kıtlığın futbolumuzu da boğazına kadar esir almış durumda olduğunu gönül rahatlığı(!) ile söyleyebiliriz.
Ülke futbolunu yönetenler, kadim camialara başkan ve yönetici olanlar, milyarlık takımları idare etmeye çalışanlar, arenada halkın önüne atılan milyarlık atletler, görevi yanlışları sorgulamak olmasına rağmen sadece, gücü elinde tuttuğunun zannedenlere, annex olmaya çalışan medya mensupları ve düşünmekten çok tüketmeye yönelen bir taraftar güruhunun oluşturduğu futbol dünyasının içerisinde bulunduğu durum ortadadır.
Neden bu kadar negatif olduğum hususuna gelince size, gözlerinizi kapatıp gözünüzün önüne son yıllarda yaşanan tüm olayları getirmenizi tavsiye ediyorum. En eğitimli olduğunu iddia edenin bile çarkın içerisine girip, belki de gerçek yüzünü gösterdiği, sisteme hizmet ettiği bir ortamda benim kullandığım kelimeler iyimser bile kalabilir.
Azınlıkta kalmış, akıllı ve sorgulayan insanların resmen akılları ile dalga geçmeye yeltenen bir zihniyet dalgası ile karşı karşıya olduğumuz kesin. Sanki toplumun gündemi değişsin, futbol kaosu ile onları uyutalım diyen bir zihniyet bütün bunları toplumun önüne sürüyor ve spektrumun negatif ucunda yer alanlar da bu zokayı yutuyor gibi bir izlenim var, bende.
Hayatın diyalektik çerçevesinden bu kaht-ı ricalden mutlaka bir gün çıkacağız çünkü her negatif durum arkasında bir pozitiflik biriktirir. Her şerden hayır çıktığı gibi bu sıkıntıdan da bir şekilde çıkılacaktır ama futbol dünyasının artık uyanması gerekiyor. Kaht-ı rical’in tam göbeğinde yani Tanzimat döneminde yurtdışına gidenlerin dönüşlerinde ceplerinde getirdiği zihniyet devriminin benzerini şimdi yurtdışına giden genç atletlerimizin bize yanlarında getireceği mentalite ile yaşayacağımız ümidini korumalıyız.
Yazımın başında tüm dünyada kaht-ı ricalden bahsettim ama özellikle Eski Kıta Avrupa’nın fundamentalleri her şeye rağmen bir sisteme dayanmaktadır ve altyapısal olarak hem bizden hem diğer kıtalardan öndedir. Bu sebepten buraya ne kadar çok adam gönderip eğitirsek bizim için o kadar iyi olabilecektir.
En kısa sürede bu kıtlıktan çıkıp akıl bolluğu yaşamak dileğiyle.
Herkese sıhhat, akıl, huzur ve spor dolu bir hafta dileklerimle…
mail: osman.cetin@abcspor.com
twitter: @msdoc78