Tamam, Fenerbahçe kadrosunda yetenek eksikliği var. Bunu sağır sultan da biliyor zaten. Yaratıcı olamıyoruz, adam eksiltemiyoruz, araya final paslarını atamıyoruz. Temcit pilavı gibi aynı şeyleri tekrarlamanın manası yok ama ”düz” takım olmaktan dolayı en çok ızdırabı sanırım Krasnodar maçında çektik. Hakikaten ömür törpüsü gibi bir oyun oynadık. Doğru dürüst pozisyona bile girmeden de 90 dakikayı tamamladık.
Ancak herşeyi yetenek eksikliğine bağlarsak hata yaparız. Bir defa takım kafa olarak maça hiç hazırlanamamış. Akıllar neredeydi bilemiyorum ama maçın daha başında Krasnodar’lı oyuncu elini kolunu sallayarak orta sahadan topu taşıyor, pası verdiği arkadaşı ceza alanı içinde hiç bir dirençle karşılaşmadan ortayı yapıyor, kafayı vuran Claesson da bomboş durumda golü atıyor. Basan yok, alan daraltan yok, rakibe yakın duran yok, yalandan da olsa ayağını kafasını uzatan da yok.
Hiç bir üst düzey takımın maçın 4.dakikasında yemeyeceği cinsten bir gol. Hadi maçın ilerleyen dakikalarında olsa yorgunluk dersin ama henüz başında böyle bir gol ancak konsantrasyon eksikliği, rakibi küçümseme, motive olamama, moralsizlik gibi psikolojik nedenlerden biriyle açıklanabilir. Kafalar açık şekilde başka yerlerdeydi, neredeydi onu bilemiyorum ama bir yerlerdeydi işte.
Üstelik tek problem bu da değildi. Fizik olarak ta çok kötü gördüm Fenerbahçe’yi. Hasan Ali uzun zamandır idare ediyor. Hücumda zaten hemen hemen hiç yok, defansta da aksıyor. Bir de rakibinin peşinden adam adama taa öbür kanada gidip alanını çokça boşalttı, defansın dengesini de bozdu özellikle ilk yarı. Şener üstüste oynadığı maçların yükü altında ezilmiş görünüyor, dinlenme ihtiyacı çok açık.
Daha haftasonu Bursa’da çok etkili oynayan Alper bir tane etkili top taşıyamadı. Takımın ayağına baktığı Lens te bu ağır sorumlulukan hoşnut değil gibi, üstelik geriye yardım etmekte de aksayıp rakip beki yıldız yaptı. Hadi şunu da söyleyeyim, biraz da kendini takımın üstünde görüyor gibi bir izlenim edindim ki hiç hoşuma gitmedi.
Gelelim gecenin konusu Emenike’ye. Öncelikle şunu söyleyeyim Emenike’ye mi kızmak lazım yoksa onu bu maçta ilk 11’de oynatan hocaya mı? Şimdiye kadar adaletli olduğu düşünüldüğü için Advocaat çok övgü aldı. Peki acaba antremanda çok istekli ve kuvvetli bir Emenike gördü diye mi bu maçta ona şans verdi? Benim sahada gördüğüm Emenike’de ne ekstra bir motivasyon, ne sürat ne kuvvet hiç bir şey yoktu.
Hani hep derler ya ”Emenike kalabalık defans arasında bir şey yapamaz, top tekniği,oyun zekası zayıf ama boş alan bulduğunda basıp geçer, tren gibi gider”, Bir şey söyleyeyim mi? Yok artık öyle bir Emenike, Unutun lokomotifi, treni. Top ayağına geldiğinde duran, birebirde adam geçmeyi bırak denemeye bile tenezzül etmeyen, artık o sürati ve kuvveti kalmamış, bu özellikleri kalmayınca da 3.lig topçusu seviyesine düşen bir adam. İddaa ediyorum onun yaydığı negatif enerji bütün takımı bile bozuyor bence. Tüm bunların üzerine tekrar soruyorum, hoca bu adamda ne gördü ki antremanda böylesine önemli bir maçta onunla başladı oyuna? Anlaşılır gibi değil.
Bu kadar olumsuzluğa rağmen Istanbul’da turu geçebiliriz. Zaten aman aman bir rakip te değil karşımızdaki. Ancak turu geçsek bile bu oyundan sonra ilerki turlar için umutlu olamıyor insan. İnşallah benim tahmin ettiğim gibi problemin büyüğü kafalardaydı bu akşam. Belki de 10 kişi kalmış Bursa’ya karşı kazanılamayan maç moral açısından büyük bir yıkım yarattı takımda. Eğer öyle ise hiç vakit kaybetmeden, bu geceden tezi yok oyuncularla konuşup bir sonraki maça adam gibi motive olarak çıkmaları sağlanmalı. Bu geceki gibi ızdırap verici futbol bir daha tekrarlanmamalı.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72