NIL RANGER... Yetenek derseniz fazlasına sahip, herkesin wonderkid olarak gördüğü ve ileride çok büyük yıldız olacağı konusunda emin olduğu ama öte yandan tam bir suç makinesi; verilen 1001 şansa rağmen iflah olmayan futbolcu.
Kötü semtlerde büyüyen fakir çocuklarda, aile de sorunlu ise; uyuşturucu-kumar-silah-kavga-hırsızlık-darp gibi sorunlara çok rastladık ama hepsine birden tek bir kişide denk gelmek!..
1991 yılında Kuzey Londra’da doğmuş, yaşıtlarından çok önde olduğu fizik ve yeteneği sayesinde, daha 10-11 yaşındayken Crystal Palace altyapısına girmiş.
Ama sonrası tam bir suç makinesinin sözlük tarifi!..
12 yaşında öğretmenin elindeki tepsiye vurup elini kıracak derecede zarar vermek.
Okuldaki diğer öğrencilerin telefonlarını ve eşyalarını çalarak, sokaklarda satıp, o paralarla da esrar içip, kumar oynamak.
Dersin ortasında arkadaşını çakmakla yakmak. Başka bir arkadaşını tuvalete kilitlemek.
Sonrasında mecburen, öğrenme güçlüğü ve davranış bozukluğu olan çocukların bulunduğu özel bir okula yerleştirilmek ama inanılmaz sıkı kontrollere rağmen, orda da tüm bu kanun dışı eylemlerine devam etmek.
Katıldığı çetede, arkadaşları ile beraber daha 14-15 yaşlarındayken bir liseyi soyup tutulanmak ve ev hapsi cezası almak.
Buna rağmen yine de evden kaçıp suçlara devam etmek.
Sonrasında Southampton’un meşhur Azizler Akademi’sine geçiyor. Daha ilk maçında sonradan oyuna girip 2 de gol atınca, herkes “acaba burada rehabilite mi olacak” diye düşünürken, 4 ay hapis cezası alıp, 2 ayını yatarak şartlı tahliye oluyor.
Ve bir nevi Balotelli tarzı hatta daha beteri olan Nil, bu kadar saatli bomba ötesi bir CV’ye rağmen, inanılmaz yetenekleri, kalitesi ile Newcastle ona teklifte bulunuyor.
17 yaşında askeri kamp gibi yönetilen, Newcastle altyapısında bir anda 15 gol atarak, tüm Ada’da o senenin wonderkid’i seçiliyor!..
Ve o zamanın teknik direktörü, aynı zamanda kulübün de efsanelerinden Alan Shearer artık düzeldiğine kanaat getirirek, ya da kalitesiden dolayı bu riski alarak ona 3.5 senelik sözleşme imzalatıyor.
2009 U-19 Avrupa Şampiyonasında final oynayan (Ukrayna’ya 2-0 kaybetmişlerdi), Kyle Walker, Trippier, Danny Welbeck’li kadronun da as elemanlarından biriydi o zamanlar ve turnuvada gol de atmış, final maçında da yer almıştı.
Biz Newcastle’a donelim; ilk maçındaki mücadelesi ile de, St James Park tribünlerinden alkış alıyor ama huylu huyundan vazgeçer mi?
Aldığı yüklü primin tamamını yatırdığı lüks araba, elinde (sahte de olsa) silahla sosyal medyaya verdiği poz, akabinde de alkollü araba kullandığı için ehliyetine el konması ve sokak kavgasında hapis cezası alıp, şartlı tahliyeye dönmesi.
Bu kadar da olmaz demeyin, daha bitmedi!.. 2013 senesinde tecavüz ve darp suçlarından mahkemeye çıkma, ve artık gözden düşüş. Soluğu ancak 3’nci ligdeki Swindon’da alabiliyor.
Her gittiği yerde “ben artık değiştim, son bir şans” diyen ve bunu minimum 7-8 yerde söyleyen ama oralarda da olaylara suçlara devam edip, sonrasında da bir taksinin camını kırma, bir kadına yumruk atma gibi eylemlerde de başrolde var.
Bu yazdıklarımız belki vukuatların yarısı ama biz yazarken, eminim siz de okurken “artık yeter” dediniz.
Bir futbolcunun hele de forvetse, sabıka kaydı gol sayısından fazla olur mu? Ya da daha ileri gidelim, öz annesi bile bıkıp, dayanamayıp evinden kovar, polise ihbar eder mi ?
Sonuç olarak, bizce bunca şeye rağmen, alt liglerde de olsa futbola devam edebilmesi peri masalı ötesi hatta “değil hapse girmediğine, 30 yaşına dek ölmediğine bile şükretmeli”, arıza demenin çok ama çok hafif kaçacağı canlı bomba futbolcu!
ABC SPOR
photo : getty images