https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

INGLORIOUS BASTERDS*

Okunması Gerekenler

INGLORIOUS BASTERDS*

Quentin Tarantino’nun 2009 yapımı ‘Inglorious Basterds’ filmi o yıl epey de ses getirmişti. Ben sinemada değil, yıllar sonra evde izleyip çok da beğendiğimi hatırlıyorum. Zaten Tarantino filmlerinde ana tema genelde insanlığın bitmeyen adalet arayışı ve intikam dürtüsüdür ki haliyle bunun her zaman müşterisi olacaktır çünkü adalet çoğu zaman tecelli etmiyor. Pazar günkü Fenerbahçe maçında da gerekli olan tek şey adil bir yönetimdi ama Türk futboluna yıllardır çöreklenen çete normal haline bırakılsa zaten Fenerbahçe’nin kazanma ihtimali daha fazla olan maçı garantiye almak için yine gereğini yaptı.

Bu akşam sahne alan Fırat da kıdemli üyelerden birisi olarak maçın başında Gençlerbirliği’nin bir penaltısını vermeyerek ve sonrasında kendisine yapılan faule itiraz eden Gençlerbirliği futbolcusuna önce sarı, ardından da kırmızı kartını çıkararak misyonunu yerine getirdi. Ancak Beşiktaş o kadar kötü futbol oynuyor ki önce 10 kişi kalan rakibinden bir gol yemeyi ve ardından 9 kişi kalınca da uzun süre gol atamamayı başardı. Bu kadar birbiriyle uyumusuz, ne yaptığını bilmeyen ve bu kadar çok ofsayta düşen bir takımda hoca ne iş yapıyor diye ben çok merak ettim. 9 kişi kalan rakip karşısında takım canlanmıyor ve kurguda en ufak bir değişikliğe gidilmiyorsa teknik direktörü ciddi bir şekilde sorgularım.

Diaby diye bir adam geldi bu sene, sanırım Lens’ten sonra Beşiktaş taraftarını kanser etme görevi ona verildi. Kaleye sadece 30 cm. mesafeden gol atabilecek bir kabiliyete sahip görünen bu arkadaş saç baş yoldurtmaya devam etti. İkinci yarı artık hoca bile kendisine tahammül edememiş olacak ki yerini futbolu uzun süre önce bırakmış olan Oğuzhan’a bıraktı. Savunmaya Ruiz döndü diye sevinmiştim ama maç eksiği kendini belli etti, rakip 11 kişi olsa bugün defansta ciddi sıkıntı yaşayabilirdik. Sağ ayaklı N’Koudou ikinci yarı nihayet sağ kanada geçince hem verimi arttı hem de çok şık bir gol attı ama hoca ona bile dayanamamış olacak ki kendisini çıkarmadan önce tekrar sol kanada aldı.

Bu sezon bende hücum hattında bir nebze heyecan yaratan tek oyuncu olmasının sebepsiz olmadığını da attığı golle tekrar anladım. Ancak iyi niyetli ama yetersiz Umut da dahil o bölgede sorun büyük. Her an yarı yolda bırakabilecek kral(!) da dahil komple bir revizyona gidilse yeridir ama devre arasında bu ne kadar başarılabilir emin değilim. Ayrıca bir kez daha anlaşıldı ki bu takımda adı tahtaya her zaman ilk yazılacak futbolcu Atiba’dır ve bütün kurgu onun etrafında şekillenmelidir. Bu biyonik adam bir futbolcunun yapabileceği her şeyi bu akşam da sergiledi, 3 asist ve pastanın üzerindeki çilek golüyle ölü Beşiktaş’ı diriltti. Change.org’da heykelinin dikilmesi için kampanya başlatılmasına önayak olacak kimse varsa ilk imza benden gelecektir.

Beşiktaş taraftarı bu akşam hakemin maçın fişini erken çekmesini protesto ederek ve gollerde fazla tepki vermeyerek derdimizin adalet ve hakkaniyet olduğunu gösterdi. Tekrar ediyorum, kötü oynayabiliriz ve rakip bizden güçlü olabilir ama yenileceksek de hakkıyla yenilmek isteriz. Şu anda okuduğum Daron Acemoğlu’nun ‘Ulusların Düşüşü’ kitabında çok kabaca özetlemek gerekirse toplumlar ve devletler arasındaki gelişmişlik farkını yaratan temel unsurun bağımsız kurumlar olması geliyor. Vatandaşların sisteme güvendiği ve inandığı ülkelerde sermaye rahat hareket ediyor ve girişimciliğin önü açılıyor ve bunlar da beraberinde gelişmeyi getiriyor. Epey seyahat eden birisi olarak diyebilirim ki insanlar dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynı. Dürüstlükleri, üçkağıtçılıkları, kurnazlıkları, zekaları, aptallıkları iyilik veya kötülükleri birbirlerinden çok farklı değil.

Ancak koyulan kurallar ve onların uygulanması bir ülkede ne kadar tutarlı ve ayrım gözetilmiyorsa oranın vatandaşı daha refah içinde yaşıyor. Bizim ne Ortadoğulu ne de Avrupalı olan arada sıkışmış güzel ve yalnız ülkemizde ise hiçbir zaman bağımsız olmamış bir TFF ve onun uzantısı MHK yurdumuzun birer aynası gibi futbolda da şeffaflığı yok ederek ve yabancı dillerdeki karşılığını bile bilmediğim ‘eyyam’a sürekli başvurarak bütün takım taraftarlarının güvenini yok etmeyi başardı. Siyasetin elini hiçbir zaman çekmediği ama bu kadar da ayyuka çıkmadığı futbolumuzda kulüplerimizin hali zaten nicedir ortada.

Tek çare TFF’nin bağımsızlığı ve özerkliği, MHK’nin ince hsaplara girmeden hakemlerin maçları adil bir şekilde yönetmesi. Yoksa biz bu yerli ve milli film izlemeye daha yıllarca devam ederiz ve Premier League’e bakıp bakıp iç geçiririz.

*Türkçe tercümesi için arama motorlarına bakınız

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @gorkem7305

Son Haberler

ZORLANARAK

Fenerbahçe çok yıpratıcı bir Slavia Prag deplasmanı sonrası bu maça çıktı. Futbolcularımız persembe günü her şeylerini ortaya koydular Avrupa...

Benzer Konular