Atiba Hutchinson çatışmalar başlasın! Eğer Alex’in Kadıköy’de heykeli dikildiyse, Atiba’ya da Beşiktaş Çarşı’da en azından bir büstü çok görmemek lazım. Beraberliğe razı olduğumuz son dakikalarda sahneye çıkan Beşiktaş’ın dinamosu, belki de şampiyonluk meşalesini yakıyordu. Beşiktaş tarihine adını altın harflerle yazdıran bu güzel adam, her zaman kalbimizde olacaktır.
Bu akşam ligin en iyi futbol oynayan iki takımı karşı karşıya geldi ve bunun da hakkını verdiler. Tempo bir an bile düşmedi ve ben televizyon karşısında hop oturup hop kalktım. Beşiktaş maça çok hızlı başladı ve Barcelona menşeili Adriano’nun müthiş ortasına, Cenk’in şık vuruşuyla daha 4. Dakikada 1-0 öne geçtik. Ondan sonra Babel’in harcadığı bir pozisyon ve bana göre ondan bile daha net Gökhan Gönül’ün ceza alanı içinde kaçırdığı bir topla, maçı erken bitirme şansını değerlendiremedik. Bu iki pozisyondan sonra, Trabzon’un beraberlik golü soğuk duş gibi geldi ama, güzel bir statta ateşli bir seyirci önünde bu golün gelmesi, pek de sürpriz sayılmazdı…
Bu arada Quaresma’nın sakatlanıp yerini Aboubakar’a bırakması, açıkçası bende bu maçtan ziyade Lyon maçı için bir endişe yaratmıştı, ama Kamerun’lu yine nevi şahsına münhasır gollerinden birini atarak, Olympiakos ve Antalya maçlarını bir anda unutturuverdi. Ligde 26. Haftayı geride bırakıp, UEFA’da çeyrek finale gelirken, bu mübarek adam hakkında hala net bir fikrim oluşamadıysa, bunu da güzel oyunun gizemli ve anlaşılmaz tarafına bağlıyorum. Ondan sonra yine üçüncü golü bulamayıp, üzerine iki tane yiyince, nabız yine 150’ye vurdu, ama her nasılsa bu maçtan mağlup ayrılacağımızı hiç düşünmedim. Beraberlik Talisca’nın harika frikik vuruşuyla gelince, galibiyet de gelir diye düşündüm, ama dakikalar ilerledikçe, matematik hesaplarıyla beraberliğin de fena olmadığına iyice kendimi inandırmıştım ki…. O heykeli dikilecek adam çıkıverdi ve Kadıköy’de 4-3 kazandığımız maç, veya Olcay’ın 90+3’te attığı golle 3-2 kazandığımız maçta olduğu gibi, bana sevinçlerin en büyüğünü yaşattı.
Iki takıma da helal olsun! Trabzon bu sahada zor yenilir. Belki şu ana kadar Şenol Güneş Stadı’nda bu kadar dişli bir rakiple karşı karşıya gelmemişlerdi, ama herşeyin bir ilki vardı. Rodallega’nın, Demba Ba’nın Arsenal’e santradan yaptığı vuruş gibi denediği gol girişiminde direk, aynı geçen yıl Akhisar karşısında olduğu gibi, Beşiktaş’ı sihirli bir el misali koruyordu. Göklerden gelen bir karar vardı sanki ve onun adı şampiyonluktu. 5 yılın emeği, sıkıntıları, mücadelesi üzerine taçlandırılacak bir şampiyonluk ve takılacak 3. Yıldız… Trabzon da enseyi karartmamalı ve üzerine koyarak devam ederse, önümüzdeki birkaç yıl FB ve GS’ın sorunlarını aşamaması halinde, Beşiktaş’la birlikte şampiyonluğun en ciddi adayı olur.
Ama gelecek şampiyonluk ve yıldızdan da önemlisi, Perşembe günü deplasmanda oynayacağımız Lyon maçı. Yarı final için açılacak bir kapı ve kulübün tarihini değiştirebilecek bir dönüm noktası olabilir. Avrupa’dan ve dünyadan hızla kopan Türkiye’nin yakalayacağı her başarı, bulunduğumuz değil, hak ettiğimiz yerin bir göstergesi olacaktır ve muhtaç olduğumuz kudret, futbolcularımızın ayaklarında, hocamız ve yönetimin kafasında mevcuttur!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3