https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

İZLENİMLER

Okunması Gerekenler

İZLENİMLER

Dünkü maçı mabette izlediğim için televizyonun gösterdiğinden çok farklı bir Fenerbahçe göreceğime emindim, keşke görmez olaydım. Kadıköy çarşıda başlayan maç hazırlıkları boyunca etrafıma baktığımda yıllar öncesindeki maç öncesi yemeklerdeki coşkunun aynısı görünce dedim “iyi ki gelmişim”. Stada doğru yola çıkarken ki sükûnet sanki bir şeylerin habercisi ama neyin acaba?

Stada girmeyle hepimizin aklına en güzel fikirlerin geldiği mola noktasına selam ettiğimde duyduklarım bir iç kararttı.

Bugün nasıl olacak bu iş almamız lazım ama nasıl?

Harun oynuyormuş, penaltı dışında işe yarar umarım

Abi almamız lazım, başka yolu yok.

Hep bir karamsarlık. Maç başlamadan önce önce sadece kale arkasında tezarühat olması (sanırım GFB) diğer tüm stadın sessiz olması ve hiç katılmaması da enteresan. İşte o anda anlıyorum bir şeyleri ama kondurmak da istemiyor insan.. İçimde bir ses diyor ki, “taraftar takıma desteğe değil, klübe desteğe geliyor.” O ne biçim ses, sustur diyorum kendi kendime..

Ve dünyanın en güzel takımı Ataşehir’de Barselona karşısına favori olarak çıkarken, aynı isimdeki dünyanın en güzel (!) takımı Sivas karşısına favori çıkamıyor. Gönlümüz favori dese de akıl “ulen kayberiz” diyor. Ve dünyanın en sıkıcı 45 dk’sı başlıyor. Ben hayatımda en son Avrupa kısa filmler festivalinde zorla gittiğim üniversite yıllarında içimi afakanlar basmıştı, bir de dün!. Bu gözler bunları nasıl gördü, beynim anlamadı:

Top almamak için boş alanlara kaçmak istemeyen topçu gördüm. AYEW

Harun topu oyuna sokarken, eliyle dur bi kardeşim diyen defans gördüm. SKRTEL

Deli Nezihi’ye benzettiğim topçunun, rakip takım oyuncusu gelirken ona kıçını dönüp kaleye doğru giderken gördüm. SADIK

Sağ kanatta defalarca çalım yeyip, yerlere yatan topçu gördüm. ISLA

Boyu tahminimden kısa ve kafası çok karışık topçu gördüm. ZAJC

Arkadaşlarının nerde olduğunu bilmeden havadan gelen topu arkaya aşıran topçular gördüm. MOSES, SOLDADO

Taç atışı yapılırken atandan kaçan topçular gördüm. TÜM TAKIM

Önünde boş kulvar varken gelen topu alıp, geriye veren topçu gördüm. MOSES

Fenerin en çok birbirine top atan iki topçusunu en az 1/3 zamanda izledik. SADIK-SKRTEL. (Dünya rekoru kırdılar bence)

Oyunla paralelize olup beyni jöle olmuş taraftar gördüm. Ben dahil ilk defa “ayağa kalmayan cimbomlu olsun” bağırmasına kıçımızı oynatmadık.

 

Daha neler neler. Devre arasında hepimizin konuştukları:

Totem yapalım, yer değiştirelim.

Bu maçı kaybedersek, taraftar sahaya iner.

Bu Hakan Keleş’in başı kıçı neden oynuyor?

Sivas’ın 20 numarası kim olm? Bizde öyle topçu yok lan!

Fenerbahçe’nin en çok takım için çalışanı, şu an sahadaki çimenleri düzelten emektarlar. Takımdan daha çok iyi sahayı parselliyorlar ve ne yaptıklarını biliyorlar.

 

Ve ikinci yarı, gol öyle bir geliyorum dedi ki, neden daha önce atamadılar anladım. Ve Tanrı bize öyle acıdı ki, Topal sakatlandı. Bu takımdan bir mok olmaz diyen bizlerin bile unuttuğu Ekici girdi. Moses aslında açık değil ön iç oyuncusu olduğunu anladı. Ve goller geldi. Gollerin tamamını Soldado ’ya yazarım ben. Onun topu tutup adamı ekarte edip, Hasan Ali’ye attığı top olmasa o pozisyonda olmaz. Ekici evet iğne deliğinden geçirdi topu ama 3 duran topu da aynı açıda kaleye atanda kendisi idi. Yine de iyi ki var!

 

O kadar futbol yoktu ki, ligden düşen bir takım gerçekten Fener’den ne kadar kötü olabiliyor merak etmedik desem yalan. Düşmek için her şeyi yapıyorlar. Bunların yanında:

 

Ersun yapamadın hocam. Sadece gaza getiriyorsun ama hala ilk yarı fosur fosur uyuyorsun. Hep aynı taktik. Yaratıcılık sıfır.

Hakan Keleş, elin popon ayrı oynadı, Galatasaraya öncesi Fenere kapama cezası almak için yapmadığın kalmadı. Ama beceremedin. Neyi becerdin biliyor musun. Maç bitince popona ayakların vurarak kaçmayı! Enfesti.

Yine Ersun hocam, anladık sahaya odaklanamadın ama dönüpte Hakan Keleş’e Aykut hocam vari elini kaldırıp “ ne yapıyorsun sen” de yapmadın ya, yazıklar olsun!

33 numara, 97 doğumlu adamsın, Fatih Aksoy, Beşiktaş altyapılarında da, A takımda da oynamışsın, bak genç yerde o kadar yatılmaz, hadi yattın, jet hızıyla kalkılmaz, hadi kalktın, su içerek kenarda o kadar hızlı koşulup, seyirciye karşı su tükürülmez. Hele taş atılırken arkana dönüp seyirciye küfür edilmez. Beyinlerimiz uyuştu ama unutmayız!

 

Son diyeceklerim: Ersun hocaya:  takımı kurarken ilk koyacağın adamlar: Ekici, Jailson, Soldado, Moses (ama ileri iç), Tolgay olmalı. Ve kalanını da seneye düşünme, zor zamandan yanında olmayanı hiç dikkate alma. Ve öyle ya da böyle orta sıralarda bir yerde bitireceğiz. Seneye kuracağın takımın oyuncularını oynat. Nargilecilere – Slimani (közcü), Benzia (nargileci)- uyguladığın tarifeyi kat ve kat hakeden topçular gördü gözlerim.

Yoksa arkadan “ bir efsaneydi” şarkısı çalınması çok yakındır.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: yakup.borekcioglu@abcspor.com

twitter: @Yborekcioglu

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular