Yanlış anlaşılmasın, bu saatten sonra üç puanın tek geçer akçe olduğu aşamaya geldik ve klasik ‘1-0 olsun, bizim olsun’ şiarı her zamankinden daha çok geçerli. Beşiktaş da bunu bu akşam üstelik de rakibine neredeyse ciddi pozisyon vermeden başardı. Bu kadar sağlam top oynadığı için takımı öncelikle tebrik etmek lazım. Hele Tolgay bu akşamki futboluyla gerçekten parmak ısırttı. 6-8-10 numaraların hepsinin hakkını verdi ve takımı diri tutan isimlerin başında geliyordu. Medel, Gökhan Gönül, Atiba ve Adriano da ona çok iyi ayak uydurdular. Tolgay’ın bir de son vuruşları iyi olsa Avrupa çapında yıldız olabilir.
Gelelim bir de madalyonun hücum tarafına… Aslında bütün bir sezonun özeti gibiydi ileri uçta yaşadığımız müthiş ‘kabızlık’. Sevgili Negredo çok güzel bir insan, yardımlaşma süper, asistler nefis, takım ruhuna uyum pekiyi ama gelgelelim gol makinesi diye aldığımız adam başka hiçbir konuda olmasa da gol noktalarında Almeida’yı bile aratıyor ki bunu başarmak gerçekten zordur. Taraftar Negredo’yu gerçekten seviyor çünkü akıttığı terin ve ileri uçtaki yıpratıcılığının farkında ve ona ciddi anlamda destek oluyor. Artık son haftalara girerken özellikle kritik maçlarda skora katkı yaparsa bütün sezonu kurtarır. Bir de devre arasında Beşiktaş’a gelen geçen yılın gol kralı Vagner Love var. Bu arkadaş Alanya’da oynarken vücudunun her uzvuyla şekilden şekle girerek çok akrobatik goller atardı. Beşiktaş’a geldiğinden beri ise Bursa ve Konya maçında kaçırdığı goller ve sadece küme düşmesi neredeyse kesin olan Karabük’e attığı gollerle hafızalarımızda yer etti şu ana kadar. Bu zat-ı muhterem bu akşam yine altıpasın içinde kafayla kaçırdığı golle o ana kadar maçı sakin izleme gayretimi boşa çıkartarak sağ elimi incitmeme, sol elimdeki saatin de kayışının kopması suretiyle öndeki sıraya fırlamasına sebep olmuştur. Umarım kalan haftalarda o da nasıl bir forvet olduğunu ve yeteneklerini hatırlar, ben de şikayetimi geri alırım. Bu noktada bile herşeye rağmen Cenk’in satılmasının doğru olduğunu düşünüyorum çünkü hem kendisi Premier League’de oynamak istiyordu hem de teklif edilen para çok iyiydi ve bu konuya da noktayı koyuyorum, onun başarılarıyla da gurur duyuyorum.
Zaten Beşiktaş’ın başarısı kaç sezondur yaşadığı oyuncu sirkülasyonuna rağmen takımın oyun ciddiyeti ve disiplinini sağlayan Şenol Güneş sayesinde belli bir istikrarı yakalamış olması. Yeni statla birlikte de bir zamanlar Kadıköy’de Fenerbahçe’nin kurduğu üstünlüğü evinde sağlamış gibi görünüyor. Maçtan önce Beşiktaş Çarşı’ya gidince ortam zaten gecenin nasıl olacağını haber veriyor. Bugün de havanın da güzel olmasıyla cezalı trübünlere rağmen tribünler doluydu ve seyircinin de havası yerindeydi. İşte burada gerekli olan tek şey ilk yarıdan başlayarak maçı çözecek golleri atmaktı. Bu kadar çok pozisyon bulan bir takımın çok riskli bir skor olan 1-0’la 90 dakikayı bitirmesi gerçekten rahatsız edici çünkü her rakip Gençlerbirliği değil ve her maç İnönü’de oynanmıyor. Ancak bu saate kadar çözümünü bulamadığımız bu sorunu Babel ve Talisca’nın ekstra performansları ile ve bütün sezon atamadığı golleri kritik Fenerbahçe maçına sığdıran Quaresma ile şu ana kadar aşmayı başardık. Quaresma demişken de varlığı ve yokluğu ayrı bir dert olan, ayağının dışı canımızın içi, bazen melek bazen şeytan, bazen sihirbaz kimi zaman da en güzel duyguların katili olan bu ele avuca sığmayan ama yeteneği de tartışma götürmeyen futbolcumuzun 5 maçlık cezası onandı. Pekala, tahrikten dolayı indirim yapılan cezada tahrik eden futbolcuya herhangi bir ceza verildi mi? Veya hakeme küfrettiği için kurallar değiştirilip 6 maç ceza alan Caner’e karşılık aynısını hakemin yüzüne yapan Emre’ye neden 1 maç ceza verildi? Yani, demem odur ki Quaresma ve Caner ceza alsın, hatta kulüp de ayrıca ceza versin sorumsuz davranışları için. Sadece adaletin terazisi suç ve cezaları doğru tartsın.
Hakem Beşiktaş’ın 2 (biri çok bariz, diğeri tartışılır), Gençlerbirliği’nin 1 penaltısını vermedi ama bu kadar önemli üç hataya rağmen maçı genelde çok kötü yönetmedi, en azından oyunun akmasına gayret etti. Sonuçta çok önemli bir üç puanı cebe koyarak 25 maçta 50 puanla nihayet maç başına 2 puanlık ortalamayı tutturduk. Deplasmanda oynayacağımız Başakşehir ve Galatasaray maçlarıyla gelecek haftaki FB-GS derbisi düğümü büyük ölçüde çözecektir. Başakşehir’in nefesi tıkanmaya başladı gibi, büyük ihtimalle bu kadar çok şampiyonluk adayı içinde ilk fire oradan gelecektir. Beşiktaş bu hafta içinde oynayacağı formalite B.Münih maçında takım, hoca ve taraftarın moralini bozacak ekstra kötü bir sonuç almadığı sürece – ki sanmıyorum – şu andaki şampiyonluk adayları içinde camia olarak en yüksek motivasyona sahip gibi görünüyor. Bunu anlamak için de sadece 9 hafta kaldı.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3