İki haftalık aranın ardından haftaiçi kupa mesaisi ile başlamış, rakip yine Malatya idi. Kupa maçında kapalı defansı geçememiş, pozisyon dahi üretememişlerdi. Maç başladığı gibi 0-0 biterken, final umudu son maça kalmıştı. Bu maçtaki kilidi açamama ve kısır oyun lig maçında da tekrarlanır mı endişesi açıkçası herkesde vardı. Akıllar da haftaya oynanacak Kadıköy derbisinde olunca, maça konsantre olmaları da zor olabilirdi ama olmadı. Galatasaray maça çok istekli ve hırslı başladı. Tıpkı geçen seneki iç saha maçları gibi…
Sağda Mariano, solda Linnes maç boyu kusursuzdu. Belhanda şef gibi insiyatifi eline alıp tüm takımın beyin rolünü hırsı ile birleştirince keyifli bir takım izledik.
Diagne önceki maçlarda hareketsiz, rakip defans içinde sıkışıp kalırken, bu maçta, koşan sağa sola top dağıtan, istekli bir oyun oynadı.
İlk yarının sonlarında Feghouli’nin güzel golü VAR’a takılırken, son dakikada Linnes’in düşürülmesi ile kazanılan penaltıyı Diagne gole çevirerek hanesine bir gol daha yazdı.
İkinci yarı yine aynı istek ve iştahla başlayan Galatasaray ilk dakikalarda bulduğu gol ile 2-0’ı yakalayınca rahatladı. Gol Emre’nin mi, yoksa çarpıp da giren Diagne’nin mi? Kime yazıldı bilmiyorum ama gol Emre’nin.
Son dakikalarda Malatya’nın elle oynaması ile VAR la tespit edilen penaltıyı Belhanda kullanacakken, tarafyarın Diagne’yi istemesi ile penaltıyı gole çeviren Diagne elini kolunu sallayarak 2.5 gol bulmuş oldu.
Bu akşam kötü oynayan yoktu. Takım genel olarak çok hırslı, baskılı ve iştahlı idi. Zor maç bu sayede kolay bitti.
Haftaya Kadıköy derbisi. Bu sene o sene mi? Her yıl bu söyleniyor, olmuyor ama bu sefer daha yakın. Olmaz denilen şeylerin olduğu ülkemizde belki bu da olur.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cem.demircioglu@abcspor.com
twitter: @cemdemircioglu